15.05.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:
Seray Şahinler - İnsanoğlunun değişmeyen kaderi: “Bir dram biter; bir dram başlar.” Her hikâye yeniden yazılsa da savaşların, göçün, mülteciliğin ve elbette kadınlığın akıbeti ve sonu hiç değişmiyor! Euripides’in “zamansız” metni Medea’ya yeni bir yorum getiren Athena Farrokhzad’ın kaleme aldığı “Medea’ya Göre Ahlak” bu kısır döngüye bir düğüm daha atıyor. Metni yeniden yorumlayan yazar, “Medea’ya Göre Ahlak” ile kendi mitini oluşturuyor.
“Medea’ya Göre Ahlak” geçen yıl “Yeni Metin Festivali” kapsamında İsveç Başkonsolosluğu’nun desteğiyle okuma tiyatrosu olarak izleyiciyle buluşmuştu.
Kimin savaşı?
“Medea’ya Göre Ahlak” kendisi de bir mülteci olan İran asıllı İsveçli Farrokhzad’ın deyimiyle “İnsan, anne ve mülteci olarak” Medea’yı anlamaya çalışan bir oyun. Yeşim Özsoy’un yönettiği oyunda Şenay Gürler ve Özgün Çoban rolleri paylaşıyor. Gürler’in hayat verdiği Medea hem mülteci hem kadın. Baştan kaybediyor yani! Zaten oyunun başında “Kadınım, mülteciyim ve anneyim…” sözleriyle duyuruyor isyanını. İktidar sevdalısı kocasının kendisini kralın kızıyla aldatması sonucunda Medea’nın intikam ateşi harlanıyor. “Bu yaftayla yaşamasınlar” diye çocuklarını öldürüyor Medea. Sonrası ise hem kendiyle hem düzenle hesaplaşma hâli. Hayatla, ölümle, savaşla, hakla, adaletle ve mültecilikle bir hesaplaşma bu. Fakat sorgu masasının diğer ucunda ahlak var! Hani şu insanlık tarihinin belki de en eski tartışması olan ahlak! Hani bize neyi yapıp yapmayacağımızı tayin eden, can alıp can veren ahlak! Medea’ya her seferinde katil olduğunu hatırlatan ahlak…
“Medea’ya Göre Ahlak” dengelerin sürekli değiştiği, haklının ve güçlünün kaygan zemindeki yerini işaret ediyor. Bir değerler çatışması ve bunu yaparken bir o kadar da politik. Özsoy’un Medea’nın hem sahnede hem hayattaki rolünü kadın mücadelesi ekseninde görünür kılması, ahlakın cinsiyetsiz, yaşsız, kimliksiz kurgulanması oyunun önermesini pekiştiriyor. Zaten ahlak da artık her kılığa bürünüp umarsızca karşınıza çıkıp, yargı dağıtmıyor mu? Oyunun aynı zamanda bir feminist manifesto olduğunu ekleyelim. Şenay Gürler, aldatılmış, ötelenmiş bir anne, bir katil ve bir mülteci olarak üzerine düşeni yapıyor. Özgün Çoban’ın plastiği ise ahlakın imgesine boyut kazandırıyor. Ayşe Sedef Ayter imzalı ışık tasarımı ise rejinin en lezzetli yanlarından. Fakat hepsinin ötesinde “Medea’ya Göre Ahlak” en büyük gücünü metninden alıyor. Sadece bu sezonun değil belki de son yılların en güçlü, en sağlam ve etkileyici metinlerinden biri bu.
Peki kim haklı? Bitmeyen bu savaşlar, güçlünün mü yoksa haklının savaşı mı? Ezilen, gücü ele geçirdiğinde ezmeye koşut değil mi? Medea’nın sözleriyle; “Haksızlığa uğramış olabilirsin fakat bu yaptığını haklı çıkarmaz.” Athena Farrokhzad, tarihsel çıkmazların son durağından, “bugünden” sesleniyor dünyaya. “Medea’ya Göre Ahlak” sarsıcı, etkisinden kolayca kurtulamayacağınız bir oyun. 19 Mayıs’ta Baba Sahne’de, 26 Mayıs’ta DasDas Atölye’de, 8 Haziran’da Ataköy Yunus Emre Kültür Merkezi’nde yolculuğunu sürdürecek.