30.08.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:
SAFA TEKELİ / İSTANBUL - Bu aşamada Yunanlar, Osmanlı yönetimince seçimi onaylanmayan yeni Patrik Meletios Metaksas’ın da kışkırtmasıyla, Batı Anadolu’da Büyük Millet Meclisi’ne rakip olacak “İonya” yönetimini kurmayı tasarlarlar. İstanbul’da kurulan, aralarında geleceklerinden endişe duyan bazı Türklerin de bulunduğu Anadolu Cemiyeti adlı örgüt, yeni Patrik’in önderliğinde, bu konuda görüşmelerde bulunmaya başlar. İşgal bölgesinde Batı Anadolu Özerk Hükümeti adında özerk bir devlet kurulması için, 1921 Aralık ayı başında İstanbul’daki Yunan Komiseri ile de temasa geçmişlerdi. Bu özerk devlet, Anadolu’da Ankara Hükümeti’nin karşısına çıkarılacak, Padişah’a da bağlı olacaktı. İstanbul’daki Yunan Yüksek Komiseri Nikolas Votsis öneriyi iyi karşılamıştı. İzmir’deki Yunan Yüksek Komiseri Aristidis Stergiadis de bu girişimi destekler. Derneğin yönetim kurulu toplantısında anlaşmaya varılan noktalar, Votsis’e bir yazıya iletilir.
İonya yerine Batı Anadolu
1922 ilkbaharında, Türk taarruzu bekleyen Yunanlar, taarruz olmayınca Ankara’nın güçsüzlüğü duygusuna kapılır. Batılı diplomatlar ve galip devletlerin devlet adamları da aynı kanıdadır. Nisan ortalarında Amyna önderlerinden Nicholaas Pavlidlis, varılan sonuçları İzmir’deki İngiliz Konsolos Yardımcısı Mr. Hole’a anlatır. O da bir raporla İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiseri Sir Horace Rumbold’a aktarır.
Mayıs ayında İyonya devleti kurulması konusundaki çalışmalar ilerler. Öncelikle Yunanistan, Anadolu’da ayrı bir Rum devleti kurulması fikrini benimsemeye başlar.
Amyna ise işbirlikçi Türklerin suçluluk duygusu içinde alıngan olabileceğini dikkate alıyor, onları gücendirmemek için İonya adı yerine “Batı Anadolu Devleti” adını kullanmayı tercih ediyordu.
Atina’daki İngiliz temsilcisi Lindley’in, Lord Balfour’a 8 Temmuz’da gönderdiği gizli telgraf, Yunanların Padişahın egemenliği altında bir özerk devlet düşüncesinde ısrar ettiklerini gösteriyordu. Yunan işgal orduları Anadolu’yu boşaltırken yerlerini yeni bir devlete bırakarak, varlıklarını sürdürmek istiyorlardı.
Yunan Olağanüstü Komiseri Aristidis Stergiadis aynı tarihli bir bildiri ile bu kararı bölgesinde yayar ve isteklerde bulunur. Manisa Mutasarrıflığı’na ulaştırılan bildiriyi alan Mutasarrıf Hüsnü (Hüsnüyadis), mutasarrıf unvanını terk ederek Yunanların kendisine uygun gördüğü Manisa Valiliği unvanı ile görevini sürdürmeye başlar. 17 Temmuz tarihli bildiri, İzmir’de çıkan Ahenk gazetesinde 31 Temmuz’da yayınlanır. Büyük Taarruz’dan; Yunanlar için ise “Büyük Bozgun”dan tam bir ay önce…
30 Ağustos Zaferi ile pılını pırtısını toplayan Vali Hüsnü Efendi; vahşice katliamlar yaparak, yakıp yıkarak işgal ettiği Anadolu topraklarından, Başkomutan Mustafa Kemal önderliğindeki Türk ordusunca paramparça edilen hayalleri cebinde, palas pandıras kaçan Yunanlara katılacaktır.
SAYGI NOTU: Bu yazıda, değerli hukukçu, rahmetli Teoman Ergül’ün, editörlüğünde bulunmaktan onur duyduğum, “Vahideddin-Mustafa Kemal Ekseninde Millî Mücadele” (Akılçelen Kitaplar, 2014) adlı Yunus Nadi Ödüllü kitabından, anısını saygıyla yâd ederek yararlandım.