06.08.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
Rüzgarın etkisiyle müdahalede güçlük çekilirken, ekiplerle birlikte müdahale çalışmalarına katılan köylülerin dayanışması da örnek oldu. O mücadelelerden biri de Manavgat’ın eşsiz kanyonuyla bilinen Ahmetler Köyü’nde yapıldı. 2014 yılından köydeki Ahmetler Kanyonu’nda yapılmak istenen hidroelektrik santralini (HES) mücadeleleriyle önleyen köylüler, yangında da büyük dayanışma gösterdi.
YANGININ ÖNÜNE SET OLDULAR
Köyün üzerinde beş gün önce başlayan yangına müdahale etmeye çalışan köylülere önce köyü boşaltmaları söylendi. Yaşlılar ve çocukların köyden çıkarılmasının ardından, çoğunluğunu Yörük kadınların oluşturduğu köylüler, tırmıklarla toprağı kazıdı, traktörlerle yangın bölgesine su taşıdı.
Köydeki yangını öğrenen şehirdeki vatandaşların ve belediyelerin itfaiye araçları ile su tankerleri de eklenince yangın söndürme işinde mücadeleleri daha da kolaylaştı. Antalya, Manavgat, Arnavutköy, Kahramanmaraş,
Silivri, Manisa, Bitlis, Eskişehir ve Siirt Kayabağlar belediyelerinin itfaiyeleri ve hava desteği ile yangının köye girmesi engellendi.
‘ALEV TOPU ÜSTÜMÜZE GELDİ’
Köyleri için mücadele eden Yörük kadınları Milliyet’e konuştu. Elinde tırmıkla ateşin köye gelmemesi için mücadele eden kadınlardan Emine Öz, “Yangını köye uzak bölgede tutmak için elimizden geleni yaptık. Alev topu gibi üzerimize gelmeye başladı. O günü bir daha yaşamak istemiyoruz. Çalışan kadınlarla hortum çektik. Tırmıklarla çalıştık. Yaşa bakmadan ormanda çalışan itfaiye, orman işçilerine yemekler yapıp götürdük. Elimizden gelen her şeyi yaptık. Köyü de kurtardık. Biz Yörük kadınları çok mücadeleci, cevval olur” ifadelerini kullandı.
Yangına eşleri, çocukları ile beraber direnen Yörük kadınlardan kimi hortum taşıdı, kimi ekiplere yemek yaptı, kimi tırmıkla ateşi önlemeye çalıştı.
YİĞİT KADINLAR...
Mücadele verilmemesi halinde yeşilliğin kaybolacağını belirten Döndü Vural da, “Evlerimizi, canlarımız kurtardık ama doğamıza zarar verdik. Ateş üzerimize üzerimize geldi. Elimizde tırmıklı kaçmaya çalıştık. Ona rağmen kadınlarımız mücadele verdi. Bu kadınlar sırtında hortum çekti, su taşıdılar. Tırmıkla çektiler. Uçakların suyunu bu köyden götürüp Güğlen’deki havuza döktük. O HES olsaydı şu an suyumuz olmazdı. Bu HES’e aynı böyle mücadele verdi bu yiğit kadınlar” diye konuştu.
Meryem Kara ise, “Çok korktuk. Kardeşim az daha yanıyordu. Köyümüz kurtuldu, dağlarımız yandı. Güzellikler yandı” derken, Ümmü Yıldız da, şunları söyledi: “İki oğlum, bir kızım dozerciler, itfaiyeciler hepsi oradaydı. O alevin içinde hep birlikte kaldık. 60 yaşındayım, hayatımda böyle yangın görmedim. ‘Köyümüzü boş bırakırsak zaten yanarız’ dedik. Geri döndük” dedi.
‘TEK YÜREK OLDUK’
2014 yılından bir HES mücadelesi yaptıklarını belirten Ümmü Öz (66) ise, “Aynen böyle birlikle, mücadeleyle HES’i de yendik. 66 yaşındayım, iki gün dağda tırmık salladım. Beş kilometre aşağıya 10 kere indik, çıktık. Hayatımda öyle kabus yaşamadım. Çanakkale Savaşı gibi, kazanacağız diye yatmadık. İlk defa bu gece rahat yattık” dedi.
‘SIRTIMIZDA SU ÇEKTİK’
Kadınlardan Havva Zor, “Mücadele etmeseydik neler yaşardık. Sırtımızda su çektik. Bağımız yandı ama kendimiz yanmadık” dedi. “Bazılarımız oradaki vatandaşa erzak çektik, bazılarımız tırmıkla mücadele etti, bazılarımız çorbasını, çökeleğini hazırladı” diyen Ayşe Kocaakça da, “Üzgünüz. Yörüğüz biz, vazgeçmeyiz” ifadelerini kullandı.