Türk Sporu'nun 'Erdoğan Amca'sıydı!

Spor camiası, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkanı Erdoğan Demirören’i kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyor.

80’li yıllarda Milangaz Voleybol Takımı ile boy gösteren, ardından Beşiktaş Kulübü’ne maddi-manevi her türlü destekte bulunan, Milangaz ile Erkek Basketbol Takımı’nın sponsorluğunu üstlendiği dönemde başta Avrupa Şampiyonluğu olmak üzere birçok kupa kaldıran, spor dünyasında sürekli “Erdoğan Amca” diye anılan duayen iş adamının acısını herkes paylaştı...

TFF’den başsağlığı

Türkiye Futbol Federasyonu (TFF), Kulüpler Birliği Vakfı ve Beşiktaş, Galatasaray ile Fenerbahçe kulüpleri, yaşamını yitiren Demirören için başsağlığı mesajı yayımladı.

TFF’den yapılan açıklamada, federasyon başkanı Yıldırım Demirören’in babası Erdoğan Demirören’in vefatı için, “Türkiye Futbol Federasyonu olarak merhum Erdoğan Demirören’e Allah’tan rahmet; Başkanımız Sayın Yıldırım Demirören ve tüm Demirören ailesine, sevenleri ile iş dünyasına başsağlığı diliyoruz” ifadeleri kullanıldı.

Kulüpler Birliği Vakfı’nın internet sitesinden yayımlanan mesajda, “Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Sayın Yıldırım Demirören’in babası Erdoğan Demirören’in vefat haberini derin bir üzüntüyle öğrenmiş bulunmaktayız. Türk sanayisinde ve iş hayatında önemli bir yeri ve hizmetleri olan merhum Erdoğan Demirören’e Allah’tan rahmet başta Sayın Yıldırım Demirören olmak üzere ailesi ve tüm sevenlerine, Kulüpler Birliği Vakfı’na üye tüm kulüp başkanlarımız adına başsağlığı diliyoruz” denildi.

Daima hatırlanacak

Beşiktaş Kulübünün internet sitesinden yapılan açıklamada ise şu ifadelere yer verildi:

“Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkanı, kulübümüzün divan kurulu üyesi Erdoğan Demirören’in vefatını üzüntüyle öğrenmiş bulunmaktayız. Kulübümüzün eski başkanlarından ve Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören’in babası, ülkemizin kıymetli sanayicilerinden Erdoğan Demirören, Türk sporuna yaptığı önemli katkılarla daima hatırlanacaktır. Merhuma Allah’tan rahmet, Demirören ailesine, Demirören Holding çalışanlarına, yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı dileriz.”

Kulüplerden mesaj

Öte yandan Türkiye Basketbol Federasyonu, Türkiye Voleybol Federasyonu, Galatasaray ile Fenerbahçe kulüplerinin yanı sıra Medipol Başakşehir, Göztepe, MKE Ankaragücü, Sivasspor, Kasımpaşa, Kayserispor, Akhisarspor, Bursaspor, Antalyaspor, Rizespor ve Konyaspor da Erdoğan Demirören’in vefatı için başsağlığı mesajı paylaştı.

Ataman: Büyük şoktayım

Anadolu Efes başantrenörü Ergin Ataman, Erdoğan Demirören’in basketbol ve Beşiktaş aşkıyla yanıp tutuşan bir insan olduğunu söyledi.

Ataman, “Üzüntümüz çok büyük. Kendisiyle birlikte çalışma şansı yakaladım. Büyük bir insan olmasının dışında mali sıkıntılar yüzünden takım kuramıyorduk. Erdoğan Amca’ya gittik. Milangaz ile birlikte büyük bir sorumluluk aldık. Deron Williams gibi çok önemli bir ismi getirdik ve üç kupayla sezonu bitirdik. Öyle bir profil çiziyordu ki takımın parçası gibiydi. Türk sporunun ihtiyaç duyduğu en önemli figürlerden biriydi. Maddiyatın ötesinde manevi olarak gerçek bir spor adamıydı. Beşiktaş’tan ayrıldıktan sonra beni arardı, moral verirdi. Hakikaten bambaşka bir insandı. Mütevazı bir kişiliğe sahipti. Avrupa Basketbol Şampiyonası vardı İstanbul’da 10 ay önce. Arkamı döndüm, herkesin oturduğu tribünde Erdoğan Demirören torununu almış, halkın içindeydi. Çok şaşırdım. ‘Torunum çok seviyor, maça geldim’ demişti. Çok üzgünüm, şoktayım.”

Golf ve binicilik tutkunuydu

Binicilik ve golfe çok meraklı olan Erdoğan Demirören hemen hemen her hafta sonu Kemer Country Club’ta düzenlenen turnuvalarda iş, sanat ve spor dünyası ile bir araya geliyordu.

1985 yılında Milangaz Voleybol Takımı’nın başında liglerde mücadele eden Demirören, yarışmacı kadrosuyla şampiyonluklar kovalıyordu.

‘Enerjisi yüksek bir insandı’

Medipol Başakşehir Kulübü Başkanı Göksel Gümüşdağ, “Bilgisinden, deneyiminden istifade ederdik. Enerjisi yüksek bir insandı. Hep pozitif değerlendirmeler yapardı. Derin üzüntü içindeyim. Allah’tan rahmet diliyorum. Mekanı cennet olsun. Çok hayırsever bir iş adamıydı. Aileyle de kadim bir dostluğumuz var. Bir kez daha gerek Yıldırım başkana gerek ailenin diğer mensuplarına başsağılığı ve sabırlar diliyorum” dedi.

Şen: Halk adamıydı

Fenerbahçe eski başkanı Ali Şen, Erdoğan Demirören’in Beşiktaş zamanlarını şöyle anlattı;

“Süleyman Seba Beşiktaş’ın başına geldiği zaman iki şey derdi. Birincisi Rahmi Koç, ikincisi Erdoğan Demirören... Beşiktaş’ı ayakta tutan, yardımlarını esirgemeyen Rahmi Koç ile beraber büyük katkıda bulundular. Futbolu çok severdi, Beşiktaş’ta oynadı. Beşiktaş Başkanı olması için teklif yapıldı. Yanındaydım, onları da kabul etmedi. ‘Beşiktaş’a yardım etmek için koltukta mı oturmak lazım’ derdi.

Benim 55 yıllık çok yakın arkadaşım. 3 çocuğu terbiyeli başarılı bir şekilde gelişti. Erdoğan çok düzgün bir insandı. Bir halk insanıydı. Hepimizin başı sağ olsun, Allah rahmet eylesin. İnsani yönü çok fazla. Babadan kalma o ticaretin içinde yoğruldu, büyüdü. Nereden geldiğini hiç unutmadı. Erdoğan’la çok gezdik, çok beraber olduk. Çok paylaşımcı bir insandı, herkesin mutluluğunu isterdi.”

Türkoğlu: Spora katkısı fazlaydı

Basketbol Federasyonu Başkanı Hidayet Türkoğlu, Erdoğan Demirören’in her daim sporun içinde olan bir insan olduğunu söyledi.

Türkoğlu, “Hepimizin başı sağolsun. Erdoğan Amca bizim çok sevdiğimiz saydığımız bir insandı. Kaybettiğimiz için çok üzgünüz. Allah ailesine sabırlar versin. İnsan yakınlarını kaybedince çok mutsuz, üzgün oluyor. Hepimiz çok üzüldük. Erdoğan Amca çok sevecen, insanlara sıcak davranan bir insandı. Spora katkısını fazlasıyla gösteriyordu. Biliyorsunuz oğlu Yıldırım Bey’in Türkiye Futbol Federasyonu’nun başında olması, golf oynaması gibi durumlarla sporun sürekli içindeydi. Böyle değerli insanları kaybetmek bizi gerçekten çok üzüyor” ifadelerini kullandı.

Biz bir dostu kaybettik

Beşiktaş’ın genç yöneticilerinden biri olarak tanıdım Erdoğan Demirören’i... Yaşlı başlı, kurt başkanların önünde en atletik, en dinamik en heyecanlı haliyle bize daha yakın görünür, muhabir olarak sorduğumuz sorulara yalansız- doğrudan yanıtlar verirdi.
Hala nasıl dengelediğini anlayamadığım mesafeli bir samimiyet anlayışı vardı. Laubali değil, sıcak ve anlayışlıydı. Halden anlar, gündemi izler, biz gazetecilerin peşine düştüğü konularda mutlaka açıklamalar yapardı.
Endüstriyel sporun bilinmediği, profesyonelliğin ancak yaygınlaştığı dönemlerde Beşiktaş’ın parasal sıkıntıya girdiğini biliyorduk. O günlerde deplasman giderlerini cebinden karşıladığını hepimizden saklamıştı. Bizi atlattığı için tartıştığımızı da anımsıyorum.
Erdoğan Demirören vergi rekortmeni olarak ekonomide şampiyonluk yaşamış duayen bir iş adamıydı. Bu güzel ülkenin her türlü yolculuğuna enerjisi, bilgisi ve sevgisiyle katılan örnek insandı. Sosyal hayatın da skandalsız temiz ve uygar aktörlerinden biriydi. Basketbolda Ergin Ataman yönetimindeki Beşiktaş’ın Lig, Kupa ve Avrupa Kupası’nı bir arada kazandığı yıl, Erdoğan Bey, o takımın sponsoruydu. Binicilik ve golf sporuna da açtığı tesislerle destek verdi.
Oğlu, TFF Başkanı Yıldırım Demirören’i - Beşiktaş başkanlığından itibaren eleştirdiğim yazıları okur, sonra da beni arar, hoşgörüyle düşüncelerini paylaşırdı.
Gazetecilik basın kavramını aşıp medya endüstrisine dönüşürken, Erdoğan Bey de üzerine düşen görev ve sorumlulukları üstlendi. Patronumuz oldu.
Ama biz sadece bir patronu değil, sevdiğimiz bir ağabeyi, anlayışlı, iyi bir insanı, çok değerli bir dostumuzu kaybettik.
En başta değerli Eşi Tülin hanımefendi olmak üzere evlatları Yıldırım, Meltem, Tayfun Demirören ve tüm ailenin acısını paylaşır, sabır dilerim.
Başımız sağ olsun!

Ulu bir Çınar’dı

Tam bir Kartal’dı... Sadece Beşiktaşlı olduğu için değil, geniş bir aileye kol- kanat gerdiği için... Çok uzun yıllar önceydi... Sahibi olduğu Milangaz, Digitürk’e en fazla reklam veren şirketti... Birgün dönemin genel Müdürü Ertan Özerdem, Lig TV Müdürü Ferhan Tezcan ve ben, şirketinde kendisini ziyaret ettik... Laf lafı açtı, “Ben şu anda hayatta olan 38 Demirören’den sorumluyum” dedi... Eşi, evlatları, gelinleri, torunları, kim varsa hepsinin sorumluluğunu üstünde taşır ve müthiş titizlenirdi... Ulu bir Çınar‘dı ve bütün Demirörenler, bu Çınar’ın altında toplanır, bu Çınar’ın gölgesine sığınır, bu Çınar’dan güç alırdı...
Allahı var, gölgesine sığınanlar, kendisinden güç alanlar Ulu Çınar‘ı yaşatmak için çok uğraştı... Ama hayat hükmünü icra ediyor... Siz ne kadar uğraşsanız da...
Ulu Çınar’ı kaybettik... Erdoğan Abi kelimenin tam anlamıyla gerçekten “Heybetli adam“dı... Allah rahmet eylesin...

Beşiktaş sevdalısıydı

Oldum olası protokollere pek ısınamadım. Takım elbise giyeceksiniz, kravat takacaksınız, süslü kelimeler kullanacaksınız!
Süslü kelimelere gelince... Herkes beni bilir, dilimin freni yoktur. İçimdeki neyse, aynen dilime yansıtırım, yani pat diye söylerim.
Son patronum rahmetli Erdoğan Demirören’le tanışıklığım 1980’li yıllara dayanıyor. Başarılı bir işadamı olduğu gibi, iyi de bir futbol ve Beşiktaş sevdalısıydı. Yönetimlerde hiç yer almamasına karşın, Beşiktaş ile sıcak ilişkilerini vefat edinceye kadar sürdürdü.
Süleyman Seba ve arkadaşları 1981 kongresine hazırlandığı yıllar... Rahmetli hocamız Prof.Dr.Rüknettin Tözüm ağabeyimiz, Seba ve Metin Keçeli’yi yanına alarak, Erdoğan Demirören’le tanıştırdı, ondan destek istedi. O toplantıda geçen konuşmaları daha sonra Metin Keçeli’den öğrendim.
Seba ile Keçeli, “Kulübün 80 milyon lira borcu var, biz de seçime girmek istiyoruz” diyerek bu konuda destek istedi. Demirören’in toplantıda, “Yarısını silin, bana yazın. Sizler de kulübü yönetin” dedi. Ne var ki, sonraki gelişmeler nedeniyle Seba ve ekibi seçime girmedi, rahmetli Mehmet Üstünkaya başkan seçildi, üç sene kulübü yönetti.
Bunu niye anlattım, ben de çiçeği burnunda bir muhabir olarak, Sıraselviler’deki kulübün önünde zorunlu park ediyordum. Haber kovalamak adına, günümün yarısı orada geçiyordu. Bu süreçte Erdoğan Demirören, kulübü ziyaret ettiği sıralarda bize de selam vermeden içeri girmezdi.
Dedim ya, protokolü sevmem, süslü kelimeler kullanamam. Ne zaman Erdoğan Demirören ile karşılaşsam, “Merhaba Erdoğan amca”, diye hitap ediyordum. Çünkü tarzım buydu. “Bey” kelimesi tuhaf geliyordu, “amca” sıcaklıktı, samiyetti.
Patronum olmadığı dönemlerde, Beşiktaş’ın her kongresinde yanıma gelir, tatlı-sert fırçasını da atmaktan geri kalmazdı Erdoğan amca...
O benim, patronumdu ama her şeyden önce Erdoğan amcamdı... Güle, güle Erdoğan Amca, ışıklar içinde uyu...
Bir Beşiktaş sevdalısını daha uğurlayacağız, hepimizin başı sağ olsun.