Kültür SanatYönetmeni İngiliz ama ‘Bu bir Türk filmi’

Yönetmeni İngiliz ama ‘Bu bir Türk filmi’

16.10.2008 - 02:26 | Son Güncellenme:

Altın Portakal'da gösterilen "Pazar: Bir Ticaret Masalı" filminin İngiliz yönetmeni Hopkins, "Türkiye’de oyunculuk kalitesi oldukça yüksek. Ama, karakterli, şahsına münhasır ve alışılmadık aktör az sayıda. Yılmaz Güney'i seviyorum" diyor

Yönetmeni İngiliz ama ‘Bu bir Türk filmi’

İngiliz yönetmen Ben Hopkins’in yönettiği 'Pazar: Bir Ticaret Masalı'nın Altın Portakal'ın Ulusal Uzun Metraj Yarışması'ndaki en ilginç yapım olduğu söylenebilir.
1990’ların ortasında Doğu Anadolu’da geçen ve küçük bir tacir olan Mihram’ın hikâyesini anlatan film, başrol oyuncusu Tayanç Ayaydın’a Locarno Film Festivali’nden En İyi Erkek Oyuncu Ödülü getirmişti.
Ben Hopkins'in senaryosunu da yazdığı filmi, "Pazar: Bir Ticaret Masalı", büyük beğeniyle karşılandı.
“Ölmüş Bir Koyunu Değerlendirmenin 37 Yolu" adlı filmle Türkiye’de çalışmaya başlayan Hopkins sorularımızı yanıtladı.
“Pazar: Bir Ticaret Masalı”nı çekme fikri aklınıza, “Ölmüş Bir Koyun..” sırasında mı geldi?
Ondan da önce. 2001’de senaryonun taslağını hazırladım. 2002’de Afganistan’da film çekerken tanıştığım antropolojistler, Doğu Anadolu’da yaşayan Kırgızlardan bahsetti.
2003’te Doğu Anadolu’ya gelmem iki projemin de gerçekleşmesine vesile oldu.
“Pazar”ın Altın Portakal’da ulusal yarışmaya seçilmesi sizi şaşırttı mı?
Şaşırtmadı, ama, sevindirdi. Bu bir Türk filmi. Çünkü, Türkçe ve Türkiye’de geçiyor. Ama, yarışmaya seçilmesiyle, bu resmiyet kazandı. Kültür Bakanlığı’ndan yönetmen olarak destek alamadım. Çünkü, yönetmenin Türk olması gerekiyordu.
Böyle ulusal kuralları rahatsız edici buluyorum. Çünkü, kültür evrenseldir. Sonuçta, “Pazar”da İngiliz bir yönetmen, İranlı bir yapımcı, Alman ekiple, Doğu Anadolu’da Türkler ve Kürtlerle film çektik. Ortaya iyi bir iş çıktı.
Filmdeki oyunculuk harika. Nitekim Tayanç Ayaydın da Locarno’dan ödülle döndü. Oyuncu seçim sürecinden söz eder misiniz?
Üç yılda yüzlerce aktörle görüştüm, Tayanç, yedincisiydi. Ama, tek tercihimdi. Mesela, Tayanç’a otobüs filan çarpsaydı, filmi çöpe atardım.
Türkiye’de oyunculuk kalitesi oldukça yüksek. Ama, karakterli, şahsına münhasır ve alışılmadık aktör, az sayıda. Tayanç bunlardan biri... Genco Erkal'ı ise senaryoyu okuması için davet ettik. Niyeti, gelip, “Sağ olun, kalsın” demekmiş. Ama, tanışınca birlikte çalışmaya karar verdik.
Yılmaz Güney sinemasını çok sevdiğinizi okudum. Onun filmleri de sistem tarafından ezilen küçük adamların hikâyelerini anlatıyor ve bu bakımdan “Pazar”la benzeşiyor. Güney sineması, filminizin ilham kaynakları arasında mı?
“Sürü”, benim bu filmim için çok önemliydi. Çünkü, o film de bu yöreden, ticaret kafasına sahip ama, kapitalizmin çarkları tarafından yenilen bir adamı anlatıyor.
Küçük bir piyon olduğunuz için büyük sistemi kontrol edememenizle ilgili. Yılmaz Güney’i bu yüzden seviyorum.