03.02.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:
Harun KARABURÇ - James Joyce’un “Ulysses”i modern edebiyatın dönüm noktası kabul ediliyor... Amerikan dergisi The Little Review’da Mart 1918’den Aralık 1920’ye kadar tefrika edilen “Ulysses”, 2 Şubat 1922’de kitap hâlinde okurla ilk kez buluştu. O tarihten günümüze de milyonlarca sadık okura ulaştı. Romanın 100. yaşını Türkiye’de, tercüme edebiyatın iki önemli ismi Sevin Okyay ve Fuat Sevimay ile değerlendirdik. Okyay, “Okunması zevkli ve zor bir kitaptır” sözleriyle nitelediği "Ulysses"in çevirisini nasıl yarıda bıraktığını anlattı.
“2022 yılının Bloom ve Dadalus’larıyız”
Fuat Sevimay: “Ulysses”in hâlen, dünya edebiyatının en önemli yapıtlarından biri olmasının ve muhtemelen bir 100 yıl daha sonra yine okunacak oluşunun, sunduğu bakış açısının, zamandan ve mekândan bağımsızlığından kaynaklı geldiğini düşünürüm. “Ulysses”in neden değerli olduğuna dair onlarca başlık altında, bir dolu şey söylenebilir. Ama iki başlığı ön plana çıkarırsak sanırım sorunun yanıtına daha çok yaklaşmış oluruz. Birincisi; “Ulysses”, bize sahte kahramanlıklar sunmak yerine, kendi günümüzün kahramanı olmamız, yaşamımızdaki eğri ve doğruların farkına varmamız gerektiğini hatırlatıyor. Bu açıdan bizler de 2022 yılının Bloom ve Dadalus’larıyız. İkinci başlıkta, “Ulysses”in, halk ile sanat buluşmadığı sürece, edebiyatın herhangi bir işe yaramayacağını hatırlattığını söylemeliyiz. Halk, kendi çıkarına olacak şekilde ve sanat yoluyla kendini zorlamalı, sanat da sırça köşkten bakmak yerine halka karışmalıdır. Ayrıca biçimden ve sabit üsluptan bağımsız, yepyeni bir anlatım biçimi ortaya koymasıyla, kadim insanlık belleğiyle günlük koşturmacamızı iç içe geçiren müthiş tekniğiyle, çığır açıcı bir eserdir. Kendi gücünün dışında, binlerce sanat eserini etkilemiş olması da ayrıca önemlidir.
“Aramız hep iyi oldu”
Sevin Okyay: “Ulysses”ın kitap olarak yayımlanmasının 100’üncü yılını kutluyoruz. James Joyce’un da 140’ıncı yaşı. Kitap, başkarakteri Leopold Bloom’un Odyssey yolculuğunu izleyerek Dublin’de 24 saat dolaşmasını anlatır. Okunması zevkli ve zor bir kitaptır. Çevirmesi daha da zordur. Ben, evveleski haddini bilmeyen bir şahıs olarak Politika gazetesinde çalışırken sanıyorum, yani 70’lerin sonunda, kitabı o kadar sevdim ki, çevirmeye kalktım. Ne demekmiş “imkânsız”? Oysa evde çalışma şartları elverişli değildi, gazetede de sahiden imkânsızdı. Bilgin de yetersizmiş diyeceksiniz. Evet, böyle denebilir. Ama bana yardımcı olsun diye aldığım Joyce ve “Ulysses” üstüne bütün o kitaplar (Ellmann’ın yüzlerce sayfasını ezberlemiş olsam gerek) o eksiği telafi etmişti. Şimdi önerilen listeye baktım da, neredeyse hepsini biliyorum. Olmayan paramı harcadım, aşırı bilgi edindim ve bu hızla kitabı üç yılda bitireceğimi anladım. Ama Joyce’la ondan sonra aramız hep iyi oldu.