Dünyanın süper gücü Amerika Birleşik Devletleri polislere verdiği neredeyse sınırsız yetkiyle ülkedeki asayişi sağlamayı çalışıyor. Zaman zaman gündeme gelen orantısız müdahaleler ise sık sık dünya medyasında ses getiriyor, bu müdahaleler genellikle de ölümle sonuçlanıyor. 2014 yılında Eric Garner'ı kaçak sigara sattığı gerekçesiyle gözaltına almak isteyen polis, kelepçe takmak için kafasını bastırmış ve boğularak ölmesine neden oldu. Yine aynı yıl 18 yaşındaki Michael Brown silahsız olduğu halde beyaz bir polis memuru tarafından öldürüldü.
ABD, 100 binden fazla kişinin hayatını kaybettiği koronavirüs salgınının başından beri gizli bir krizi barındırıyordu. George Floyd, Floyd, 45 yaşındaydı. Ailesini geçindirmek için kamyon şoförlüğü yapıyordu ve ailesine göre "Etrafa sadece mutluluk veren birisiydi." Floyd, bir polisin dizini boynuna bastırması sonucu hava alamayarak öldü, Floyd'un son sözleri ise "Nefes alamıyorum" oldu.
Pandeminin başından beri siyah ve Latin kökenli insanlar polisin orantısız şiddetine maruz kaldıklarını duyurmaya çalışsalar da, polis teşkilatları tüm bu önlemleri, yapılan gözaltıları "Covid-19 Polislik Faaliyetleri" altında raporluyor ve bunda bir gariplik olmadığını savunuyordu.
Son olarak ABD'nin Arizona eyaletinde akıllara durgunluk veren bir gelişme yaşandı. Lokal bir otelde kalan 24 yaşındaki bir kişi diğer insanları katana kılıcıyla tehdit etti. Olay yerine gelen polisler kısa sürede şahısla iletişim kurmaya çalıştı ancak Devon Lewis isimli adam birçok öneriye yanıt vermedi.
Bir sonra sonra kılıcını çeken ve polislere doğru koşan Lewis, acı sonla karşı karşıya kaldı. Otelin odasından polislere doğru koşan şüpheli vurularak ağır yaralandı, şahsın hayatı tehlikesinin devam ettiği öğrenildi.