06.10.2021 - 14:15 | Son Güncellenme:
Bütün hayatını piyanoya adayan ve nadir canlı performans veren Lubomyr Melynk, “continuous music” türünün yaşayan son temsilcisi olarak öne çıkıyor. 1960’larda Terry Riley ve Steve Reich’ten etkilenen ve minimalist hareketten ilham alan Ukraynalı piyanist Lubomyr Melynk, özgün kompozisyon diliyle bambaşka bir piyano evreni yaratıyor. Melynk’in kompozisyonları John Cage, Cornelius Cardew veya George Crumb gibi bestecilerin avangard notalarını da andırıyor. Saniyede 19 notaya basabilen dünyanın en hızlı piyanistlerinden Melnyk, çağdaş müzik için her zaman yeni yönler keşfetmeyi de sürdürüyor. Melynk’in son albümü Fallen Trees
Nils Frahms ve Olafur Arnalds gibi çağdaş müziğin deneysel isimlerinin de dahil olduğu Erased Tapes bünyesinde yayınlandı.
Lubomyr Melynk’e sahnede ambient müziğin yaşayan dâhileri arasında anılan ve kariyeri boyunca birçok farklı sanat dalında üretimlerde bulunan İtalyan müzisyen, besteci ve prodüktör Gigi Masin eşlik etmeye hazırlanıyor. Kendine has tarzı ve ses bütünlüğüyle çağdaş müziğin önemli temsilcilerinden biri olan Masin, özellikle yeni nesilden müzisyenlerle çalışmaya ve prodüksiyonlar yapmaya devam ediyor. İlk albümü “Wind”i 86’da çıkaran Masin kariyeri boyunca Sub Rosa, Ants Records ve Laverna gibi çeşitli plak şirketleriyle beğenilen albümlere imza attı. Yaptığı müzikle etrafındaki sanatçıların da ilgisini çeken Masin; Björk, To Rococo Rot, Nujabes gibi isimlerin sample yapmak için başvurduğu bir kaynak haline geldi. Red Light Records’ın kardeş plak şirketi Music from Memory tarafından 2014’te basılan ve Masin’in 30 yılını derleyen “Talk to the Sea” albümü yoğun ilgi gördü ve 2015’te tekrar basıma girdi. Land of Light’dan hatırlayacağımız Jonny Nash ve günümüzün önemli DJ'lerinden biri olan Young Marco’yla oluşturduğu trio Gaussion Curve, Masin’in yenilikçi müzik anlayışını bir kez daha gözler önüne serdi.