Kültür SanatMüzik tarihinin hızlı çevrilmiş sayfaları

Müzik tarihinin hızlı çevrilmiş sayfaları

01.02.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:

Sundance programında yer alan “Summer of Soul”, Woodstock’la yarışabilecek olmasına rağmen unutulmuş bir festivali 50 yıl sonra gün ışığına çıkarıyor. “The Sparks Brothers” ise hak ettiği yere gelememiş Sparks’ı yarım asıra yayılan 25 albümlük kariyerini işleyerek gündeme taşıyor.

Müzik tarihinin hızlı çevrilmiş sayfaları

Sundance Film Festivali’nin seçkisindeki iki iddialı müzik belgeseli, “The Sparks Brothers” ve “Summer of Soul (...Or, When the Revolution Could Not Be Televised)” müzik tarihinde hak ettikleri kadar anılmayan bir grubu (“Sparks”) ve bir festivali spot ışıklarının altına taşıyor. İki belgesel de yaratıcılarının keşiflerini geniş kitlelerle paylaşmalarının heyecanını yansıtan yapımlar.

Haberin Devamı

Festivalin açılışını yapan “Summer of Soul”, Woodstock’la aynı yıl, 1969’da Harlem’de düzenlenen ve 300 bin kişinin katıldığı Stevie Wonder’dan Nina Simone’a uzanan isimlerin yer aldığı festivali 50 yıl gün yüzüne çıkan görüntüler eşliğinde anlatıyor. The Roots’un davulcusu Questlove’ın ilk kez yönetmen koltuğuna oturduğu belgeselin büyük şansı, arşiv görüntülerinin hem performansçıları hem de izleyicileri belgelemesindeki başarı. Bu görüntüleri akıcı bir şekilde kurgulayan ve o dönem festivalde müzisyen veya izleyici olarak bulunmuş kişilerin bugünden o güne bakan tanıklıklarına yer veren “Summer of Soul”, gündemi siyah hakları mücadelesi üzerinden yakalıyor. Bu büyük festivalin müzik tarihinde yeterince anılmaması, mesela Woodstock’ın yanında esamesinin okunmaması ise siyah hakları mücadelesinin sembollerinden biri olması ve bu tarihin bastırılmasıyla ilgili. Güvenliğini Kara Panterler’in sağladığı bu kitlesel festivalin önemi, siyahların kimliklerini Nina Simone’un söylediği “Genç, yetenekli ve siyah olmak” şarkısındaki gibi benimsedikleri kritik bir anda gerçekleşmesi. Siyah müziğin farklı türlerinin temsilcilerinin siyahlardan oluşan 300 bin dinleyiciyle buluşmasının heyecanı “Summer of Soul” ile tozlu raflardan iniyor ve 50 yıl sonra Sundance takipçilerine hasıraltı edilmiş bir tarihi sunuyor.

Haberin Devamı

“En sevdiğiniz grubun en sevdiği grup”

Questlove’ın heyecanı “The Sparks Brothers”ı sunan Edgar Wright’da da mevcut. Kültleşen “Spaced” dizisinin ardından “Shaun of the Dead” ve “Baby Driver” gibi filmlerle neslinin önemli yönetmenlerinden birine dönüşen Wright, ilk belgeseli “The Sparks Brothers”da kendi deyişiyle yakın arkadaşlarına en sevdiği grubu övmekten sıkılan bir hayran konumunda. Derdi hak ettiği derecede tanınmayan gözde grubunu daha geniş kitlelere anlatmak. Belgesel bittiğinde pop müzik tarihinin cevherlerinden Sparks, hak ettiği yere yaklaşıyor.

Los Angeles’lı kardeşler Ron ve Russell Mael’in grubu Sparks, 1960’lardan günümüze uzanan 25 albümlük kariyerlerinde pop müzikte hem değişime kucak açan öngörüleri hem de yaratıcılıklarının ve kendilerine has mizah duygularının değişmemesindeki istikrarlarıyla öncü isimler. Wright’ın tanımıyla “en sevdiğiniz grubun en sevdiği grup” oldukları ise belgeselde onlara övgü yağdıran isimlerin çeşitliliğinden belli: Liste, Björk’ten Sonic Youth’dan Thurston Moore’a, Duran Duran üyelerinden Sex Pistols’dan Steve Jones’a, Beck’ten Red Hot Chili Peppers’tan Flea’ye uzanıyor.

Haberin Devamı

Sparks, neden hak ettiği yerde değil sorusunun yanıtı ise satır aralarındaki müzik endüstrisi eleştirisinde. Yaratıcılıklarından, yapmak istedikleri müzikten ödün vermeyen ve sürekli kendilerini yenileyen Sparks’ın hak ettiği yerde olmamasının Wright ve konuşan isimlerde yarattığı adaletsizlik hissinin tesellisi de belgeselde mevcut: Grup her değişen nesilde müzisyenleri ve onları keşfeden hayranları etkilemeyi 50 yıldır sürdürebiliyor. Keza, kurmaca kariyeriyle ünlenmiş bir yönetmeni, Sparks’a duyduğu hayranlık üzerinden ilk belgeselini çekmeye iten bir takdir uyandırıyor. Günümüzün en yaratıcı sinemacılarından Fransız yönetmen Leos Carax’ın onlarla birlikte çalıştığı film “Annette” izleyicilerle buluşmak için gün sayarken “The Sparks Brothers” izleyiciye arka planı tüm detaylarıyla sunuyor. Başarının yanında başarısızlığı da göğüsleyip yapmak istediklerinden ödün vermeyen bir grubun hakkının eninde sonunda verildiğine dair bir adalet hissini izleyicisine geçirmesi de cabası.