19.09.2014 - 15:47 | Son Güncellenme:
3. dünya ülkelerinde bile liseden mezun olanların çok rahat kullandığı İngilizceyi öğrenmek Türkiye’de her geçen gün zorlaşıyor. Osmanlıdan başlayan ve günümüze kadar gelen İngilizce öğrenememe sorununu çözmek için ortaya atılan yöntemlerin kafaları daha çok karıştırdığını belirten Türkiye Çevirmenler Derneği çevirmenlerinden ve ’un sahibi Mustafa Özay, İngilizce öğrenmenin püf noktalarını ve Türkiye’de verilen dil eğitimi sırasında yapılan yanlışları değerlendirdi. İngilizcenin dünyanın en kolay dili olduğunu söyleyen Özay, “Hem Türkçe hem de İngilizce de sadece 3 cümle yapısı var. Yani yazdığınız ve konuştuklarınız bu 3 cümle yapısından farklı bir yapıya girmez. Bu nedenle İngilizce sanıldığı gibi zor değil, kolay bir dildir. Zaten bu kadar kolay olmasaydı, dünya dili olamazdı ve milyarlarca insan konuşamazdı. Fakat sistematik bir yapısı var ve bunu çözümleyerek anlamak gerekiyor” şeklinde konuştu. Türkiye’de İngilizce öğretiminin, tanışma aşamasında kullanılan kalıp cümlelerden öteye geçemediğini ve İngilizce öğrenebilmek için ana dili çok iyi bilmek gerektiğini belirten Mustafa Özay, “Türkçeniz ne kadar iyiyse İngilizceyi o kadar iyi öğrenirsiniz. Kendi ana dilinizdeki isim, sıfat, ulaç, ortaç, zarf tümleci ve dolaylı tümleç gibi gramer kurallarını bilmiyorsanız farklı bir dilde bunu öğrenmeniz çok zor. Biz Türkler, İngilizce olarak sadece tanışabiliyoruz ve o da 5 dakika sürüyor. Ezberlenen kalıp cümleler bittiğinde ‘Anlıyorum ama konuşamıyorum’ gibi ifadeler kullanıyoruz. Bunu aşmak için öncelikle dili öğrenmek gerekir. Daha sonra yapılacak çalışma sürekli okumaktır. Dil konuşarak değil okuyarak gelişir” dedi.
Dilin, bir çeviri süreci olduğunu ifade eden Özay, “Kafanızda oluşturduğunuz bir fikri ne kadar hızlı Türkçeden İngilizceye çevirirseniz o kadar hızlı İngilizce konuşur ve yazarsınız. Dilde amaç cümle kurmaktır. Cümle kurmayı bilen konuşur, okur, anlar ve yazar. Yıllardır Türkiye’de boşluk doldurma sistemi ile İngilizce öğretilmeye çalışılıyor ancak karşımıza bir yabancı geldiğinde ‘Bir cümle kuracağım ve bazı yerleri boş bırakacağım’ demiyor. Aynı şekilde ‘İngilizce konuşmak için İngilizce düşünmek gerekli’ gibi bir durum olamaz. İngilizce konuşmak ya da yazmak için buna gerek yoktur ve böyle bir şey mümkün değildir. Hiçbir Türk, İngilizce düşünemez” diye konuştu.
Türkiye piyasasında verilen eğitimlerle İngilizce öğrenmenin çok zor olduğunu vurgulayan Özay, “Türkiye’de genel itibariyle İngilizce öğretilemiyor. Dil eğitimi, çeşitli kur sayılarına bölünerek verilmeye çalışılıyor. Türkçeyi 8 kura bölmek istesek hangi grameri nereye koyacağımıza nasıl karar veririz? Ya da bir dilin 2 kurunu biliyorum demek ne demek? Dilin yüzde 25’i bilinir mi? Bir dili ya biliyorsunuzdur ya da bilmiyorsunuzdur. Bu nedenle İngilizce; kurs sitemi, hipnoz, uykuda öğrenme, taktik ve teknik gibi yöntemlerle öğrenilmez” dedi.
İngilizce öğrenilirken internet ortamındaki sözlükleri kullanmamak gerektiğini belirten Mustafa Özay, “Öğrencilerime ödev veriyorum ve literatür taramalarını istiyorum. Ancak bilmedikleri kelimeleri internet ortamındaki sözlüklerden değil, emek vererek klasik sözlükler aracılığıyla bulmaları gerektiğini söylüyorum. Çünkü emek vermeden bu iş olmaz” dedi.
Üniversite yıllarında harçlığını çıkarmak için bir çeviri bürosuna başvurduğunu ve bugüne kadar 250.000 sayfaya yakın literatür tarayıp çeviri yaptığını söyleyen Özay, “24 saatte 200-250 sayfa çeviri yapıyorum. Ancak bu durum durup dururken olmadı. Üniversite yıllarımda harçlığımı çıkarmak için başvurduğum çeviri bürosunda bana 4 sayfa çeviri verdiler ve akşama kadar bitirmemi istediler. O çeviriyi zor olsa da bitirdim. Bugün eğer 24 saat gibi bir sürede 200-250 sayfa çeviri yapabiliyorsam o yıllarda verdiğim emeğe borçluyum” ifadelerini kullandı.
İngilizcede çok önemli 21 noktanın olduğunu ve bu noktaların türklerin İngilizce öğrenme konusunda önlerine çıkan en önemli detaylar olduğunu vurgulayan mustafa özay bunları ortaya çıkarmak için 25 yılını verdiğini de ifade etti. bu 21 nokta hiç bir kitapta anlatılmayan noktalar bu noktaları görebilmek için binlerce sayfa okunması gerektiğini de dile getirdi.