Kültür SanatŞimdi sıra iyi haberlerde

Şimdi sıra iyi haberlerde

14.04.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:

Keşke medya sürekli bize iyi haberler verebilse… Pera Müzesi’nde açılan “Ve Şimdi İyi Haberler” adlı sergi, medya ile sanat ilişkisini irdelerken iyi haberlerin altını çizdiği gibi eleştirilerde de bulunuyorç

Şimdi sıra  iyi haberlerde

Melisa Vardal - Matbaanın icadı, belli bir zümreye ait bilgiyi oradan alıp halka indirdi. Bu gelişme Avrupa’da Aydınlanma Çağı’nın başlamasına öncülük ederken, Endüstri Devrimi’yle gelişen matbaacılık teknikleri 19. yüzyılda yazılı basının yaygınlaşmasına ve süreli yayınların artmasına olanak sağladı. Fotoğraf makinelerinin yaygın kullanımıyla beraber toplumun algısını yeniden inşa eden sanat medya iş birliği pek çok gelişmenin önünü açtı. Bu gelişmelerle yaygınlaşan ve çeşitlenen kitle iletişim araçları halkın gerçekleri duyma haklarına hizmet  etti. Ancak bazı zamanlarda farklı amaçlar uğruna da kullanıldı. Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi’nde açılan “Ve Şimdi İyi Haberler” adlı sergi medya ile sanat arasındaki bu uzun süreli iş birliğini gözlemliyor, anlatıyor, tanıklık ediyor. Annette ve Peter Nobel’in “Basın Sanatı” adını verdikleri koleksiyondan oluşturulan serginin küratörü ise Christoph Doswald.

Haberin Devamı

Dünün dünyasına dair

164 sanatçının video, kolaj, fotoğraf, resim ile yerleştirme gibi farklı tarz ve yöntemlerdeki 300’e yakın işinin yer aldığı sergi müzenin üç katına yayılıyor. 13 farklı bölümden oluşan serginin belki de en can alıcı bölümlerinden biri “Başlangıçta Sözcük Vardı”. Gazetelerin yalnızca metinlerden oluşan araçlar olmaktan çıkıp gerçekliğin yeniden inşasının yapıldığı mecralara dönüştürüldüğü zamanları anlatan bölümde Günther Uecker’ın gazeteleri duvara çivilediği “Yazmanın Sessizliğine” adlı eser, akıllara da çivileniyor. Tüketim toplumuna yapılan eleştirilerin ağır bastığı “Soğuk Savaş Sıcak Sanat”, 20. yüzyılda monarşilerin sona ermesinin ardından ortaya çıkan modernist akımları ele alan “Devrime Hizmet Etmek Öncülerin Çağı”, başkasının merceğinden hayata bakmamızı sağlayan fotoğrafın icadına gideceğimiz “Dünya Bir Resimdir: Gerçekliğe Yeni Bir Erişim Olarak Fotografik Algı” ve hayatlarımızda büyük bir yer tutan sosyal medyaya eleştirel bir bakış atan “Facebooktan Nasıl İyi Görünürsünüz: Basın Sonrası Çağ” başlıklı bölümler de kalıplaşmış düşünce dünyamızın dışına çıkmamıza olanak sağlıyor.

Haberin Devamı

Alberto Giacometti, Andy Warhol, Jenny Holzer, Bedri Baykam, Barbara Kruger, Christo, David Hockney, Elmgreen & Dragset, Fernand Légér, Georges Braque, Joseph Beuys, Özlem Günyol & Mustafa Kunt, Le Corbusier, Malevich, Man Ray, Mayakovski gibi önemli sanatçıların eserlerinin bulunduğu sergiye ev sahipliği yapmanın onur verici olduğunu söyleyen Suna ve İnan Kıraç Vakfı ve Sanat İşletmesi Genel Müdürü M. Özalp Birol “Tüm dünya, dilimizde ‘hakikat sonrası’ diye çevrilen bir ‘post-truth’ çağı yaşıyor. Bu çağın oluşmasında elbetteki  medya araçlarında son 20 yılda yaşanan muazzam dönüşümün, dijitalleşmenin ve sosyal medyanın ortaya çıkışının payı büyük” diyor ve soruyor: “Son 20 yıla bakmak bize bugünü anlamakta ne kadar derinlikli bir görüş sağlayabilir?” Serginin küratörü Doswald ise bu sergiyle ortaya çıkan tabloya dair endişelerini paylaşıyor: “Orijinal ile sahte arasındaki ilişki, sırf estetik açıdan ele alınması gereken marjinal bir problem değil; toplumu bütünüyle ilgilendiren bir problemdir. Çünkü bilgiyi toplama, medya aracılığıyla iletme ve ticari olarak değerlendirme eylemleri arasında özenle gözetilen ayrım, günümüzde artık büyük baskı altında.” Sanat ile medya iş birliğinin her yönüyle ele alındığı sergi 7 Ağustos’a kadar ziyaret edilebilir. 

Haberin Devamı

Tutuculuk buzulları

Sergide eserleri bulunan Bedri Baykam, “Ve Şimdi İyi Haberler” için “Nobel Ailesi resimlerimi benden ‘90’larda almıştı. Foto pentürlerim 1988’den beri yaptığım siyaset ve sanatı basın üzerinden birbiriyle evlendiren ve birbiri içinde eriten, siyasi tarihin 20. yüzyıldaki farklı kritik noktalarına odaklanan serilerimden oluşuyor. 20. yüzyıl sanat tarihinin değerli isimleriyle beraber böyle bir sergide yer almak elbette benim için mutluluk kaynağı. Özellikle riskli bir konu seçerek böyle farklı eserleri ‘basın sanatı’ alanında bir araya toplamaları önemli bir değer oluşturmuş. Türkiye gibi hâlâ bazı koleksiyonerlerin boya ile tuval dışında her şeye şüpheyle baktıkları, kolaj ve dış maddelere kendilerini mesafeli hissettikleri bir ortamda, böylesine kapsamlı bir tarihi sergi belki koleksiyonerlerin kendi tutuculuk buzullarını kırmalarına vesile olur.”