26.02.2025 - 07:02 | Son Güncellenme:
Seray Şahinler - İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından Koç Holding ana sponsorluğunda düzenlenen 18. İstanbul Bienali’nin başlığı ve kavramsal çerçevesi açıklandı. Bienal bu yıl İstanbul’un simgelerinden olan ‘kedilerin’ karakteristik özelliklerine kendi önermeleriyle dikkat çekerek “Üç Ayaklı Kedi” başlığıyla gerçekleşecek. Christine Tohmé’nin küratörlüğünde düzenlenecek bienal üç yıla yayılan bir program sunacak.
Bienalin yol haritasına dair ilk detaylar dün Beyoğlu Spor Kulübü’nde, Bienal Direktörü Kevser Güler ile küratör Christine Tohmé tarafından paylaşıldı. Bilindiği üzere, İstanbul Bienali geçen yıl danışma kurulu krizi ve ardından gelen iptal kararıyla gündem olmuştu. Akabinde yola Christine Tohmé ile devam edeceği duyuruldu ki bu süreci göğüsleyecek en nokta atışı isimlerden biri de Tohmé’ydi. (Bienalin bu yılki danışma kurulunda Ahu Antmen, Lydia Gatundu Galavu, Gözde İlkin, Renan Laru-an ve Sally Tallant yer alıyor.)
Gelecek olasılığı var mı?
Lübnanlı küratör, 1993’te kurduğu Ashkal Alwan derneğiyle güncel sanata dair kapsayıcı ve faydacı bir yaklaşım sergileyen isimlerden biri. UNESCO-Şarika (Sharjah) Arap Kültürü Ödülü (2018), CCS Bard Audrey Irmas Küratoryal Mükemmellik Ödülü’nün sahibi Tohmé, bienalin yeni yolculuğuna kendi kurumsal çizgisine paralel bir anlayışla yaklaşıyor. Bienalin ilk ayağı, kendini koruma ve gelecek olasılıkları temaları etrafında biçimlenecek. Bu noktada küratörün Lübnanlı oluşu, bazı meselelere ‘içeriden bakması’ yönünden kıymetli. Zira Tohmé dünkü konuşmasında bombalar altındaki Lübnan’a, Suriye’ye ve Filistin’de yaşananlara dikkat çekerek bienalin bir sorular bütünü olacağının ipuçlarını verdi. Tohmé, “Giderek hızlanan yıkım, zorunlu göçler ile önü alınamayan krizler tüm ufukları ve gelecek olasılıklarını paramparça ediyor. Sürekli daralan bir şimdiyle karşı karşıya kalan bedenlerimiz, pek çok saate ayak uydurmaya zorlanıyor: Kimisi hızlı kimisi yavaş kimisi bozuk. Bir sendeleyip bir ileri atıldığımız ikili bir devinim içine hapsolmuş, dengede durabileceğimiz adımı atmaya çabalıyoruz” ifadelerini kullanarak bienalin kendini sürekli güncelleyen çağrısına yenisini ekledi. Toplantıda, danışma kurulu krizine ve geçen yıl yaşananlara dair görüşlerini de paylaşan küratör, “Ben bu işin bir parçasıyım ve her ne olmuşsa ondan da sorumluyum” diyerek sorumluluk refleksini cömertçe hatırlattı.
18. İstanbul Bienali’nin 20 Eylül–23 Kasım 2025 tarihleri arasında düzenlenecek ilk bölümünde 40’tan fazla sanatçının eserleri izleyiciyle buluşacak ve sergilere performanslar, gösterimler ile konuşmalardan oluşan bir kamusal program eşlik edecek. 2026’daki ikinci ayak, bir akademi oluşturmaya ve yerel inisiyatiflerle iş birliği içinde kamusal program dizisi geliştirmeye odaklanacak. 2027’de ise bienal üçüncü ayağına yaslanarak dinlenecek; yol boyunca karşılaştıklarını bir araya getiren son bir sergi ve atölye programıyla tamamlanacak. İstanbul Bienali her edisyonunda sorunlara kulak kabartarak ‘Ne yapabiliriz’ sorusu için cevap arıyor. Dünyanın içinden geçtiği dönemde bu arayışın bir parçası olabilmek herkes için önemli. Sürece dair detaylar bienal.iksv.org adresinden takip edilebilir.
Dokuz canlı ritim
Küratör Christine Tohmé, bienal başlığındaki kedi göndermesini “Kedinin dokuz canlı olduğu söylenir. Kentin sevilen ve sayılan bu sakini, sokakların arasından süzülür, gözden kaçanların izini sürer ve gerinerek güneşin tadını çıkarır. Binlerce yıllık evcilleşmeye rağmen tehlikeler karşısında yabaniliğini korur. Bienal her yönüyle bir kediyi andırıyor. Zaman içinde esneyerek ayaklarını yere basıyor; sohbetlerden, egzersizlerden ve aralıksız haber akışından beslenen bir ritmi benimsiyor” sözleriyle anlattı. Bienalin, kedinin izindeki macerasını merakla takip edeceğiz.