25.10.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:
Melisa Vardal
Melisa Vardal- Bildiğimiz, sevdiğimiz şarkıları farklı seslerden yeni yorumlarla dinlemek hem Türkiye’de hem dünyada revaçta. 1960’lı yıllarda yabancı dildeki parçalara Türkçe sözler yazılarak başlayan “aranjman” modası günümüzde cover hâlini aldı. Müzik terminolojisinde düzenleme anlamına gelen bu sözcük bir eserin yeni bir yorumla baştan yaratılması ya da ufak değişiklikleri kapsıyor. Cover’lar kopya ya da çalıntı kavramlarını tartışmaya açsa da bu tartışmanın bir kazananı olmuyor. Biz de niteliği konuşalım istedik ve “İyi bir cover nasıl olmalı?” sorusunu eleştirmenler Egemen Limoncuoğlu, Naim Dilmener, Mehmet Tez; şarkıcılardan ise Deniz Tuzcuoğlu, Dou, Orçun Sünear, Leyan Senay, Begüm Tarako ve Artun Özoğlu’da yönelttik. İyi bir cover’ın formülü diye bir şeyden bahsedemesek de herkesin ortak olduğu bir fikir var: Başarılı bir cover, parçaya yeni bir soluk getirilmesi, gerçek bir emeğin ortaya konulması ile oluyor.
Egemen Limoncuoğlu: “Sorumluluk istiyor”
Cover’lamak, yani bir şarkıyı yeniden icra etmek, yorumlamak, seslendirmek, aslına bakarsanız epey bir sorumluluk ihtiva ediyor. Ne sorumluluğu derseniz, insanlar o bildikleri, sevdikleri ya da en azından aşina oldukları şarkıyı bir de sizden dinleyecekler. Peki, neden dinlesinler? İşte buna bir cevabınız olmalı.
Az bilinen ya da unutulmaya yüz tutmuş bir şarkıyı cover’lar ve derseniz ki, unutulmasını istemedik. Bu kabul. Her daim çok sevilen, klasik mertebesindeki bir şarkıyı bir de siz söylerseniz ve dersiniz ki, bu şarkının dinleyicilerdeki yerinden bize de bir parça ilgi ve sevgi düşer belki, kendi şarkılarımıza uzanan bir tanışma faslı olur. Bu da kabul. Ya da dersiniz ki o güzel şarkıya dair birtakım fikirlerimiz var, onları o güzel şarkı bünyesine zerk etmek ve ortaya ne çıkacağını görmek istiyoruz. Bu da kabul. Belki de zor bir şarkıdır, vokali, enstrümantasyonu, onu cover’lamak bir maharet gösterisidir ve siz de ne kadar yetkin olduğunuzu göstermek istemektesinizdir. Bu da olur. Neticede eğer bir mânâsı varsa, eğer yorumunuza bir mânâ yüklemiş ve o mânâ da bir karşılık bulmuşsa bir kıymeti var yaptığınız cover’ın. Aksi takdirde hem müzisyen hem de dinleyici için -belki kulağa sert gelecek ama- vakit kaybı.
Naim Dilmener: “Orijinalin altında kalmamalı”
‘Cover’ı bir çeşitlilik ve zenginlik sebebi kabul etmeliyiz. Bir yanda bugün yapılanlar, bir yanda dün yapılmışlar, bir yanda da cover, yani dünkülerin günümüz versiyonları. Kimi çevreler cover’ı bir tembellik işareti kabul ediyor. Sanki yeni bir şey yaratılmamış, yazılamamış da eskilere baş vurulmuş gibi. Ama öyle değil. Cover bırakın kolay olmayı, aksine zor... Hele hele seçtiğiniz şarkı popüler ve sevilmiş bir şarkıysa. Yaptığınızın orijinalin altında kalmaması, hatta mümkünse üstüne çıkması gerekir. Altında kalmamak, hatta üste çıkmak da bizi cover’ın nasıl yapılması gerektiğine getirir. Şarkının yeni hâlinin günümüze yakın durması gerekir. Eskisinin aynısını yapmanın kimselere faydası yok nihayetinde ama ruhunu öldürmemek, şarkının üzerine yaslandığı geçmişi altından çekip, şarkıyı havada bırakmamak gerekir. Burcu Güneş’in “Çile Bülbülüm”, Ogün Sanlısoy’un “Ben de Özledim” ve Gripin’in “Dalgalandım da Duruldum”u iyi cover’a verilebilecek örneklerden bazıları.
Mehmet Tez: “Şarkının ruhunu bozmadan yeni bir duygu çıkarmalı”
2000’lerde alevlenen bir nostalji dalgasıyla cover geleneğinin yeniden hareketlendiğini söyleyebiliriz. Duman’ın Sezen Aksu’nun “Beni Yak”ını cover’laması önemli bir dönüm noktasıydı. Ardından cover patlaması geldi. Müzik sahnesi iyi becerilmiş cover’larla zenginleşti. Bugün cover’lama işi en yoğun dönemini yaşıyor, art arda tribute albümleri geliyor. Bergen’den Yeni Türkü’ye, Onur Can Özcan’dan Barış Akarsu’ya (yakında duyacağız) klasikleşmiş ya da erken kaybedilmiş geniş hayran kitlesi bulunan sanatçılar genç kuşak isimler tarafından yeniden söyleniyor. Bu çok güzel bir şey.
Önemli olan cover’layan grubun cover’ladığı şarkıdan, o şarkının ruhunu bozmadan kendi tarzı doğrultusunda yeni bir duygu / bakış açısı çıkarabilmesidir. Kural budur. İşin müzikal kısmı detaydır ve zevke bağlıdır. Elbette beğendiğim çok cover şarkı da var. Hepsini burada hatırlayıp saymam imkânsız ama son dönem Dedublüman’ın “Depresyondayım” ya da “Geçmesin Günümüz” ve RockA’nın “Ölürüm Sana” cover’ları denk gelip beğendiğim işler.
Deniz Tuzcuoğlu: “Doğru eşleşme şart”
Bana göre iyi bir cover için gereken en önemli nokta doğru eşleşmedir. Söz konusu şarkıdaki duygu bir şekilde size uygun geliyor, “Ah ama ben olsam şurasını şöyle yapardım” dedirtiyorsa, şarkı sizin söyleme tarzınıza uygun ise ya da değişik şekilde uygun hâle geliyorsa o zaman başarılı bir cover’dır. Teknik ve duygu olarak bambaşka bir noktaya getirebileceğinizi hissettiğiniz ve taklit etmeden içselleştirdiğiniz bir cover iyi bir cover olabilir.
Sattas, Orçun Sünear: “Saygı duruşu mantığı”
Türkiye’ de “cover”lar genel olarak iyi yapılıyor. Orijinalinin fanatiklerine bakmadan kendi fikirlerinizi ortaya koyduğunuzda bazen ilk hâlinden çok daha dinlenilen yorumlar olabiliyor. İyi bir cover birebir aynısını çalmak değil kendi yorumunu koyabilmektir bence. Biz Sattas grubu olarak hep bir saygı duruşu mantığında baktık ve bakmaya devam edeceğiz.
Yaşlı Amca, Artun Özoğlu: “Cover yapmak kolay değil”
Memlekette cover yapmak ile ilgili ciddi bir birikim ve tecrübe var diyebilirim. Genelleme yapıyorum ama beste yapmak kesinlikle daha az tercih ediliyor. Eski şarkıları yorumlamak daha yaygın, doğal olarak çok güzel işler çıkabiliyor. Bana sorarsanız cover yapmak oldukça zor. Şarkıyı yorumlamak, beste yapmak kadar subjektif değil ve algı/ zaman/ popülizm evreni devreye giriyor, kolay değil.
Leyan Senay: “Kendinden özgün bir şeyler katmalı”
Türkiye’ye sosyal medyada cover videolar çekme kültürü bence bir tık geç geldi. Ben dört yıldır düzenli şekilde bateri cover videoları üreten bir müzisyen olarak başarılı bir cover performansı şöyle özetleyebilirim: Kendinden özgün bir şeyler katmak! Bu şekilde fark yaratırsan insanlar özellikle senin dokunuşlarını duymak için seni takip eder.
Begüm Tarako: “Türkiye’de coverlar solist dışında bir değişime uğramıyor”
Türkiye’de yapılan cover’lar genellikle -çoğu/bahsi geçen gibi olmayanlar hariç- orijinaline oldukça sadık kalınan düzenlemelerden oluşuyor. Solist dışında değişime uğrayan fazla bir özelliği bulunmuyor. Bana göre iyi cover, esere yeni bir müzikal doku, zıttı ya da benzeri içerisinde benzersizleştirilmeye çabalanan bir yaklaşımla, belki içinde daha önce öne çıkmayan bir yönünü öne çıkararak yeniden yapılandırılmış olandır.
Dou: “Şarkıyı yeniden sevdirmeli”
Türkiye’de çok sayıda beğendiğim hatta orijinali yerine dinlediğim cover’lar var. Açıkçası beni çok mutlu ediyor bu durum çünkü ana dili İngilizce olmayan bir kişinin kendi tarzıyla aynı şarkıyı seslendirip, dinleyenlerin parçayı yüzlerce kez dinlemesine rağmen onlara yeniden sevdirebilmesi cover’ın yapılış nedenini yeterince dolduruyor.