Resim sanatını modaya dönüştüren kadın: Ceylan İnsel

Atölye 26 isimli sevimli bir tasarım atölyesine sahip olan İnsel ile resimden, modaya kadar keyifli bir söyleşi yaptık.

Önce biraz sizi tanıyabilir miyiz?

1975’de İstanbul’da doğdum ama doğduktan 40 gün sonra başlayan ülke değiştirme alışkanlığı halen devam ediyor.Boston’da iletişimin üzerine ‘New York Parsons School of Design’’da grafik tasarımından mezun oldum. Daha sonra Paris’te Sipa Press’te staj yaptım, İstanbul’da Orhan Taylan’ın yanında resim çalışmalarına devam ettim. Bir süre sonra beş yılımı geçirdiğim Milano’ya taşındım ve orada bir arkadaşımla kurduğumuz bir tasarım ve resim atölyemiz vardı. Orada tunik ile t-shirtlerin üzerine desen çalışmalarıma başladım. Şimdi İstanbul’dayım artık.

Atöye 26’da bulunan tasarımlarınızdan biraz bahsedebilir misiniz?

Atölye 26’da tek tek elle boyadığım t-shirtlerim bulunuyor ve de yaz için keten gömlek elbiselerim var. Onun dışında yurtdışındaki sanatçıların seramik eserleri, yarı değerli taşlarla tasarlanan takı koleksiyonları bulunuyor. Atölyemizdeki bir çok ürünü tek olarak getiriyoruz. Mürekkep ile yaptığım desen çalışmalarım ve yağlı boya tuval resimlerimi de atölyemde görebilirsiniz.

Atölye 26’da workshoplar ve dersler oluyor mu?

Parsons’da öğrendiğim teknikle resim workshopları düzenliyoruz ; atölye çalışmalarımız ders gibi değil , daha çok paylaşım gibi oluyor. Çocuklara yönelik grup çalışmalarım ve de kişiye özel atölye çalışmalarım var .Gelenlerin özgür olarak resim yapmalarını teşvik etmeyi seviyorum.

Neden Atölye 26? Atölye 26’da başka hangi ürünler bulunuyor?

Hem resim hem de tasarımlarımı yaptığım yer olduğun için adını atölye koymayı uygun gördük. 26’da bina numarası. Atölyemizde sürekli yenilikler oluyor, her şey sınırlı sayıda olduğu için farklı ürünler ve tasarımlar getirmeyi ve yapmayı seviyoruz

Kullanılabilir sanat ne demek? Bize biraz bahsedebilir misiniz?

Sanatın daha günlük hayatımızın içinde yer alması, daha ulaşılabilir olması, bazen bir kıyafette, takıda veya bir objede kendini bulması. Benim yaptığımı “giyilebilir sanat” olarak düşünüyorum; tuval gibi t-shirtün üzerine resim yapıyorum. Bunu da ayrıca belirtmem gerekiyor çünkü bir çok kişi baskı değil mi, nasıl hepsini tek tek mi boyuyorsunuz diye soruyor.

Tasarımlarınızı yaparken nelerden ilham arıyorsunuz?

Her şeyden ilham alabilen birisiyim, müzik, seyahat, ileriye yönelik hayaller. Özellikle t-shirtleri boyarken mutluluk hissi beni çok motive ediyor. Yağlı boya tablo yaparken ise bazen melankolik hissettiğimde de çok farklı şeyler çıkıyor. Çok duygularımla yaşayan birisiyim, bazen gün içinde bir sürü yaratıcı iş ortaya çıkarıyorum bazense belli bir süre alıyor.

İstanbul’da kullanılabilir sanatın etkisini nerelerde görüyoruz?

Bence daha yeni görmeye başlıyoruz, müzelerde de şimdi sanatçıların eserlerinin baskılarının olduğu çantalar, kullanılabilir objeler bulunuyor. Bizim atölyemizde de örneğin Babür İnce dayı ile konuştuktan sonra onun semazen desenlerini dokuttuğumuz yastıklarımız var. Bence sanat ne kadar bize yakın olursa biz de o kadar daha özgür insanlar oluruz. Bu yüzden sanatın hayatımızda olması çok önemli.

Bildiğim kadar burç t-shirtleri konulu tasarımlarınız var. Burçları sembollerini resimlerinizde nasıl kullandınız?

Sergilerimi hep temalı açtığım için t-shirtlerimde de bunu kullanmayı alışkanlık haline getirdim. Kadın figürlerini çizmeyi çok sevdiğim için, burçların sembollerini grafik tasarım ile birleştirip stilize ettim ve ikisini t-shirtlerimde kullandım. Baskılı olarak yaptığım tek t-shirtler bunlar, çok talep oldu ve hediye olarak çok tercih ediliyor.

Basic dizaynlarınız da mevcut mu?

Basic t-shirtlerim de mevcut, ben kendim de t-shirt çok giydiğim için hep düz t-shirt arayışında oluyordum. Bu markayi geliştirirken arkadaşlarımın ve müşterilerimin de aynı arayışta olduğunu gördüm. Bir de artık gündüz giyilen bir t-shirt ve jeani güzel bir takıyla ve stilettolarla akşam da çok rahat kullanabiliyoruz. Bu yüzden de basic ve boyalı şekilde bir çok seçenek sunmak istiyorum.