10.07.2019 - 07:50 | Son Güncellenme:
GÖKHAN KARAKAŞ - İstanbul
Zengin petrol ve doğal gaz kaynaklarıyla bilinen Doğu Akdeniz’de doğal hakkını kullanarak enerji arama çalışması yapan Türkiye’nin 2. derin sondaj gemisi Yavuz, KKTC açıklarına ulaştı. Yavuz’un bölgeye gelmesiyle birlikte Avrupa Birliği’nden (AB) endişe belirten bir açıklama geldi. Derin deniz sondaj gemisi Yavuz’un bölgede tansiyonu yükselttiğini savunan AB, Türkiye’nin çabalarını Güney Kıbrıs’ın egemenliğini ihlal anlamına geldiğini iddia etti. Maltepe Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Ünal ise bölgedeki son gelişmeleri Milliyet’e değerlendirdi. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) ilan etmesi gerektiğini belirten Ünal, “Türkiye’nin kıta sahanlığında doğal gaz arama ve sondaj çalışmaları yerindedir ve geri adım atmayacağını kanıtlanmıştır. 1964’ten beri şapkadaki tüm tavşanları çıkardılar. Artık yeni bir Kıbrıs hareket planı içinde olduğumuzu açıklamalıyız. Gecikmeli de olsa doğru ve yerinde bir adım atıldı. Donanmanın tatbikatları özellikle Mavi Vatan tatbikatı, çalışmalara askeri desteği verdiğimizi gösteriyor” dedi.
‘GKRY’nin iki amacı var’
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) Türkiye’yi bölgeden dışlama, tek taraflı hareket etme ve denizin altındaki kaynaklara el koyma çabası içinde olduğunu ama bunun gerçekleşmeyeceğini anladığını belirten Ünal, şu değerlendirmelerde bulundu: “GKRY, kaynaklarını abartarak gövde gösterisi yapıyor. Oysa en zengin yataklar Mısır ve İsrail’in elinde. Türkiye, bölgedeki ülkelerle işbirliği içinde hareket etmeli. GKRY’nin iki amacı var. Türkiye’yi dışlamak ve KKTC’nin hakkını vermemek. Dışişleri Bakanlığı, bölgedeki ülkelerle arasını düzeltmeli ve sürdürülebilir ilişkiler içine girmeli ve yeni bir Kıbrıs adası planı yapmalı. İsrail’in GKRY ve Yunanistan tarafına geçmesinin nedeni bu. Suriye’deki savaşta müdahil olmak ilişkilere zarar verdi. Mısır’daki yönetim şekline de karışmamalıydık. Mısır, İsrail ve Suriye ile ilişkilerin bozulması GKRY’nin işine geldi ve konsorsiyumlar kuruldu. Türkiye, bölgedeki en uzun Akdeniz kıyısına sahip olmasına rağmen kağıt üzerine kaynaklardan en az yararlanacak ülke haline getirildi. Rumlar, AB üyesi olmalarına güvenerek hayale kapıldılar. Rumlar, Türkiye’nin arama yapacak ekipman ve gemisi olmadığı fantezisiyle hareket etti. Türkiye’nin sondaja başlamasıyla Yunan ve Rum basınında uzlaşmaz politikalar eleştirilmeye başlandı. Uluslararası camiayı en çok da Rumları şaşırttık. Sondaja başlamamız onları uyandırdı. İngiliz Dışişleri Bakan Yardımcısı Alan James Duncan, GKRY’nin ilan ettiği MEB’i meşru bulmadığını açıklamıştı.”
‘Kıbrıs adasında 2 devlet modeli deklare edilmeli’
AB süreci Türkiye’yi hareketsiz kılıyordu. Artık, bölge ülkeleriyle ilişkiler düzgün istikamette gitmeli. Karşı tarafa askeri ve stratejik olarak gücümüzü gösteriyoruz ama siyasi ilişkileri düzeltmeden sonuç alamayız. Suriye, Mısır, İsrail gibi bölge ülkeleriyle ilişkileri normalleştirmeliyiz. Bu ülkelerin GKRY ile hareket etmesinin iki nedeninden biri bizimle ilişkilerinin bozuk olması. Suriye’nin doğal gazı karayoluyla Türkiye üzerinden dağılabilir. İsrail ve Mısır’ın doğalgazını da KKTC üzerinden Türkiye’ye getirerek kaynağı daha ekonomik hale getiririz yani 2 bin km yoldan tasarruf ettiririz. Kıbrıs adasında 2 devlet modeli deklare edilmeli. Yugoslavya ve Çekoslovakya gibi örnekleri bulunan federasyon yönetimlerinin işlemeyeceği artık ortadadır. 50 yıl önce savaşla ayrılan iki toplumun birleşmesinden çok iki ayrı devlet üzerinden görüşmeler yapılmalı.”
------------------------------------------------------------------------------------------
Sondaj çalışması Rum basınında
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki sondaj faaliyetleri, Rum medyasında geniş yer buldu. İki aydır Baf açıklarında faaliyet yürüten Fatih sondaj gemisi ile Limasolun güneyinde bulunan Barbaros Hayreddin Paşa sismik araştırma gemisinin ardından Türkiye’nin ikinci sondaj gemisi Yavuzu da bölgeye gönderilmesi, Rumları endişelendirdi.
Rum basını, ‘Türkiye, Yavuz’un Karpaz’a gelmesiyle Kıbrıs’ı çevreledi’ manşetini attı. Gazeteler, ‘volta atma’, ‘kuşatma’ ve ‘Ada etrafında Türk üçgeni’ yorumlarına yer verdi. Türk sondaj ve araştırma gemilerinin güvenliğinin, 9 insansız hava aracı, savaş gemileri ve denizaltılarla sağlandığı ifade edildi.
Gazeteler ayrıca, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Doğu Akdeniz’deki sondaj faaliyetleri konusunda kararlı olduğuna dikkati çekti. Çalışmalarla ilgili Rum Başkanlık Sarayından yapılan açıklamada ise, “Türkiye tarafından egemenlik haklarımızın tekrarlanan ihlaller tırmandırılıyor. Türkiye, uluslararası hukuka aykırı ve Avrupa Birliği’ni dikkate almadan bölgede yeni emrivakiler yaratıyor” ifadeleri kullanıldı.
Rum Yönetimi de Türkiye’yi Kıbrıs sorununda BM kararları temelinde diyaloğa çağırdı. LEFKOŞA DHA
------------------------------------------------------------------------------------------
KKTC BAŞBAKANI TATAR’DAN AB’YE TEPKİ: Bu yoldan dönüş yoktur
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Başbakanı Ersin Tatar, Türkiye’nin iki sondaj gemisi Fatih ve Yavuz’un KKTC’nin verdiği ruhsatlarla sondaj çalışması yapmasını “kanunsuz ve endişe verici” olarak değerlendiren Avrupa Birliği’ni (AB) eleştirdi.
AB’nin, baştan beri izlediği Rum-Yunan yanlısı tutumuyla Kıbrıs konusunun daha da çıkmaza girmesine neden olduğunu belirten Tatar şu değerlendirmede bulundu: “AB’nin, Yavuz’un KKTC’nin Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’na verdiği ruhsatla Karpaz açıklarında sondaj yapmaya başlamasına tepki göstermesini protesto ediyoruz. ”
Tatar, Rum tarafının Türkiye’yi hiçe sayarak bölgedeki diğer bazı ülkelerle Türkiye’nin aleyhine olacağını düşündüğü kumpas anlaşmalar yaptığını hatırlattı.
Tatar, AB’nin tüm bunları göz ardı ederek, Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafının attığı adımları eleştirmesinin, AB’nin savunduğu çağdaş değerlerle bağlantılı bir tutum olamayacağını ve Kıbrıs Türkü’ne yönelik ciddi bir saldırı niteliğinde olduğunu vurgulyarak şöyle devam etti:
Kararlılık vurgusu
“Ancak, AB de 2004’de BM’nin Kıbrıs Planı’na hayır demesine rağmen haksız bir şekilde tam üye yaparak korumaya aldığı Rum tarafı da bilsin ki hükümetimiz de Türkiye de haklarımızın proaktif politikalarla korunması ve gereğinin yapılması konusunda kararlıdır. Nasıl ki Rum tarafı sondaj çalışmalarını durdurmadan devam ettiriyor, Türkiye ve Rumlar kadar Kıbrıs etrafındaki hidrokarbon yatakları üzerinde söz hakkı olan Kıbrıs Türk tarafı da sondaj çalışmalarını sürdürecektir. Çıkılan bu yol doğru yoldur ve bu yoldan dönüş yoktur.” LEFKOŞA AA
------------------------------------------------------------------------------------------
AB: Büyük bir endişe kaynağı Rusya: Akılla hareket edilmeli
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’e yolladığı ikinci sondaj gemisi Yavuz’un Kuzey Kıbrıs’ın doğusuna ulaşmasının ardından, Rusya ve Avrupa Birliği’nden konuyla ilgili açıklamalar geldi. Rusya Dışişleri Bakanlığı’nın internet sitesinde konulan açıklamada “Kıbrıs’ın egemenliğine saygı duyulması gerektiği” vurgulandı. Açıklamada, “Doğu Akdeniz’deki krizin kapasitesini artıracak adımlardan kaçınılması; ölçülü davranma ve siyasi akılla hareket edilmesi; sorunlu konuların çözümü için diyalog ve karşılıklı çıkarlar dikkate alınarak çaba gösterilmesi çağrısı yapıyoruz” ifadeleri kullanıldı.
Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini de gelişmenin ardından Türkiye’ye bir uyarı yaptı. Mogherini, “Türkiye’nin Kıbrıs’ın kuzeydoğusunda illegal şekilde yeni bir sondaj çalışması yapma niyetini ilan etmesi, büyük bir endişe kaynağıdır” derken, Avrupa Konseyi’nin atılan bu adıma “uygun önlemler” almayı düşündüğünü ve Kıbrıs’la dayanışma içinde hareket edeceklerini açıkladı. DIŞ HABERLER SERVİSİ