Gündem"Yılbaşının kökeni Nardugan bayramı"

"Yılbaşının kökeni Nardugan bayramı"

21.12.2019 - 07:50 | Son Güncellenme:

Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ, Orta Asya Türk toplumlarının yılın son gününü 21 Aralık kabul ettiklerini ve bayram olarak kutladıklarını, yılbaşı geleneğinin 325 yılında Hıristiyanlığa geçtiğini söyledi... Gündüzün geceyi yendiği ilk gün 21 Aralık’ta Nardugan bayramı yapıldığını vurgulayan yazar Zübeyir Batur da “Noel Baba, efsanesinin temelinde eski Türk inancının beyaz sakallı iyilik meleği Ülgen vardır” dedi...

Yılbaşının kökeni Nardugan bayramı

Roma İmpatorluğu’nda Satürnalya, Yunan toplumunda Dionysos adıyla kutlanan 21 Aralık tarihi, Orta Asya Türk toplumlarında yılın son günüydü. Güneş’in Doğuşu anlamıyla günümüze kadar gelen Orta Asya geleneğine göre, sürekli savaş halinde olan gece gündüzün savaşı 21 Aralık’ta son bulur. En uzun geceden sonra güneş daha çok görünmeye başlar ve gündüzler uzar. Orta Asya Türklerinin kullandığı Ay takviminde 22 Aralık’ın ardından dolunayın görünmesi yeni yılın ilk günüydü. Türk mitolojisinde ölümsüzlüğün sembolü akçamı yeni yılın ilk gününde süsleyen Orta Asya Türkleri, dilek ve istekleri için ağaca kırmızı kurdelalar bağlarlardı. Kuzey Yarımküre’de kış gündönümü olan 21 Aralık’ın Nardugan bayramı olduğunu söyleyen uzmanlar görüşlerini Milliyet’e değerlendirdi.

‘Yılbaşı 21 Aralık’

Eski Türk tarihi araştırmacısı Zübeyir Batur, 31 Aralık olarak bildiğimiz yılbaşının sonradan yaşamımıza girdiğini, Türklerin yılbaşını günlerin uzamaya gecelerin kısalmaya başladığı 21 Aralık’ı 22 Aralık’a bağlayan gece kabul ettiğini söyledi. Batur, “Bu geceyi takip eden ilk dolunay ise yeni yılın ilk günüydü, çünkü 21 Aralık’ta güneş karanlığı yeniyordu. Güneşin dönüşünü Türkler Nar-Dugan şenliklerinde kutsal akçam ağacı altında kutlardı. Akçam ağaçlarının dallarına bantlar bağlayarak Tanrıya dileklerini iletirlerdi. Akçam, hayat ağacıdır. Anadolu’nun kilim desenlerinde halen vardır. Türk inanışındaki yerden göğe kadar uzanan ağaç, Sümer geleneklerinde de var. Türklerde güneş kutsaldı ama Tanrı değildi. Sürekli çekişme halindeki gece ve gündüzün kavgasından gündüz 22 Aralık’ta galip çıkar. Bu nedenle ‘Yeniden Doğuş Bayramı-Nardugan’ Türk tarihinde çok önemlidir” dedi.

‘İyilik meleği’

Noel Baba efsanesinin temelinde, eski Türk inancının iyilik meleği Ülgen olduğunu söyleyen Batur şöyle devam etti: “Bembeyaz sakallı, uzun kaftanlıydı. Akçam ormanlarında Altın Köşk’te yaşardı. Altay Türklerinde, aydınlık alemi yukarıdaki dünyada iyi ruhlarla bulunurdu. Orta Dünya’da insanlar, aşağıda ise kötü ruhlar yaşar. Türkler gelenek ve inançlarını göçlerle batıya taşıdı. Bu inançların en yaygın uygulandığı Anadolu, Orta Asya Türk yurdunun uzantısı gibidir. M.S. 3’üncü yüzyılda Hunların, Kafkaslardan Atlantik’e uzanan göç dalgasıyla Türklerin tek tanrılı Tengri inancı, çok tanrılı Avrupa’yı kökten etkilemiştir. Nar-Dugan, güneşin doğumu; 25 Aralık’ta İsa’nın doğum günü kutlamalarına dönüşürken, çam süslemeleri, dallarına bağlanan dilekler hatta hediyeler Hıristiyanlıktan çok önce Türk kültüründe vardı.”

Muazzez İlmiye Çığ:

Yılbaşının kökeni Nardugan bayramı



‘İznik konseyi Hıristiyanlığa geçirdi’

Dünyaca tanınan Sümerolog 105 yaşındaki Muazzez İlmiye Çığ ise, çam ağacı süslemelerinin Hıristiyanlıktan yüzlerce yıl önce Türk geleneklerinde olduğunu söyledi. Çığ şunları kaydetti: “Gündüzün geceyi yendiği 21 Aralık’taki bayram Nar-Dugan, Orta Asya Türklerindendir. Kutsal akçamdan aldıkları dala kurdelalara dileklerini, isteklerini, yeni yıldan beklentilerini yazarlar. İznik’te 325 yılında toplanan ilk evrensel Hıristiyan konseyi, Anadolu’daki çam ağacını alarak bugünkü kutlamalara getiriyor. Akçam, eski Türklerde dünyanın merkezindeki kutsal yaşam ağacıdır. Anadolu halı ve kilim desenlerinde vardır. Nardugan’da insanlar evlerini temizler, en iyi elbiselerini giyerdi. Ağacın etrafında dans edip şarkı söylerler, yaşlılar ziyaret edildi. Aileler bir arada olur, özel yemekler yenirdi. İnsanlığın koruyucusu Ülgen, uzun sakallı ve pelerinliydi. İznik konsülü tarafından bugünkü Noel inancına çevrildi. İsa’nın yaşadığı topraklarda çam ağacı yetişmez. Türklerin Avrupa’ya geçişiyle Hıristiyanlarca alınmıştır. Sonbaharda doğan İsa’nın doğumu için 25 Aralık tarihi birkaç asır sonra seçilmiştir.”

Yazarlar