3 yaşından beri şarkıcı

Elini borazan gibi büküp ağzına yaklaştırıyor ve hayali bir trompeti çalmaya başlıyor. Trompet hayali ama ses gerçeğe yakın. Zaz’ın Edith Piaf’vari kalın, kırçıllı, erkeksi kalantor sesiyle bu tiz trompet hafif tezat gibi. Ama bu onun ses rengini gösteriyor.
Kendini bir caz müzisyeni olarak adlandırıyor. Bir caz solisti olarak ses rengi geniş, belki standartları söylediğinde benzerlerinden farksız bir ses.
Ama o standartları söylemiyor. Kendine has bir tarzı, besteleri, kontrbas, gitar ve piyanodan ibaret bir grubu, Türk müzikseverin de gönlünü kazanan sempatik tavırları var. Bunun nedeni belki onun varyete şarkıcılığı denen ve yüzyıl başında İstanbul’un tiyatrolarında, müzikli sahnelerinde de çokça yer alan bir tarza yakın durması. Modern görüntüsünün aksine sesi ve müziğiyle yarattığı bu tiyatral ortam...

Zaz adını duyurana kadar pek çok barda çaldı, sokak konserleri verdi.

Türkiye’ye daha önce gelmemişti. Bu ilk olacak.
21. Akbank Uluslararası Caz Festivali bu yıl her yaştan ve her telden, dünyanın pek çok yerinden pek çok değerli caz müzisyeni ağırlıyor. Onlardan biri kendi memlekete gelmeden şarkıları gelen, albümleri satış rekoru kıran Zaz. Ya da gerçek adıyla Isabelle Geffroy.

11 yaşında piyano, keman ve solfej işlerini halletmişti

1980 doğumlu. 5 yaşında konservatuvara vermişler. 11 yaşına kadar piyano, solfej, keman, gitar hepsini çözmüş. Şarkı söylemeye başlamış. 15 yaşında şan dersi almış. Blues söylemeye başlamış. Ella Fitzgerald’dan etkilendiğini söylüyor.
Çocukken evde sürekli çalan Vivaldi’nin “Dört Mevsim”inin de yeri büyük. Öğretmen olan ailesi iyi müzik dinliyormuş ancak onun gibi müzikle ilgilenen insanlar değil. Zaz “Ben sanki şarkı söylemeye küçükken değil, bir önceki hayatımda başlamışım” diyor, “5 yaşına gelince ailem benimle ne yapacağını bilemedi, konservatuvara verdiler.”
Yazın tatile giderken yanlarına aldıkları kasette Enrico Macias olurmuş. Biraz büyüyünce popa sarmış. A-ha’yı çok severmiş. Noir Desir ve Metallica ergenlik döneminde dinlediği ve sevdiği gruplar. Boby McFerrin’in sadece sesiyle yaptığı müziği çok beğendiğini anlatıyor.

Dans ettiği bir dönem var. İki yıl kadar.
Ardından grup seçmeden şarkı söylemeye başlıyor. Fifty Fingers isimli ilk grubuyla çalışmaya başladığında yıl 2001. Farklı ekiplerle farklı tarzlarda caz, folk ne varsa söylüyor.
Kendine Zaz adını takması da bu döneme denk geliyor. A’dan Z’ye müzik demekmiş. Ve Z’den A’ya.
Kabarelerde ve barlarda çalışıyor. Gezici bir grupla gittikleri Sibirya seyahatini unutamıyor. İş teklifi gelince kabul etmişler. Eksi 26 derecede şarkı söylediği 13 konser vermiş bu ülkede.
Gezmeyi sevdiğini söylüyor. “Japonya ya da Mısır fark etmez, farklı ülkelerde şarkı söylemek hoşuma gidiyor” diyor. Peru’dan Fas’a çok farklı yerlerde şarkı söylemiş, konserler vermiş.
Zaz o dönem bir piyano eşliğinde şansonlar söylüyormuş. Bir yandan da ilk albümüne hazırlandığını anlatıyor.
Onu yetenekli ama sadece birkaç şehirde tanınan küçük çapta bir şarkıcı olmaktan çıkaran şey 2010 tarihli “Zaz” isimli albümü. Ve tabii bu albümde yer alan “Je Veux” isimli şarkı. Fransa’da ve Belçika’da bir numara oldu. Almanya, İsviçre, İtalya, Yunanistan gibi ükelerde listelere girdi ve üst sıralara kadar yükseldi. Ülkesi Fransa’da 2010’da yılın müzik fenomeni olarak adlandırıldı.
Kendisi bu albümü tanımlarken “biraz caz, biraz Fransız şansonları” diyor. Sempatik biri. “Beni en fazla mutlu eden şey insanlarla iletişim kurmak” diye konuşuyor. Stüdyo müziyeninden çok bir sahne insanı. Seyircisiyle konuşmayı ve şarkılarına verdikleri tepkiyi hemen görmeyi seviyor. Avrupa çapında pek çok festivale katıldı ve olumlu tepkiler aldı.
Zaz mutlu biri olarak görüyor kendini. “Hayatta hep istediğim, sevdiğim şeyi yaptım, içgüdülerime güvendim, beni hiç yanıltmadılar. 21 yaşında kendi kendime ‘Hayatta mutlu olmak için kimseden bir şey beklemeyeceğim, kendi başıma hareket edeceğim’ dedim. Hiç pişman olmadım.”
Zaz hit şarkısı “Je Veux”nün başarısını basit olmasına bağlıyor. “Hayata yapılan bir güzelleme.
Hayat da aslında basit ve basit olduğu derecede güzel. Şarkının sırrı bu belki de...”


22 Ekim’de Lütfi Kırdar’da söyleyecek
Zaz’ın İstanbul konseri 22 Ekim Cumartesi saat 20.30’da İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda. Zaz’a gitarda Benoit Simon kontrbas ve double basta Ilan Abou, klavyede Denis Clavaizolle, davulda David Maurin’den oluşan grubu eşlik edecek.