
İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları: Değerli dava ve yol arkadaşlarım hepinizi hasretle, muhabbetle selamlıyorum. Sizlerin aracılığıyla Türkiye'nin dört bir yanında davamıza hizmet eden AK Parti'mizin fedakar mensuplarına saygılarımı gönderiyorum. Toplantımızın ülkemize, demokrasimize hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Öncelikle bayramınızı bir kez daha tebrik ediyorum. Rabbimden huzurla geçireceğimiz nice bayramlara kavuşturmasını niyaz ediyorum.
GECE GÜNDÜZ KOŞTURDUK
Belediyelerimiz, teşkilatımız Ramazan'da yine bizi mahcup etmedi. AK Parti yine yoğun bir kucaklaşma çabasında oldu. Sahur sofraları ile, iftar sofraları ile, yardım çalışmaları ile bu mübarek günlerin hakkını vermeye gayret ettik. Şov için değil bir gönüle daha girmek için gece gündüz koşturduk. Muhalefete geçen belediyelerde ramazan coşkusunun eksik olmaması için teşkilatımızın çaba harcadığını gördük.
SİVİLLER HUNHARCA KATLEDİLDİ
Bayram sevincimizi gölgeleyen en büyük üzüntü kaynağımız Gazze'ye yönelik saldırılar oldu. Gazze halkı bir bayramı daha bombalar altında geçirdi. Tüm dünyanın gözleri önünde Gazzeli masum çocuklar, kadınlar ve siviller hunharca katledildi. Yaralı taşıyan ambulanslara bile kurşun sıktılar. Savaş suçu işlenen haydutluğa tanık olduk.
KİMSE BİZE SINIR ÇİZEMEZ
Liderlerle Gazze'deki insanlık dışı durumu ele aldık. Antalya Diplomasi Forumu'nda da devlet ve hükümet başkanlarıyla Gazze'deki soykırımı görüşeceğiz. Gazze'de insanlık onuru açıkça çiğnenirlen biz oradaki insanımıza arkamızı dönmeyiz. Kimse bize sınır çizemez. Küresel siyonist lobinin karşısında nasıl dik durduysak bundan sonra da zalimler karşısında gerçekleri haykırmaya devam edeceğiz.
MAZLUMUN DUASIYLA YOL YÜRÜDÜK
Suriyeli kardeşlerimizin de daima yanlarında olacak, istikrara kavuşması için üzerimize düşen sorumlulukları kararlılıkla yerine getireceğiz. Bu vesileyle bir gerçeği sizlere tekrar hatırlatmak isterim. Bizi bu makamlara getiren fakir fukaranın duasıdır. Onca saldırıdan ihanetten koruyan yetimin, öksüzün hayır duasıdır. Şimdiye kadar mazlumun duasıyla yol yürüdük. Tüm badireleri onların samimi dualarıyla atlattık.
SEVİYEYİ DAHA DA DÜŞÜRDÜLER
Ana muhalefetin çiğ söylemlerine kulak asmadık. Nobranlıklarını haddi aşan küstahlıklarını çoğu zaman ya sabır diyerek duymazdan geldik. Bunu da hadsize had bildirmekten çekindiğimizden değil, Ramazan'ın manevi atmosferine hürmeten yaptık. Biz büyüklük sergiledikçe onlar seviyeyi daha da düşürdüler. Biz sabrettikçe onlar hakaretin dozunu biraz daha artırdılar. Onlar daha kışkırtıcı bir söyleme sarıldılar. Bizim edebimizi, soğukkanlı tutumumuzu zayıflık işareti olarak algıladılar. Siyasette düşman yoktur, rakip vardır. Siyaset medeniyetin simgesidir. Siyaset olgunlaşmanın göstergesidir. Siyasette hakarete, vandallığı özellikle de küfre yer yoktur, olamaz. Her kim siyasetin meşru ardında kadar açıkken sokaktan medet umuyorsa kendini inkar ediyor demektir. CHP'nin içinde bulunduğu durum tam olarak budur.
CHP MARJİNAL ÖRGÜT GİBİ HAREKET EDİYOR
CHP, marjinal bir örgüt gibi hareket etmektedir. Sokak eylemleri, şuursuz açıklamalarla topyekün bir saldırıya evrilmiştir. Hedef gösterilen yerli ve milli firmalar, sol örgütler tarafından taciz edilmiştir. CHP Genel Başkanı sorumlu davranmak yerine, yüzlerce milyar lirayı aşan yolsuzluk soruşturmasını engelleme yoluna gitmiştir. MASAK'a iftira atarak hırsızlıklarının üstünü örtmeye çalışmıştır. Yaşananlar milletin malını, mülküne çöken, adalete hesap vermesinden ibarettir.
CHP YÖNETİMİ DE BAŞ GİBİ BİLİYOR, KORKUNUN ECELE FAYDASI YOK
Yaşananların sadece buz dağının bir kısmı olduğunu onlar da biliyor. Bunlardan kimlerin nemalandığını CHP yönetimi de bal gibi biliyor. Suç örgütünün kimleri maaşa bağladığını CHP yönetimi çok iyi biliyor. Bu ucuz siyasettir, bunu kullanıyorlar. CHP Genel Başkanı'na şunu söylemek istiyorum. Korkunun, telaşın ecele faydası yok. Görünen köy kılavuz istemez. Ortaya çıkanlar, ortaya çıkacakların habercisi. Ne yaparsanız yapın adaletin tecellisine engel olamazsınız. Kirli elleri kırmak yargının boynunun borcu. İstanbul'u sarmaşık gibi saran yapının nerelere uzandığı görülecektir. Sırf yolsuzlarını savunmak için Türkiye'yi Batı'ya şikayet edenler yine hayal kırıklığına uğrayacaktır. Yardım istedikleri Batı'dan karşılık göremediklerini kendileri söylüyor. Medet umdukları tüm odaklar onları yüz üstü bıraktı.
BÜYÜK HAKSIZLIK
Başı her sıkıştığında Atatürk'ün kurduğu partiyiz diyen, sürekli cumhuriyetle yaşıt olmakla övünen bir siyasi parti gidiyor, ne kadar argümanın varsa rüşveti aklamak, yolsuzlukları meşrulaştırmak için bizzat kendisi itibarsız hale geliyor. Seneler geçiyor ama CHP genel başkanları "Dayan Yorgo" ile "Yetiş Yorgo" ikileminden kendilerini bir türlü kurtaramıyorlar. CHP Genel Başkanı'nın tutumu bu milletin binlerce yıllık şerefli mazisine yakışmayan bir tutumdur. Bu rezillik CHP'ye oy veren vatandaşlarımıza da büyük bir haksızlıktır.
Çünkü CHP Genel Başkanı ülkesini yabancılara şikayet ederek sadece CHP'yi küçük düşürmemiş, CHP seçmeninin de başını yere eğdirmiştir. Açık söylüyorum, biz rakibimiz bile olsa bu ülkedeki hiçbir siyasi partinin, hiçbir genel başkanın böyle acziyet içinde olmasını istemeyiz. Tüm bu yaşananların CHP'li seçmenin de içine sinmediğine inanıyorum. Burada şunu da açık açık ifade etmek durumundayım. Milletine karşı kibirli, Batı karşısında aciz böyle bir şahıs CHP'nin başında olduğu müddetçe evvel Allah biz başarılarımıza yenilerini eklemeye devam ederiz.
CHP'nin ve Genel Başkanının bu savrulmalarından biz partimiz adına asla rahatsız değiliz. Bizim üzüntümüz sadece milletimiz ve demokrasimiz içindir.
Son üç haftada şahit olduklarımız 1940'ların Halk Partisi neyse 2025'in Cumhuriyet Halk Partisi'nin de aynı olduğunu bize yeniden hatırlattı. Aradan geçen 85 yıla rağmen CHP'nin faşist zihniyetinde, millete tepeden bakan kibirli siyasetinde hiçbir değişikliğin olmadığını maalesef gördük. Bunlar hiç değişmedi. Bunlar milli iradenin egemenliğini hiçbir zaman içlerine sindiremedi. Bunlar çok partili demokrasiyi, serbest seçimleri asla kabullenemedi. Bunlar sadece rol yaptı, takiyye yaptı, oyun oynadı. Son şu üç haftada uyguladıkları faşizme, baskıya, dayatmalara bakın. Ellerine biraz daha güç geçtiğinde neler yapacaklarını artık siz tahayyül edin. Yıllardır dillerine doladıkları mahalle baskısının ne demek olduğunu 19 Mart'tan bu yana bizzat kendileri gösterdiler. Tek parti döneminde büyüklerimizin nasıl bir zihniyetle mücadele ettiğini üç haftada bize örnekleriyle bize tekrar hatırlattılar.