19.07.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:
Seray Şahinler
SERAY ŞAHİNLER- Yapay zekânın neredeyse iliklerimize kadar nüfuz ettiği bir süreçte, ‘sanatın yeri ve geleceği nasıl etkilenecek’ sorusu uzun süredir gündemi meşgul ediyor. Yapay zekâ küratörlük yapıyor, şiir yazıyor, resim çiziyor... Hatta kitap kapağı bile tasarlıyor. Bir süredir yayın dünyasında ‘sıra çeviriye de geliyor’ tedirginliği yaşanıyordu ki beklenen haber geldi: Yapay zekâ çeviriye de el attı... Dedalus Kitap’ın bazı kitapları yapay zekâ destekli çeviri programıyla yayımladığı ortaya çıktı. Sosyal medyada gündeme taşınan iddiaya göre yayınevi altı ayda dokuz kitabın çevirisini yapay zekâ ile gerçekleştirdi ve kitapları müstear çevirmen adıyla yayımladı.
İddialar üzerine yazılı açıklama yapan yayınevi, tercihini “Emeği değerli kılacak yenilik” sözleriyle savundu: “Yapılan iş, çeviri yapılan dile hâkim kişilerden oluşan çevirmen/editör ekibimiz ile AI destekli çevirilerin okurun karşısına çıkarılacak niteliğe getirilmesi işidir. Çeviriler, kesinlikle AI’den geldiği hâliyle değil, nitelikli yayıncılığın gerektirdiği süreç ile raflara girmektedir.” Yapay zekâ yardımıyla yapılan çeviriler arasında R. Austin Freeman, “Kanlı Parmak İzi”, Israel Zangwill “Büyük Bow Esrarı”, Olaf Stapledon’un “Alevler” ve “Sirius” adlı eserleri; Abraham Cahan, “David Levinsky’nin Yükselişi”, Lucy Maud Montgomery, “Mavi Şato”, Willa Cather, “Kayıp Bir Kadın”, Algernon Blackwood “Ağaçların Sevdiği Adam”, Paul Laurence Dunbar “Çağrılmayan” adlı kitaplar var.
‘Çeviri sevgiyle yapılır’
Deneyimli çevirmen ve yayıncı Osman Akınhay’ın geçen yıl Milan Kundera biyografisini Google Translate yardımıyla çevirdiğini açıklaması da büyük tartışma yaratmıştı. Duyurunun ardından hazırladığımız çeviri dosyasında görüşüne başvurduğumuz çevirmenler, çevirinin ‘makine değil insan işi’ olduğunu dile getirmişti. Yapay zekâ çevirisine yönelik yorumlar da yine aynı şekilde... Çevirmenler, metin çevirmenin cümle çevirmeyle eş tutulamayacağını; çevirinin birikim ve ustalık işi olduğunu dile getiriyor. Dijital çeviri uygulamaları, yapay zekâ programları metnin ‘istenen ve beklenen’ karşılığını verse de işin içine kültürel ve toplumsal kodlar girdiğinde yazarın kalemi ‘kırılabiliyor’. Çevirmenin çevirisi tartışmasından dahi sonuç alınamamışken, AI destekli programlarla yapılan çevirinin, metni, kitabı ve edebiyatı nereye taşıyacağı konusu içinden çıkılması zor bir süreci daha başlatmış gibi.
Dedalus’un açıklamasından sonra sosyal medya hesaplarından görüşlerini getiren çevirmenler ise çeviride son sözün çevirmende olduğu görüşünde…
Everest Yayınları Yayın Yönetmeni, çevirmen Saadet Özen: “Ben çevirmen olarak DeepL ve Chatgpt başta olmak üzere pek çok çeviri programını denedim, çünkü bilmezsek duruma hâkim olamayız. Bu programlar çeviri bilincine sahip birinin işini kolaylaştırabilir. Tıpkı cümle ya da paragraf tabanlı bir sözlük gibi iş görebilir; seçenekler üzerine düşünmeyi sağlayabilir. Fakat bu kadar. Ortaya çıkan metnin ‘yeterliliğini’ çevirmen bilir, bunu yargılayacak bilinci henüz oluşmamışsa ya da yoksa iyi ya da kötü bir ‘çeviriden’ bahsedemeyiz. Çevirmenler yapay zekâya çeviri yaptırıp üzerinde ince işçilik yapmayı, kendi hassasiyet terazilerini kurmayı tercih edebilirler de etmeyebilirler de. Bu da bir tarz, yöntem tercihi” derken Yiğit Yavuz, “Edebi çeviri sevgiyle yapılır; bilgi-birikim ve ustalık gerektirir ama mekanik, teknik bir iş değildir. Gramerin ve kelimelerin ötesinde, satır aralarında kendini belli eden niyeti ve felsefeyi kavramayı, bunu aşırı yoruma kaçmadan erek dile aktarmayı gerektirir. Yapay zekâ?” ifadelerini kullandı.
Cem Alpan ise “Yakında özellikle ebook ve internetteki satış sitelerinde, kapağı iyi yayınevlerininkini andıran, AI çevirili çok ucuza bir dolu klasik eser çevirisi göreceğiz. Özellikle okullarda okutulan kitaplarda daha fazla görülecek. Zaten bir filtre yoktu, bundan sonra iyice kirlenecek” dedi.
‘Metinlerimize güveniyoruz, eleştiriye açığız’
Dedalus Kitap’tan Faruk Akhan, öncelikle kurgu dışı metinlerde deneme yaptıklarını, deneme metin ile çeviri metinlerin yeterliliği konusunda editörlerinden aldığı olumlu değerlendirme akabinde projeye başladıklarını söyledi. “Şunu söyleyebilirim ki grift yapıya sahip olmayan ve referans yoğunluğu az kurgu dışı eserler çevirmende özel alan bilgisi gerektirmiyorsa, bu kitapların beş yıl vadede klasik usulle çevrilmesi istisna olabilecektir. Zira makine çevirisi bu tip kitaplarda oldukça başarılı sonuçlar veriyor” diyen Akhan, Kayıp Rıhtım’a verdiği söyleşide “Yayımladığımız metinlerin niteliğine sonuna kadar güveniyoruz. Eleştirmek isteyen herkesin erişimine açmaya da hazırız” sözleriyle eleştirileri göğüslüyor.