04.11.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:
MÜZİK İşte DANdadaDAN tam böyle. İnsana müzisyenliklerine dair güven veren dört kafadarın tutkalı topluluk ruhu. Birbirlerine notalarla kenetlenmiş olmaları. Korhan Futacı'nın acılı, hizaya gelmez sesi ve sıcak tonlu, canhıraş, ısrarcı saksofonu; Burak Irmak'ın düzensiz, sayko tonlu huysuz klavyesi; Feryin Kaya'nın metalik ruhlu tabanca gibi bası ve Berke Can Özcan'ın kinetik davulu. İşte DANdadaDAN'ın fevkalbeşer simyası.Beyoğlu'nun arka sokaklarında Dorian adlı bir barda başlamışlardı. Şevkle çalan bu müzisyenler, kısa sürede ilgiye mazhar kılmışlardı bu kibrit kutusu kadar mekanı. Fono Müzik adlı plak şirketinde koltuğu babadan devralan ve mekanın sahibi olan Burak Güngörmüş, daha ilk günlerde firmasına yeni bir yüz kazandırmak için, DANdadaDAN'a albüm yapmayı kafaya koymuştu. Kısa sürede azımsanmayacak sayıda bağımlı dinleyici edinen ilerici punk-caz-rock fusion dörtlüsünün ilk albümünün çıkışı uzun sürmedi. Sıkı DANdadaDAN takipçilerinin duygusallığın saf enerjisiyle doldurulmuş bu tutkulu ilk albüme hayli şaşıracaklarını peşinen söyleyelim. Altı şarkının hücum kayıtla elde edildiği 12 parçalık albümün adı, içinde nelerle karşılaşacağınız hakkında az da olsa fikir veriyor: "Sen Bana Birini Android". Bazı müzisyenler ilk bakışta içinizi ısıtır. Hah dersiniz; işte bunlar tabanca gibi çalarlar. Dinlememişsinizdir; sağdan soldan çalınmıştır isimleri kulağınıza. Önce resimleriyle tanışmış, bir şekilde iyi müzisyen olduklarına dair hisse kapılmışsınızdır. Müzikal muziplikleri her yanlarına yansımış. Örneğin isimlerini yazış şekli görsel bir estetikten ibaret; niyetleri Dada vurgusu yapmak değil. Aslında müziklerinde de entelektüel derinlik arayışından öte, duyguları güçlü bir şekilde aktarma çabası var. Kaf Dağı'nın ardında değiller; kolay ulaşılabilirler. Zaten oldukça da davetkarlar. Duygu ile akıl arasındaki ilişkide, dışarıdan bakınca birincisi, içeri girince ikincisi hakim. Şarkı sözlerinde bilinen kalıpları yenileme manasızlığından uzak tutuyorlar kendilerini. Türk müziği şarkı formatlı "Kuru Kuru", Avrupa duygularının ağır bastığı pop şarkısı "Zın Zın", senfonik rock temelli "Tezkere", 80'lerin pop melodileriyle çaldıkları "Kutbu Kuzey", garip konulu ağıt "Kara Araba", çılgın rock ruhlu, Uriah Heep klavyeleriyle bezenmiş "Maskara" ve acıyı nefrete dönüştüren "Kaltaklar"; açık sözlülüğün sınırındaki şarkıların her biri ayrı ayrı tokatlıyor ama hiçbiri canımızı yakmıyor. Hiçlik hissiyatının egemenliği ve enerjik punk ruhu, özgün bir estetik tavra sebebiyet veriyor. Üzerinde yaşadıkları toprakların kültürünü yok saymadan gerçekleştirdikleri cüretkar yorumlar, üzerlerinde iki kez durup düşünmeye itiyor bizi. Bu oluşumun tek albümlük bir proje olarak kalmaması dileğiyle. Hem DANdadaDAN'a hem de onlar gibi doğru bildikleri yolda cesur adımlar atmasını bilen toplulukların sayıca daha fazla olmalarına ihtiyacımız var. Enerjik punk ruhu Arkansaslı nu-metal rock topluluğu Evanescence'dan başarılı ilk albüm "Fallen"dan üç yıl sonra güzel bir albüm daha geldi: "The Open Door". Yenisi de onları bir gecede ünlü yapan mantık üzerine kurulmuş. Siyahlar içindeki Amy Lee epik şarkılarını gotik dokunuşlarla söylüyor; melankolik şarkılar sevgi ihtiyacı, sancılı ayrılıklar ve örselenmiş ruhları anlatıyor. Açılış şarkısı "Sweet Sacrifice" topluluğun çok yönlülüğünü gösteriyor. Ama en fazla da Moody'nin huysuzluğunu ortaya koyuyor. "Snow White Queen" ve "Like You", Evanescence'ın nadiren karşımıza çıkan uysal yüzünü sergiliyor. Gitar rifleri, piyano pasajları ruh hallerine göre vaziyet alıyor. Gitarların biraz geri plana atıldığı gözleniyor. Kapısı aralık kalplere