06.03.2020 - 14:17 | Son Güncellenme:
Mehmet Güleryüz 1960'lı yılların başından beri çok yönlü bir sanatçı olarak Türk Çağdaş sanatının ön saflarında yer almaktadır. Silinmez izi, sadece bir sanatçı olarak değil, aynı zamanda bir öğretmen, bir aktivist ve bir sanat profesyoneli kadar da önemli. Genç bir Mehmet Güleryüz'ün Saint Benoit Lisesi'nde bir öğrenci olmasından bu yana yaklaşık 70 yıl geçti, burada kendi sözleriyle lisenin “Premier Elan” yayınında ilk ciddi resim girişimine başladı. Sergide yer alan yapıtlar, bu lise yayını ile başladığı ve devam eden sanatsal yolculuğun farklı dönemlerinin izlemesine izin veren özenle seçilmiş bir seçkinin sunumu ile bir bütünlüğe ulaşıyor.
Desen, Güleryüz’ün sanatsal pratiğinin odağını oluşturmakta. “Güleryüz, bir sanatçının eserlerinde döneminin temel sorunlarına değinmesi gerektiğine ve bunu yapmak için de doğuştan gelen sanatsal bir yeteneğinin, teknik açıdan uzmanlaşmış bir becerisinin ve sanat tarihi konusunda geniş bilgisinin olması gerektiğine, ama bunların yeterli olmadığına inanır. Ona göre, bunların yanı sıra, sanatçının olayları izleyerek, çözümleyerek, eleştirerek gözlemleyip, üzerine düşünerek oluşturduğu bir felsefesi ve fikri olmalıdır.”.
Tabii ve zaruri olarak üretim sürecinin dahilinde yapıt konduğu yerde devamlılığı olan duygulanım, düşün ve fiziksel üretimlerdir.
Süregelen üretme eylemi ve özellikle kendi iç dünyasına ait hareketli, canlı duygusal ve birbiriyle çatışan olaylar dizisinin yaratımı ve -hünerli- yönetimi Güleryüz’ün hayati bir fonksiyonu olarak en açık ve net haliyle desenlerinde başka hiçbir yerde olmadığı gibi karşımıza çıkar. Sanatçı yöntemleri ile hem deneyim ettiği dış dünyası hem de kendi iç dünyasının haricen olan bitene verdiği duygusal karşılıklar bütünüdür.