Milliyet ExecutiveYaşanabilir dünya için tartışmakla kalmayalım yol alan nesil olalım!

Yaşanabilir dünya için tartışmakla kalmayalım yol alan nesil olalım!

08.01.2024 - 04:12 | Son Güncellenme:

"Yaşanabilir bir dünya istiyorsak daha güçlü adımları daha hızlı biçimde atmalıyız. Bunu yapabilecek son nesiliz. Herkesin hayatındaki alışkanlıkları acilen değiştirmesi, devletler ve şirketler üzerinde baskı kurması gerekiyor. Yoksa bu konuyu çok tartışan ancak yol alamayan nesil olarak tarihe geçeceğiz..."

Yaşanabilir dünya için tartışmakla kalmayalım yol alan nesil olalım

AYLİN RANA AYDİN- Gelecek nesillere yaşanabilir, temiz bir dünya bırakmak için vakit kaybetmeden çok sıkı çalışmak gerektiği konusunda farkındalık giderek artıyor... "Yaşanabilir bir dünya istiyorsak daha güçlü adımları daha hızlı biçimde atmalıyız. Bunu yapabilecek son nesiliz ve önümüzdeki fırsat penceresi kapanmak üzere. O yüzden herkesin elini taşın altına koyması, hayatındaki alışkanlıkları acilen değiştirmesi, devletler ve şirketler üzerinde baskı kurması gerekiyor. Yoksa bu konuyu çok tartışan ancak yol alamayan nesil olarak tarihe geçeceğiz" diyen WWF - Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) Genel Müdürü Ömür Kula, proje ve hedeflerini anlattı.

Haberin Devamı

WWF - Türkiye'nin Genel Müdürü oldunuz. Yeni dönem hedefleriniz nelerdir?

Dünyanın içinden geçtiği çok zorlu bir zamanda, Türkiye gibi doğal zenginlikleri açısından çok şanslı bir ülkede, hele ülkemiz için yaşanan doğa kayıplarının artık katlanılamaz olduğu bir dönemde bu göreve atanmış olmanın ne demek olduğunu çok iyi biliyorum diyerek başlamak isterim. Bu sorumluluğun bilincinde olmak, karamsar olmak demek değil. Tam tersi, kalıcı ve onarıcı etki yaratan işlere kalkışmak için ihtiyacımız olan aciliyet duygusu ile hareket edeceğim demek. Bu açıdan çok heyecanlıyım. Hayatım boyunca beni hep daha ileriye taşıyan bir durumdur zor görevlerde, büyük hedeflere odaklanmak. Umarım burada, bu kez, doğayı olduğu yerden daha sağlıklı, iyileşmiş bir yerlere taşıyabiliriz birlikte. Bir miras bırakmak istiyorum açıkçası, öncelikle kendi oğluma. Kendi neslim adına, elinden geleni ardına koymamış olduğumu kendime ve ona ispat etmem gerektiğini düşünüyorum. Eskiden biraz birikim, 1-2 mülk bırakılırdı çocuklara, anne babalar bunun için çalışırdı. Ben mümkünse soyu tükenmemiş türler, biyoçeşitlilik ve benim yaşayabildiğim mevsimleri bırakabilmek istiyorum oğluma.

Haberin Devamı

Bunu tek başına ne ben yapabilirim, ne de WWF - Türkiye yapabilir elbette, ama her birimiz bu konuda ne kadar çok sorumluluk hissedersek, o kadar çok yol alırız. Bu vesileyle daha çok para kazanmaktan çok daha fazlasını yapmak isteyenlere örnek olmayı da umuyorum. Bir diğer önemli hedefim de WWF - Türkiye'yi 50. yılına yaklaşırken, stratejik olarak yeniden ele almak. Doğa koruma ekiplerimizle birlikte geleceğe yönelik nasıl aksiyonlar alacağımızı, oyunu bir sonraki seviyeye çıkarmamızın şart olduğu bu dönemde, iddiamızı ve etkinliğimizi nerede artırmak istediğimizi yeniden düşüneceğiz.

Yeni projeler var mı?

Elbette var, hepsini çok detaylı anlatmamız çok uzun sürer ama bir örnek, 2024 yılında Gaziantep'te geri dönüşüm işçilerinin sisteme entegrasyonuna ve TÜSİAD ile yürüteceğimiz bilim temelli hedeflerin yaygınlaştırılmasına yönelik iki yeni AB projesi. Hayatın içindeki dinamikleri de kullanarak, sistemi ve doğayı paralel iyileştirmenin, onarmanın, iş birliğinin önünü de açan projeler yapmak, daha bütünsel bakmak istiyoruz. Nasıl ki biz doğadan izole değiliz, ne yazık ki doğa da bizden kaçamıyor. Bu griftliğini ancak ve sadece bütünsel ve meseleler arası çözümlerle aşabiliriz.

Haberin Devamı

'İkili kriz var

Çünkü aslında büyük bir ikili krizimiz var, iklim krizi ve doğa-biyolojik çeşitlilik kayıpları. Bu gidişatı yavaşlatmak, durdurmak, tersine çevirmek gibi çok zor görevlerimiz var insanlar olarak. Ama bir yandan da etkilerine maruz kalmaya devam edeceğiz ancak doğa ile insanlık arasındaki halihazırda bulunan "iş birliği modelleri" buna hazır değil. Toprak ile olan iş birliğimiz yanlış. Bu sebeple hızla onarıcı tarım yaklaşımlarını tarımsal üretim ve inovasyon süreçlerine dahil etmek istiyoruz. Günümüzde artan aşırı yağış veya kuraklık risklerine karşı, onarıcı tarım ile hem tarımsal üretimi dirençli kılmak hem de çok daha fazla yağışı emip su döngüsüne kazandırmak mümkün. Tatlısu ve TarımGıda programlarımız bu doğrultuda örnek uygulamalarla çok başarılı sonuçlar elde etti. Bu yönde yaygınlaştırma faaliyetlerimiz sürecek.

Haberin Devamı

Denizler, Ormanlar, Tatlısu, TarımGıda, İklim-Enerji, Yaban Hayatı olmak üzere 6 ana başlığımızı kapsayan ancak silolaşmadan çalışan, ülkemizin doğasını ve biyoçeşitliliğini koruyan yüksek etkili projelerimizi sürdüreceğiz.

İklim kriziyle mücadelede gösterilen çaba yeterli mi?

Hayır, değil ama bunu eleştirerek bir yere varamayacağız. Bu iş biraz, toplantının bitmesine 15 dakika kaldığını tartışırken, o 15 dakikayı da kaybetmeye benziyor. Benim şahsen o 15 dakikayı çabaları tartışarak ziyan etmeye niyetim yok. O arada yapılacak iki olumlu işi ve gelişmeyi yapabiliyorsak, ona odaklanmalıyız. İklim krizinin etkilerinin geri döndürülemez boyutlara ulaşmasını engellemek için küresel ortalama sıcaklık artışını 1.5 derecenin altında tutmamız gerekiyor. Bilim otoritelerinin ortaya koyduğu veriler bunu başaramadığımız durumda, içinde yaşadığımız yüzyılın sonunda, 2 milyardan fazla insanın ölümcül sıcaklıklara maruz kalacağına işaret ediyor. Bununla beraber, mercan resifleri yok olabilir ve Arktik buzulların erimesi sonucu deniz seviyesinin yükselmesiyle 1 milyardan fazla insanın yaşam alanı etkilenebilir. İyi haber şu ki çözüm elimizde. Karbonsuz bir ekonomiye geçişin anahtarı olan yenilenebilir enerji teknolojileri hiç olmadığı kadar yaygın ve cazip hale geldi. Rüzgâr ve güneş enerjisi maliyetleri düşerken, batarya sistemleri, akıllı şebekeler, elektrikli araçlar ve ısı pompaları gibi uygulamaların yaygınlaşmasıyla enerjiyi yerinde ve temiz üretebilirken daha verimli kullanabiliyoruz. Öte yandan, iklim kriziyle mücadeledeki en önemli müttefikimizin doğanın kendisi olduğunun da farkındayız. Ekosistemleri koruyarak ve onararak atmosferde biriken karbon yükünü azaltabileceğimizi ve yaşam alanlarımızı iklim krizinin etkilerine karşı daha dirençli hale getirebileceğimizi biliyoruz. Bir sürü sebepten bu çözümleri hayata geçirmekte yeterince hızlı ve kararlı değiliz. Net sıfır emisyonlu bir enerji dönüşümü birincil enerji arzı içerisinde yenilenebilir kaynakların payı 2050 yılına kadar en az yüzde 85'e çıkarılmalı. Öte yandan Uluslararası Enerji Ajansı, 2030 yılına kadar küresel ölçekte güneş enerjisi kapasitesini 5 katına çıkarmamız, petrol ve doğal gaza olan talebi ise en az yüzde 20 oranında düşürmemiz gerektiğine dikkat çekiyor. Bunların yanı sıra, korunan alanların payını ise önümüzdeki 7 yıl içerisinde karasal ekosistemlerde yüzde 13'ten denizlerde ise yüzde 7.4'ten yüzde 30'a çıkarmamız gerekiyor.

Haberin Devamı

İddialı hedefler

Bunları başarabilmemiz için daha iddialı hedeflere ihtiyacımız var. Birleşmiş Milletler Çevre Programı'nın Emisyon Açığı Raporuna göre mevcut iklim hedefleri bizi en iddialı senaryoda dahi 2.5 derecelik bir ısınmaya götürüyor. Kendimiz ve gelecek nesiller için yaşanabilir bir dünya istiyorsak daha güçlü adımları daha hızlı biçimde atmalıyız. Bunu yapabilecek son nesiliz ve önümüzdeki fırsat penceresi kapanmak üzere. O yüzden herkesin elini taşın altına koyması, hayatındaki alışkanlıkları acilen değiştirmesi, devletler ve şirketler üzerinde baskı kurması gerekiyor. Yoksa bu konuyu çok tartışan ancak yol alamayan nesil olarak tarihe geçeceğiz.

Türkiye'de iklim kriziyle mücadele için hem bireysel hem de kurumsal olarak hangi adımlar atılabilir?

Türkiye'de de dünyada olduğu gibi öncelikle daha iddialı hedeflere ve bunları destekleyecek bütüncül ve kapsayıcı politikalara ihtiyacımız var. 2053 yılında net sıfır emisyonlu bir ekonomi olabilmek için emisyonlarımızı bir an önce azaltmaya başlamamız gerekiyor. Ancak, mevcut iklim hedefimiz önümüzdeki 7 yıllık dönemde bir azaltımdan ziyade yüzde 30'un üzerinde artış öngörüyor. Diğer bütün ülkelerin Türkiye gibi hareket ettiği bir durumda küresel sıcaklık artışı 4 dereceyi bulabilir. Oysa adil geçiş anlayışıyla kömürden elektrik üretimini aşamalı olarak bıraktığımız, ulaştırmada elektrikli araçların payını artırdığımız, sanayide enerjiyi daha verimli kullandığımız bir senaryoda yüzde 35 oranında mutlak bir emisyon azaltımını hedeflemek mümkün. Kurumlar nezdinde de benzer biçimde bilim temelli stratejilere ihtiyaç var. Şirketlerin neden oldukları sera gazı emisyonlarını azaltırken 1.5 derece eşiğiyle uyumlu hedefler koymaları ve bu hedefleri takip edip şeffaf biçimde raporlamaları gerekiyor.

Yenilenebilir enerjiyle daha öngörülebilir ekonomi

İklim kriziyle mücadele için iş dünyası ve sivil toplumun birlikte çalışması ne gibi avantajlar sağlar?

Türkiye'de iklim kriziyle mücadeleye yönelik daha iddialı ve bütüncül politikalara ve düzenlemelere ihtiyaç olduğu açık. Nitekim Paris Anlaşması, Avrupa Yeşil Mutabakatı gibi dış dinamikler de özel sektörü daha kararlı adımlara zorluyor. Enerjinin 2/3'ten fazlasını ithal ediyoruz, fosil yakıt fiyatlarındaki dalgalanmalardan doğrudan etkileniyoruz. Enerjimizi daha yüksek oranda yenilenebilir kaynaklardan ürettiğimiz durumda, çok daha öngörülebilir bir ekonomik ortama da sahip olacağız.

Eğitim ve iş hayatınızın kilometre taşlarını paylaşır mısınız?

Ben çok farklı ilgi alanları olan, çok farklı işlerde çalışmaktan korkmamış bir iş hayatına sahibim. Beni çok yönlü ve disiplinler arası üretken yapan bir tecrübe benimkisi. Ekonomi üzerine sanat yüksek lisansı yapmak, reklamcıyken bir anda bankacı olmak, genel müdürlük pozisyonunu bırakıp, tasarım öğrenmek ve danışmanlığa sıçramak, kendi içinde bütün bunlar nasıl oldu dedirtiyor dışarıdan bakanlara. Bir de sürekli bir sivil toplum kimliğim de vardı. İzmir Amerikan Koleji'nde sosyal bir artı değer yaratmadan okuldan mezun olamazsınız. Benim de küçük yaşlarımdan görme engelli öğrencilere kitap okuyarak başlayan sivil toplumda gönüllü olma ateşim, Sabancı Üniversitesi'nin ilk öğrencilerinden biri olup, Toplumsal Duyarlılık Projeleri bölümünü ayağa kaldıran kurucu ekipte yer almamla iyice harlandı. Sokak çocukları, doğu illerimizde kurduğumuz yaz okulları, eğitim politikaları hakkında istemediğim kadar çok bilgilenmeme ve bu konuya kayıtsız kalamamama sebep oldu. Gençlerle olmak, öğretmek de her zaman beni çok heyecanlandırdı. 2021'de Yale'e gitmem de hem bir öğrenci, hem de öğretmen olmak istememle çok alakalıydı. Orada öğretim görevlisi statüsünde görev aldım. Sözün özü tavsiyem, başarmak istediklerinizi paranın ötesinde tanımlamanız yönünde olur. Bir şeyi çok iyi bilmek yetmiyor artık. Pek çok şeyi yapabilecek cesarete sahip olmak, aksiyona geçecek özgüven ve sonuçları yaratacak çalışkanlık ve azim gerekiyor. Bir de çok kitap okumak gerekiyor.