Kültür Sanat‘Artık tiyatroyu bırakmam’

‘Artık tiyatroyu bırakmam’

05.12.2021 - 07:01 | Son Güncellenme:

Tiyatro mezunu olsa da birçoğumuz onu ilk kez tiyatro sahnesinde izliyoruz. "Bir Barda Bir Gece" ile yıllar sonra tiyatro sahnesine dönen Nurgül Yeşilçay, "Ünlü ama kötü oyuncu olmak zorunda değil ki insanlar" diyor.

‘Artık tiyatroyu bırakmam’

Seyhan Akıncı - Bir zamanlar insanların mutluluklarını kutlamak için buluştuğu barın terk edilmiş atmosferinde yerleri süpüren bir kadın ve telaşla içeri giren üniformalı bir genç kız... Lulu Raczka'nın yazdığı "Bir Barda Bir Gece" kadınlar için tekinsiz bir dönemi ve kadınların korkularıyla başa çıkma yöntemlerini anlatıyor. İlksen Başarır'ın çevirdiği, Nagihan Gürkan'ın yönettiği DasDas'ın yeni oyununda Nurgül Yeşilçay ve Afra Saraçoğlu'nu izliyoruz. Oyun yabancısı olmadığımız kadına yönelik şiddeti merkezine alırken dayanışmayla yeniden etrafı aydınlatabileceğimizin de mesajını veriyor. Biz de Nurgül Yeşilçay'la bir araya geldik, yıllar sonra tiyatroya dönüşünü ve kadına yönelik şiddeti konuştuk.

Haberin Devamı

Yıllar sonra Nurgül Yeşilçay tiyatro sahnesinde bu hikâyeden başlayalım...

Beş yıldır gerçekten çok istiyordum tiyatro yapmayı. Bir girişimimiz olmuştu Oktay Kaynarca ile ama dizisi olduğu için olmadı, beceremedik. Sonra aynı dizide olduğumuz için Mert Fırat'a "Tiyatro yapmak istiyorum" dedim. "Tamam senin için oyun bakalım" dedi. Çünkü oyun bulmak zor gerçekten. Ben de araştırıyordum, bakıyordum. Onlar buldu oyunu, İlksen Başarır çevirdi, bana gönderdi. Setteydik, o ara Mert, "Bunu bir okusana, bence güzel bir oyun. Sen de beğenirsen bunu yapalım" dedi. Okudum çok beğendim. Sonrası geldi. Bundan sonra tiyatroyu bırakmam.

Son 25 Kasım'da bir kez daha ulusal ve uluslararası kadın haklarıyla ilgili çalışan bütün kuruluşların açıkladığı veriler üzerinden bir kez daha gördük ki dünya için de çok güncel bir sorun kadına şiddet. Böyle bir atmosferde kadın olmak neler hissettiriyor?
Hepimiz gibi ben de kadın ölümlerini hayretle izliyorum. Sabah uyanıyorsun bir ölüm, akşam bir başkası... Oyunda elektrik kesildiği zaman oluyor. Halbuki dünyada hele ki bizim ülkemizde elektrik kesintisine gerek bile yok. Her şey olabiliyor. Cezaların caydırıcı olmaması büyük etken. İstanbul Sözleşmesi uygulandığında ölümlerin azaldığı ortada. Hiçbir şey yapamıyor olmamız çok kötü. Hep bir şeyler yapmak, söylemek istiyoruz. Bu oyunla en azından "Bakın ben bu konuda dertleniyorum" diyebiliyorsun.

Haberin Devamı

Oyunda elektrikler kesiliyor ve karanlık bir dönem böyle temsil ediliyor. Kişisel hayatlarımızda da bazen bir şeyler kararır ve yön bulmaya çalışırız. İşler yolunda gitmediğinde, karanlıkla başa çıkmakla ilgili yöntemleriniz var mı?

Çok dışarı çıkmam. Görünmez olmak isterim hatta öyle durumlarda. Evde kendi kendime düşünerek bazen durarak... Durmayı çok seviyorum açıkçası. O ruh halini yaşamak isterim. Bir sağaltayım kendimi; ondan sonra yön buluyorsun.

Son birkaç gündür tiyatro camiasının tartıştığı bir şey var özellikle sosyal medya paylaşımlarında "ünlü sevici tiyatrolar" ifadesi kullanıldı... Çok takipçin varsa ünlüysen nasıl oynadığına bakılmaksızın kendine tiyatro sahnesinde yer bulabiliyorsun şeklinde. Tiyatro ve popülarite sırtı birbirine dönük iki sözcük mü?

Haberin Devamı

Ben ona inanmıyorum açıkçası. Tiyatro mezunuyum. Benim şimdiye kadar dizi yapmama şaşırmamız lazım esas. Bana sorulacak soru "Neden tiyatro yapmıyorsun? olmalı. Bunun dışında da dünyaya baktığında iyi oyuncular sinemada da oynuyor, National Theatre'da da. National Theatre'a gittiğinde hepsini bir yerden tanıyorsun. Ben çok gittim öyle oyunlara ve hepsi de taş gibi oynuyorlar. Ünlü ama kötü oyuncu olmak zorunda değil ki insanlar. Oyuncuysa ve 5 milyon takipçisi olmuşsa ne yapsın atsın mı 5 milyon takipçisini? Benim 2 buçuk milyon takipçim var. Olur mu? Tiyatro için uygun mu? Dedikleri doğru da olabilir bir yerde. Şu açıdan haklılar, yıllarca neye emek harcadıysan o yönün gelişiyor. Ve seyirci de seni orada görmek istiyor. Bu da normal bir şey aslında, onların söylediği de normal.