20.01.2025 - 07:02 | Son Güncellenme:
Küratörlüğünü Christoph Tannert’in yaptığı sergi, Güneştekin’in hafıza ve göçü referans verdiği, sanatseverlerin daha önce de görüp deneyimlediği işlerini bir arada sunuyor. Güneştekin 350 eserin yer aldığı serginin hikayesini şöyle anlattı: “Çerçevelediğim her malzemenin bir hafızası olduğunu düşünüyorum. Benim için taş, bir malzeme olarak geçmişi, bugünü ve geleceği birbirine bağlar ve hatta insan hayal gücünün ilk materyal kanvasıdır. Yaşadığımız coğrafyada hafıza üzerine çalışmak zorunlu bir şekilde travmatik olaylara bakmayı gerektiriyor, bununla birlikte bu sergide insan merkezli olmayan bir bakış açısında, nesnenin bakış açısından çalışmayı denedim. Tek düşündüğüm, hem insanlar arasında hem de insanlar ve şeyler arasında, sanat sergileri bağlamında karşılaşmaların nasıl gerçekleşebileceğiydi.”
Güneştekin, dünyanın yaşadığı zor günlerin sanatına nasıl yansıdığını ise “Sanat, süregiden şiddetin koşullarına nasıl yanıt verir? Geçmişle hesaplaşma deneyiminin gerekliliğine inanan ve görsel yaşantıyla vicdanı uyandırmanın zorluğunun bilincinde biri olarak, sanatın bu güce sahip olduğuna inanıyorum. Dünyayı bir dizi karşılaşma olarak deneyimleriz ve bu karşılaşmaların sonucu bir etki oluşur. Sanat sergileri de bu karşılaşma alanlarından biridir” sözleriyle anlattı. Sergi 20 Temmuz’a kadar açık.