13.12.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:
Melisa Vardal - Lev Tolstoy’un başyapıtı “Savaş ve Barış”ı tiyatro sahnesinde. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Şehir Tiyatroları tarafından sahnelenen oyunun yönetmeni Aleksandar Popovski. Makedon yönetmen günümüzde de anlamını koruyan esere dair “Tolstoy, çok iyi bildiğimiz iki kelimeyi içeren bir başlık kullandı: Savaş ve barış. Ve kahramanlarını bu iki kavramın arasına yerleştirdi. Bence bugün hayatlarımız çoğunlukla bu iki kelime arasına sıkışmış durumda” diyor.
■ “Savaş ve Barış” klasik bir metin. Klasikler neden eskimez?
Ölümsüzlüğü sadece zaman tanımlar. Zaman içinde tekrar tekrar duyduğumuz ve işittiğimiz şeylerin kendi içlerinde bir evrenselliği vardır. Onları yeniden okuyabilir, yeniden düzenleyebilirsiniz, her zaman bir bağlam bulacak ve her zaman daha da güçlü bir anlam kazanacaklardır. Günümüzde başarı yaratılan eserin hemen ardından bekleniyor ve isteniyor. Başarı hızlı geliyor ve kısa sürüyor. Tolstoy ise kendini defalarca tekrar eden bir dönem hakkında sayfalarca yazdı.
■ Savaşlar hâlâ devam ediyor. Oyuna hazırlanırken dünyanın bu hâli ne hissettirdi size? Sahneye uyarlarken zorlandınız mı?
Savaş ve Barış döneminde yaşam (aşk) kendine yer bulabilir mi? bunu arıyordum. 1906’da doğan büyükannem İkonija aynı cümleyi tekrarlayıp dururdu: “Çocuklar, keşke savaşı görmeseniz.” Bu bana hep saçma gelirdi. Savaş bitmişken ve bir daha asla olmayacakken neden böyle şeyler söylediğini merak ederdim. 1991’de Yugoslavya’da gördüğüm ilk ve ne yazık ki son olmayacak savaş gözlerimin önünde cereyan etti. Tolstoy, Napolyon döneminden savaşın sonuna kadar olan dönemi ve sonrasındaki hayatı anlatıyor. Karmaşık bir dönem. Uyarlamamız Napolyon’un Moskova’dan geri çekilmesiyle ve Rus aristokrasisinin Kutuzov’dan Napolyon’a karşı savaşmasını istediği sahneyle sona eriyor.