Kültür Sanat‘Türkiye için bol bol tezahürat yaptık!’

‘Türkiye için bol bol tezahürat yaptık!’

01.10.2008 - 00:35 | Son Güncellenme:

Norveçli rock grubu Helldorado, EURO?2008’de Türk Milli Takımı’nın marşı olarak uyarlanan “A Drinking Song”un yanı sıra yeni parçalarını da seslendirmek için yarın akşam Studio Live’da

‘Türkiye için bol bol tezahürat yaptık’

Norveç müziği deyince aklımıza kim geliyor? Kendine has, ‘cool’ cazıyla Jan Garbarek’i bir yana koyarsak, alternatif rock’ta Kings of Convenience, black metal’de Mayhem gibi grupları sayabiliriz. Ama son zamanlarda Norveç denince, gençlerin zihninde tek bir ampül yanıyor: Helldorado.
“A Drinking Song” uzun süre İstiklal Caddesi’ndeki müzik mağazalarında çaldıktan ve her gencin mp3 çalarında yer ettikten sonra, 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda Türkiye Milli Takımı’nın şarkısı olmuştu.
Helldorado’nun 2005 yılında yayınladığı “The Ballad of Nora Lee” albümü, Türkiye’de 2007 yılında birden popüler hale geldi. Grubun Türkiye’de nasıl böyle tutulduğu biraz muamma; herhalde bunu internetin yarattığı yeni kamusallıklara atfetmek lazım. 2006’dan beri çeşitli defalar İstanbul’da konser veren grup şimdi tekrar Türkiye’de. Yarın saat 22.00’de, Studio Live’da İstanbullu rock severlerle buluşacaklar. Vokalist ve gitarist Dag Vagle ile basçı Hans Wassvik sorularımızı yanıtladı.

ABD alt kültüründen etkilendiler
Helldorado 2001 baharında, Kuzey Denizi’ne bakan Stavanger’de kurulmuş. Üyeler önce bir cover grubu olan The Tramps’te çalarak sound’larını geliştirmişler: ABD’nin çeşitli alt kültürlerinden bolca etkilenen grubun sound’unun sık sık ‘Americana’ diye nitelenmesi haksızlık sayılmaz. Dag Vagle için bu durumun kişisel bir tarafı da var:
“1980’lerde spagetti western’lere bayılıyordum; James Arness’i pek çok kez ‘How the West Was Won’ filminde Zeb McCahan rolünde izlemiştim. 1990’larda da David Lynch’in ‘İkiz Tepeler’i gösterimdeydi. Geriye dönüp bakınca bunların müziğimde yoğun etkisi olduğunu görüyorum.
Ama elbette dinlediğim faklı müzikler de etkili oldu: Film müziklerinin yanı sıra country, Kelt müziği, İrlanda folku, çingene müziği, tango, mariachi, bluegrass, punk, surf, psychadelia, rockabilly dinledim bolca. Dolayısıyla farklı kaynaklardan aldığımız ilhamı rock’n roll’a çevirdiğimizi söyleyebilirim.”
Bu kanallardan özgün ses rengini oluşturan grup, 2002 sonbaharında, Zoom adlı ulusal çaplı yarışmanın Oslo’daki finalini kazanır. Ardından Avrupa turnesine çıkan Helldorado, 2002’de “Lost Highway” ve 2004’te “Directors Cut” albümlerini yayınlar. 

Teksas’ın sesleri
2005’teki “The Ballad of Nora Lee”den beri müzikseverler gruptan albüm bekliyor. Hans Wassvik “Yeni albüm üzerinde çok uzun süredir çalışıyoruz, nihayet hemen hemen bittiğini söyleyebilirim” diyor.
Müzisyenler yarın akşamki konserde eski albümlerinden parçaların yanı sıra yeni bestelerini de seslendirecek. Fakat sabırsız Helldorado hayranları için bir diğer sürpriz mevcut. “Yan projemiz ‘Flying Shoes’un albümünü ekim ortası gibi piyasaya sürüyoruz” diyor Wassvik ve ekliyor: ‘’Flying Shoes, grubun üç üyesinin yanı sıra, mandolin, banjo ve keman gibi country müziğinde kullanılan enstrümanlar çalan müzisyenleri bir araya getiriyor. Townes Van Zandt, Guy Clark ve Gram Parsons gibi, 1960’lar sonu ve 1970’ler başında Teksas’ta müzik yapan sıradışı müzisyenlerin parçalarını yorumluyoruz.’’
Wassvik’e göre müziklerinin Türkiye’de yaygınlaşmasının çeşitli nedenleri var: “Önemli bir etken, şarkılarımızın radyoda sık çalınması. Müziğimizde farklı ülkelerin folk müziğinde bulunan evrensel unsurlara yer veriyoruz. Türkler kendi müziklerinin kökenlerine yakın buldukları için arada birtakım bağlantılar kuruyor olabilir.”

Haberin Devamı

‘Norveç’i Türkiye elemiş!’
Dag Vagle “Türkiye’de pek çok güzel insanla tanıştık; Türkiye’yi ziyaret etmek her zaman zevk bizim için. Ben özellikle geleneksel Türk müziğinin böylesine canlı tutulmasından hoşlanıyorum” diyor.  Wassvik ekliyor: “‘A Drinking Song’ şarkımızın Türk Milli Takımı tarafından uyarlanmasından onur duymuştuk. İlk kez kültür sanat haberlerinin yanı sıra spor haberlerine de çıktık bu sayede! İşin komik tarafı, daha once futbolla hiç aramız yoktu, ama Avrupa Kupası 2008’de Türkiye’nin tüm maçlarını seyrettik ve gerçekten sizin takımınız için bol bol tezahürat yaptık. Oysa ki duyduğumuz kadarıyla Norveç Milli Takımı’nı şampiyonadan eleyen de Türkiye’ymiş!”