28.06.2008 - 00:00 | Son Güncellenme:
LEVENT KÖPRÜLÜ
Bana göre genelde iki tür otomobil tüketicisi vardır. Birincisi bir markaya tutkuyla bağlı olup, markanın ürettiği (bir küvet ya da lavabo açacağı bile olabilir) ne olursa olsun satın alanlar. Bir de gerçekten başarılı ve iyi bulduğu bir otomobili gördüğünde, o güne kadar pek de ilgi duymadığı bir marka bile olsa beğenebilenler.
Arkadaşlarım arasında bulunan ve ikinci gruba girenlerden birinin lafıydı bu: Abi, galiba şimdi olmuş!
Fiat’ın son yıllarda Panda, Grande Punto gibi modellerle başlattığı atağın bir uzantısı olan Bravo’dan söz ediyoruz elbette. Marka açısından sadece “orta sınıfta iddialı bir otomobil” olmanın da ötesine gidebilen Bravo, gerçekten de bu kez doğru kartlar ve formüllerle zor beğenebilecek tüketicileri bile şaşırtmayı başarmış. Yani bu kez gerçekten Bravo!
Peki bunun altında yatanlar ne, işte biz de bu sürüş izlenimini bunun için kaleme alıyoruz.
Öncelikle tasarım tabii
Otomobilin Fiat açısından yeni bir modelden çok daha fazlasını ifade ettiğini söylemiştim ya? Biraz açayım isterseniz.
Nitekim bu araç, geliştirme süresi açısından Fiat’ın rekor kırdığı bir otomobil. Nitekim bilgisayar destekli programlar ve akıllı platform stratejisi sayesinde sadece 18 ayda yollara çıkacak hale gelmiş. Rekor denilebilecek sürede ortaya çıkışında uçak geliştirmede de kullanılan simülasyonların büyük desteği olmuş. Yani testlerinin büyük kısmı önce bilgisayarlarda gerçekleştirilmiş, ardından da fazla zaman almadan gerçek testlerle bunların sağlamasına yani doğrulanmasına geçilmiş. Tabii biraz uzun hikaye, ama süre kısa.
Bunun dışında aracın temelinde Stilo'nun başarılı bulunan unsurları kullanılmış. Bunlar biraz daha geliştirilmiş, üzerine yenilikler eklenmiş. Sonuçta da sportif tasarımlı bir orta sınıf hatchback ortaya çıkmış. Aracın ön bölümü Grande Punto ve Linea'da da kullanılan tasarımı (buna marka tasarım dili de deniliyor) anımsatırken, arka bölümü eski nesil Bravo'yu çağrıştıracak şekilde tasarlanmış. Akıcı tasarımla birlikte ortaya çıkan son ürün, hayli sportif ve gerçekten de hoş.
Kalite hissi hissediliyor
Fiat, bu otomobille çok satan bir modele imza atmanın yanı sıra kalite açısından markayı bir üst noktaya taşımayı da amaçlamış. Nitekim iç mekan, bu hissi vermekte pek de zorlanmıyor.
Modern tasarlanmış gösterge paneli ve orta konsol, orta konsolun üzerindeki parlak ve sportif kaplamalar, deri direksiyon simidi, başarılı ses yalıtımı gerçekten ilk bakışta otomobile ısınmanızı sağlıyor. Göstergelen tamamen yeni ve tasarımı bir miktar nostalji kokuyor diyebilirim. Ancak Fiat modellerini değil, Mercedes'in geçmiş modellerini hatırlatıyor. Büyükçe yol bilgisayarı ekranı, bu göstergelerin ortasında bulunuyor. Bununla birlikte yol bilgisayarındaki onlarca fonksiyonu yönetebilmek için biraz pratik yapmak gerekiyor. Nitekim ortalama tüketimi sıfırlıyayım derken, depoyu doldurduktan sonra yaptığınız kilometreyi silebiliyorsunuz ki, bu bazen insanı çıldırtabiliyor.
Bununla birlikte yine hoş görünümlü orta konsoldaki düğmelerin neler olduğunu öğrenmek için biraz zaman harcamak gerekebiliyor. Nitekim sis farları, far ayarı gibi düğmelerin yolcu orta konsolun yolcu tarafında olmasını garipsedim. Ancak bol miktardaki eşya koyma gözü, başarılı koltuk ayarları gibi unsurlarla Bravo gönlümü almayı başardı. Müzik sisteminin ses kalitesini iyi olduğunu da söyleyelim tabii.
Yan ve arka camlarının etkisiyle bir miktar basık duran otomobilin koltukları, buna rağmen hayli konforlu. Süspansiyon ise, bozuk zeminlerde gerçekten başarılı. Arka camın küçük oluşu, bir miktar da arka görüş açısını azaltıyor. Ancak park sensörü, kullandığımız test aracında standarttı.
Fiat buna da çalışmış!
Gelelim aracın en önemli kozlarından biri olan motoruna. Tamamen yeni motorların yer aldığı araçta, daha önce Stilo'da yapılan hatalar tekrarlanmamış. Yani bu sportif ve alımlı araç, kendisine yakışır motor ve şanzımanlarla desteklenmiş.
Kullandığımız araçta bulunan 1.6 lt'lik dizel motor da, Fiat'ın geliştirdiği yeni makinelerden sadece biri. 105 ve 120 HP güç seçenekleri olan bu motorun biz 105'liğini kullandık. 6 ileri manuel vites kutusuyla donatılan bu motor, beklediğimden daha atak çıktı diyebilirim. 120 HP'liğinin çok daha iyi olduğu kesindir ama fiyat farkını vermeye değer mi bilemem. Çünkü alt devirlerde bir miktar durgunluk yaşayan motor, 1800 devir/dakika dolaylarından itibaren açılıyor ve 190 km/s hıza ulaşmakta hiç zorlanmıyor. Sadece vites yollarının birbirine yakın oluşu, kimi zaman vites karıştırma riskini doğurabiliyor.
Tüketim açısından da hayli iyi değerler sunan 1.6 lt 105 HP'lik dizel motor, 58 litrelik depoyla karışık kullanımda 900 km'den fazla gidebiliyor. Şayet abartmadan kullanırsanız 1000 km'nin de üzerine çıkabiliyor.
Yumuşak sayılabilecek süspansiyona rağmen virajlarda pek fazla zorlanmayan araç, gerçekten de hem motoru, hem de sürüş keyfiyle beni şaşırtmayı ve etkilemeyi başardı. Yine de sizlerin alacağı keyif önemli.
NELERİ VAR?
------------
Bravo 1.6 Multijet 105 HP
Kullandığımız "Dynamic" donanım versiyonunda ABS+EBD, ön ve yan hava yastıkları, uzaktan kumandalı merkezi kilit, yol bilgisayarı, direksiyondan kumandalı radyo/CD/MP3 çalar, deri ve yükseklik/derinlik ayarlı direksiyon simidi, deri vites topuzu, arka park sensörü, tam otomatik çift bölgeli klima, elektrikli camlar, direksiyona göre yanan viraj lambaları, yükseklik ayarlı sürücü koltuğu, CITY fonksiyonlu Dualdrive direksiyon sistemi...