Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati açıklamasında şu ifadeleri kullandı: Ülkemizin her alanda elde ettiği büyük kazanımlarda sizlerin bu yakın iş birliğinin büyük bir katkısı vardır. Aynı şekilde bugün burada her biri istisnai birikimlere sahip fikirler ve öneriler yarınlarımıza yön vererek etkin politikaların şekillendirilmesi bakımından büyük önem taşıyor.
Her ülkenin kendi ekonomik koşullarına göre farklı politika setlerini devreye aldığı süreçte bizler yatırım, istihdam, üretim ve ihracat odaklı Türkiye ekonomi modelimizi devreye aldık. Krizlerin zirve yaptığı 2022 yılında yüzde 5.6 büyüyen ekonomimiz bu modelin ne kadar da güçlü olduğunu gösteriyor.
G20 ve OECD ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ekonomilerden biri olmayı başardık. 11 ilimizi doğrudan 85 milyon nüfusumuzu da dolaylı bir şekilde etkileyen deprem felaketine rağmen 2023 yılında da ekonomik aktiviteye öncü göstergelere baktığımızda büyümenin devam ettiğini görebiliyoruz.
Bölgesel olarak ortaya çıkan savaş bütün dünyayı esir etti. Emtia fiyatlarının tamamında gıdadan enerjiye kadar taşınmadan lojistik, tamamında tarihi zirvelerin yakalandığı bu dönemde gene aynı şeyi söyledik. Biz ayrışacağız. Çünkü Türkiye’ye güveniyoruz. Potansiyelini biliyoruz, gücünü biliyoruz. Avantajlı noktalarını çok net biliyoruz. Dezavantajlı kısımlarını bertaraf edecek güce sahibiz. Türkiye’de genç nüfusla önündük. Halen 85 milyon nüfusun içinde bulunan gençler 13 OECD ülkesindeki gençlere tekabül ediyor.
Türkiye’yi, İstanbul’u merkeze aldığınızda 3-4 saatlik süre içerisinde 1.3 milyar insana doğrudan ulaşabiliyorsanız, 26 trilyon dolarlık ticaret hacmine, tam bir üretim üssü konumunu pekiştirerek yürüyorsanız, ülkenin hızlı dönüşümle uyum sağlama kabiliyetine sahip, KOBİ’den iş insanlarına kadar tecrübesine güveniyorsanız söyleyeceğim şudur: Biz ayrışacağız, nitekim ayıştık. Bu çeyrek öncü göstergeler büyümemizin devam ettiğini gösteriyor.
"TEMKİNLİ İYİMSERLİK BAŞARININ ANAHTARIDIR"
Yüzyılın felaket ile karşı karşıya kalan bir ülke. 14 milyon insan doğrudan etkilenmiş, 100 binlerce konut yıkılmış, 50 binin üstünde insanı kaybettiğimiz dönemde biz büyümeye devam ediyoruz. İlk beklentiler ilk yarıda bizi ciddi bir şekilde etkileyeceği için 2’nci yarısında inşaat sektörü ile beraber büyüyeceğimiz yönündeydi. 6 Şubat depreminden sonra attığımız adımlar Türkiye ekonomi modelinin ortaya koymuş olduğu başarılı performans ve iktidarın dirayetli duruşu bu başarıyı bize sağlıyor.
Temkinli iyimserlik başarının anahtarıdır. Bizim kötümserlikleri konuşmaya vaktimiz yok, üretmeye, büyümeye ihtiyacımız var. Son 1 ayı salgın, küresel savaş küresel, deprem ulusal kaydı. Tüketici güven endeksi 87.5 ile salgın öncesi seviyelerin üzerine yükselmiş durumda.
Küresel sarsıntılarla geçen salgın sonrası dönemde iş insanlarımızın oluşan yeni fırsatları en iyi şekilde değerlendirebilmesi için her tedbiri aldık.
İhracatımız mart ayında 255.7 milyar dolara ulaşmış her geçen gün yeni rakorlar kırmaya devam ediyor. Turizm gelirimizi 2022 yılında Cumhuriyet tarihimizin rekoru olan 46.3 milyar dolara kadar yükselttik.
Toplam istihdamımızı şubat ayında 31.5 milyon kişiye çıkardık. İşsizlik oranı yüzde 10 seviyesine düşmüş durumda.
Teşvik mekanizması sayesinde kadın istihdam oranı yüzde 30.4 ile tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşmıştır.
"ENFLASYONU DÜŞÜRMEYE BAŞLADIK"
Küresel salgının başlamasıyla birlikte tüm dünyada ortaya çıkan talep yönlü enflasyon sorunu 2022 itibarıyla enerji ve gıda başta olmak üzere emtia fiyatlarında yüksek artışlar nedeniyle arz yönlü yapıya dönüştü. Artan enflasyon ve hayat pahalılığına aldığımız tedbirlerle enflasyonu öngördüğümüz seviyede düşürmeye başladık. Kalıcı bir şekilde inmesini sağlayacağız.
Nisan ayı enflasyon rakamları açıklandığında görülüyor ki 50’lerin altında bir seviyeye ulaşmış olacağız.
Sıkı para politikaları nedeniyle ABD ve Avrupa’da yaşanan banka iflasları, küresel ekonomi için tehdit oluştururken, Türk bankacılık sektörümüz, aktif kalitesi, güçlü sermaye tamponları ve süreklilik arz eden kârlılığıyla sağlam bir duruş sergilemeye devam ediyor.
Öte yandan yeni teknolojiler ve inovatif girişimlerin hem firmalarımızın hem de ülkemizin rekabet gücünü önemli ölçüde artıran faktörler olduğunun da farkındayız.
Bu sebeple Ar-Ge yatırımlarının artması yönünde sağlam adımlar atıyor, stratejik sektörleri ve teknoloji yoğun yatırımları, selektif kredi politikamızla destekliyoruz.
YEŞİL DÖNÜŞÜM VE DİJİTALLEŞME VE ENERJİ ARZ GÜVENLİĞİ:
Yeşil ve dijital süreçlerin iç içe geçtiği İkiz Dönüşüm için enerji verimliliği, yenilenebilir enerji, elektrikli araç ve şarj altyapısı ile dijitalleşme gibi alanlarda desteklerimizi kesintisiz sürdürüyoruz.
Bu anlayışla ve milletimizin 60 yıllık hayalini gerçekleştirerek yerli otomobilimiz Togg’u yollara çıkardık.
Bu yıl sonuna kadar toplam 28 bin araç, 2030’a kadar da 1 milyon araç üretme hedefiyle ilerliyor, ülkemizin güçlü yarınlarına yön veriyoruz.
Tüm dünyayı etkisi altına alan iklim değişikliği nedeniyle üretim anlayışımızı ve ihtiyaçlarımızı birlikte ele almamız ve bu noktadan hareketle adımlar atmamız gerekiyor.
Bu nedenle, başta çevreyle uyumlu, dijitalleşen bir endüstri için yeni teknolojilere, inovasyona ve girişimciliğe dayanan üretim süreçlerini destekliyoruz.
Diğer taraftan, enerjiyi verimli ve sürdürülebilir hale getiriyoruz. Bu kapsamda, sanayide enerji verimliliği sağlayan teknolojiler kullanılmasına önem veriyoruz.
Enerjide çeşitlendirme stratejimizi pekiştirecek ve dışa bağımlılığımızı azaltacak olan Akkuyu Nükleer Güç Santrali’mizde nükleer yakıt akışını dün başlattık.
Yerli ve milli imkânlarla keşfettiğimiz Karadeniz Doğalgazı’nı sisteme bağlayarak gücümüze güç katan dev yatırımlarımıza bir yenisini daha ekledik.
Tarımsal sulamada kullanılan elektriğin güneş enerjisi ile sağlanması için Güneş Enerji Santralleri ve Sulama Kanalları Projesi’ni hayata geçirdik.
Dönüşümün en önemli unsurlarından biri olan yeşil yatırımlar için finansman konusunda başta bankalara rehber oluşturması amacıyla sürdürülebilir finansman çerçeve dokümanını, yeşil borçlanma aracı ve yeşil kira sertifikası rehberini yayınladık.
Diğer yandan, Hazine ve Maliye Bakanlığı olarak yakın zamanda ilk yeşil tahvil ihracımızı da gerçekleştirerek sürdürülebilirlik kapsamında önemli bir adım attık.
İSTANBUL FİNANS MERKEZİ:
Önümüzdeki dönemde bankacılık, katılım finans, sermaye piyasaları ve fintek alanlarında hayata geçireceğimiz reform ve politika adımlarıyla finansal sektörün bir bütün içinde sağlıklı biçimde gelişmesini sağlamayı hedefliyoruz.
Bu doğrultuda, finans sektörünün farklı oyuncularını tek bir çatı altında birleştirecek olan İstanbul Finans Merkezi’nin açılışını geçtiğimiz hafta başında gerçekleştirdik.
Bu Merkez, finans sektörümüze katacağı ivmeyle yatırım olanaklarını artıracak, kalkınmamızı güçlü bir şekilde destekleyecektir.
İstanbul Finans Merkezi, kısa vadede bölgesel, orta vadede ise küresel bir merkez olarak dünyanın önde gelen finans merkezleri arasında yerini alacaktır.
İstanbul Finans Merkezi’nin, 10 yıl içinde dünyanın ilk 10 finans merkezi arasındaki yerini alması için gereken tüm çalışmayı yapacağız.
Toplumsal tarihimizin son iki yüzyılına damgasını vuran modernleşme sürecinde kritik bir eşiğe gelmiş bulunuyoruz.
Osmanlı İmparatorluğu’nda 19. yüzyılda başlayan modernizasyon atılımından ta bugünlere dek sosyal ve ekonomik pek çok merhalelerden geçtik.
En nihayetinde bugün geldiğimiz noktada, küresel ekonomiye tam anlamıyla eklemlenmiş, finansal altyapısı gelişmiş, dünyanın en ileri ekonomilerinin arasına girmeye aday bir ülke olarak yeni bir yüzyıla adım atmış bulunuyoruz.
Bu hususu bize veriler de apaçık söylüyor: 1975-2001 arası 26 yıllık dönemde ülkemize gelen toplam doğrudan yabancı yatırım girişi sadece 14 milyar dolar olmuştur.
İktidara geldiğimiz 2002 yılından 2023 Şubat dönemine kadar geçen yaklaşık 21 yıldaysa bu rakam 254,2 milyar dolara ulaşmıştır. Hiç şüphesiz ki bu, küresel ekonomide önemli bir aktör olarak ülkemizin konumunu teyit eden bir husustur.• İşte bu şiarla, bugün ülkemizi, küresel bir finans merkezine, bir üretim merkezine, teknoloji, lojistik ve turizm merkezine dönüştürme yolunda kararlı adımlarla ilerliyoruz.
Kaldı ki yeni bir kalkınma ve dönüşüm hikâyesinin mimarı olan Türkiye, bu aşamaya büyük zorlukları göğüsleyerek ve bunlara özgül çözümler getirerek gelmiştir.
Türkiye, son yıllarda yaşanan salgın, küresel enflasyon ve asrın felaketi deprem gibi krizlerin ekonomik etkilerini bertaraf etmeye çalışırken; liberal, yönlendirici ve sosyal devlet anlayışının kimi yönlerinin harmanlandığı; yatırım, istihdam, üretim ve ihracatı önceleyen bir ekonomi politikasını ortaya koymuştur.
Dünyanın karşılaştığı en büyük krizlerden biriyle baş etmeye çalışırken bir yandan da ortaya koyduğumuz üretim ve büyüme performansı, küresel krizlerin yatıştığı bir ortamda sağlanacak büyük atılımın referansıdır.
Cumhuriyetin 100. yılında yapılacak olan bu kritik seçimin ardından gerçekleştireceğimiz güven ve istikrarın yeniden tesis edilmesi ile rekabetçi bir ortamda büyümeye ve istihdam sağlamaya devam edeceğiz.
Seçim programımızda da belirttiğimiz gibi 2024-2028 dönemi arasında yıllık ortalama yüzde 5,5 seviyesinde büyüme ile 2028 yıl sonunda 1,5 trilyon dolar milli gelir büyüklüğüne ve 16 bin dolarlık kişi başı gelir düzeyine ulaşmayı hedefliyoruz.
5 yılda 6 milyon yeni istihdam oluşturacak, kadın ve genç istihdamına özel önem vermeyi sürdüreceğiz.
Bu doğrultuda bizler, Cumhuriyetimizin ikinci asrında, yani Türkiye Yüzyılı’nda, güçlü geleceğimizi beraberce inşa edecek, doğru zamanda doğru adımları atarak yol almaya devam edeceğiz.
Sürdürülebilir kalkınma hedeflerimiz doğrultusunda, finansal gelişmişliğin günümüzde kalkınmanın en önemli yapı taşı olduğunun bilinciyle, iklim finansmanı, yeşil ve mavi finansman, etki yatırımı ve dijitalleşme alanlarına daha fazla odaklanacağız.
Küresel bir aktör olarak güçlü bir ekonomik ve sosyal ekosistemi tesis etmek yolunda her türlü inovatif düşünceye daha fazla kucak açacağız.
Teknoloji yoğun yüksek katma değerli sektörlerin ekonomimizdeki payını artırarak ülkemizi daha rekabetçi bir konuma taşıyacağız. Finansal alanda yapacağımız yeniliklerle girişimcilik ekosistemini desteklemeye devam edeceğiz.
Tüm bunları beraberce çalışarak, ortak akılla ve istişare içinde, müşterekler üzerinden birlikte gerçekleştireceğiz.
Bugüne kadar insanımızın ortak hayallerini nasıl ki bizler, beraberce gerçekleştirdiysek bundan sonra da aynı şekilde yapacağız.
Yolumuza, doğru zamanda doğru insanla, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’la, güçlü bir şekilde devam edeceğiz.
Bugün burada, ülkemiz için düşünen, ülkemiz için üreten, bu topraklar için ter döken her birinize teşekkürlerimi sunuyorum.
Uludağ Ekonomi Zirvesi’nin milletimiz için hayırlı sonuçlar doğurmasını temenni ediyor, hepinizi saygıyla ve muhabbetle selamlıyorum.