Kültür SanatOrtam buz gibi soğumuştu

Ortam buz gibi soğumuştu

07.06.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:

Birazdan kopacak fırtınaya dayanabilecek miydim, pek emin değildim. Akşamdan kalma baş ağrısı ile mücadele ederken, amir ve Seza’nın fırçaları ağrıyan başımın gün boyunca hiç geçmemesine neden olacaktı. İşte bundan adım gibi emindim.

Ortam buz gibi soğumuştu

 

Sezai Amir’in odasında Seza Komiser de yerini almıştı. Amir her zamanki gibi olgun ama sert bir tavırla başlayacaktı. Evet başını masadan kaldırmayıp yüzüme bile bakmamıştı henüz. Otur da dememişti. Seza ise oturmuş, elindeki dosyayı sıkıyordu. Bana değil pencereden dışarıya bakıyordu buz gibi bir suratla. Amirinki tam beklediğim gibi bir ilk başlangıç vücut diliydi. İlk cümlesini tahmin edebiliyordum.

Haberin Devamı

***

“Neler oluyor Ayvaz?”

“Bir şey olduğu yok amirim, toplantımızı ve görev dağılımımızı da yaptık. Şimdilik her şey yolunda.”

“Bana bak Ayvaz, sen bu soruşturmaya Seza’nın dahil olmasından rahatsız mısın?”

“Hayır efendim, Seza Komiser gibi yetenekli biriyle çalışmaktan neden rahatsız olacakmışım?”

“Ben de öyle düşünmüştüm, o zaman Seza Komiser’e ekibinin önünde daha saygılı davran.”

“Eğer saygısızlık ettimse özür dilerim, böyle bir niyetim asla olmadı. Sanırım Seza Komiser biraz alınganlık göstermiş olabilir.”

Bu durumda geri adım atmak en iyisiydi. Alttan almak, sabırlı davranmak, böyle durumlarda her zaman iyi sonuç verirdi. Aksi takdirde zaten sicili pek iyi olmayan benim gibi “kızıl” bir polis için her şey tepetaklak olabilirdi. Kariyeri, karizmayı kaptırmayacağız derken, kapının önüne konulmak da vardı. Bu arada amir yüzüme hala bakmıyordu. Oturmam için bir işaret de yapmamıştı. Bu kadar ileri gittiğini hiç görmemiştim. Ben sinirli bir adamdım. Böyle kaprislere gelemezdim. Sabrımı zorluyordu amir. Seza ise içeri girdiğimden bu yana pozisyonunu bozmuş değildi. Pek hayra alamet değildi. Amir değil ama Seza fırtınayı koparacaktı. Bu fırtına öncesi bir sessizlikti. Bu kadın sevişmediği zamanlarda böyle sinirli oluyordu. Ona hemen yeni bir aşk, yeni bir partner lazımdı. Amir sonunda yüzüme baktı.

Haberin Devamı

“Polemiği bırak şimdi, burası sizin egolarınızı gösterme, tartma yeri değil. Üç günde üç cinayet, artık sizden laf değil sonuç istiyorum. Sonuçta ortada müteahhitleri öldüren bir seri katil var. Yukarıdan ve basın tarafından ensemde boza pişirilmeye başlandı. Elinizi biraz çabuk tutun, kavga değil işbirliği istiyorum. Kayıkçı kavgasını bırakın ve birlikte hareket ederek bu işi bir an önce çözüme kavuşturun. Seza ile iyi geçin. Seza sen de alınganlığı bırak, bu işe kendini ver tamam mı? Ayrıca Seza bu işe dahil olmak istemedi. ‘Hayri’nin soruşturması, o gayet iyi bir polis, benim dahil olmam doğru olmaz’ dedi ama onu ben zorladım. Durumunun iyi olmadığını düşündüm ve bu kararı verdim. Emir değil bir ricaydı; o da istemeye istemeye kabul etti. Hepsi bu kadar. Şimdi işinizin başına.”

Haberin Devamı

Seza, “Ben dahil olmak istemiyorum amirim, isterseniz beni kovabilirsiniz. Kararım kesin,” dedi ve ayağa kalkarak odayı terk etti. Ortam buz gibi soğumuştu. Amir bana dönerek, “Beğendin mi yaptığını?” derken, gözlerinde çakan şimşek beni kendime getirdi. Sonra da, “Seza’yı bu soruşturmaya katılmaya ikna et. İkna edemezsen sen de bırak. Şimdi çık dışarı!” dedi.

Seza odasında düşünceliydi ve yine pencereden dışarıyı seyrediyordu. Kapısını yavaşça tıklatıp daldım odasına. Yüzünü dönmeden konuştu. “Ne istiyorsun Ayvaz?”

“Seninle konuşmak.”

“Amir mi taktı şimdi seni peşime?”

“Aslında evet. Bak Seza…”

Seza lafı ağzıma tıktı. “Bırak başlama Allahaşkına, toplantıdaki tavrını gördük. Beni ucuz bir polis gibi, becerilmiş bir şekilde ortada bıraktın, nesine bakacağım. Senden beklemezdim doğrusu böyle bir davranışı. Sen olduğun için soruşturmaya dahil olmak istedim; belki bir katkım olur diye. Değer verdiğim bir insan olduğun için ama senin de diğerlerinden farkın yokmuş Ayvaz. Çok üzüldüm senin adına. Yanaşma mıyım ben?”

Haberin Devamı

***

Gerçekten de baltayı taşa vurmuştum. ”Seza ne desen haklısın, özür dilerim. Evet, sana saygısız davrandım. Kısaca eşeklik ettim farkındayım. Bencil davrandığımı kabul ediyorum. Neden böyle bir şey yaptım bilmiyorum; oysa ben de seni hem severim hem de çok sayarım. Polisliğine de kimsenin bir laf edemeyeceğini biliyorum. Bu teşkilattaki en değerli, en yetenekli polislerden birisin, hatta en başında geliyorsun bana göre. Çok samimiyim bu sözlerimde. Beni affetmeni, soruşturmaya dahil olmanı rica ediyorum senden. Seni kırdığım, incittiğim için çok özür dilerim.”

“Ayvaz biraz yalnız kalmak istiyorum.”

“Tamam, nasıl istersen ama lütfen dahil ol!”

Seza başını salladı. Ama bu “evet” anlamına mı geliyordu; yoksa, “tamam anladım hadi artık defol!” anlamına mı?

Odasından çıktım ve bu kadar aptal bir tavır sergilediğim için kendime çok kızdım. Bazen işte insanın böyle basireti bağlanıyor; doğru karar veremiyor ve yanlış şeyler yapabiliyordu. Amirin dediği çok doğruydu. Zaman zaman egomuza fena halde yenik düşebiliyorduk. Oysa ne olacaktı sanki, bir polis daha soruşturmaya katılsa fena mı olurdu? Hem de yetenekli bir polis katılacaktı. Olayı çözmek daha kolay olmaz mıydı? Önemli olan katili, suçluları bulmak değil miydi? Ah Ayvaz!

Haberin Devamı

Hepimiz ne olursak olalım; ister polis, ister yargıç, ister siyasetçi, maalesef egolarımıza yenik düşebiliyorduk. Umarım Seza aramıza döner de bu iş tatlıya bağlanırdı. Şu an dönmesi için dua etmekten başka çarem yoktu.

ARKASI YARIN...