16.06.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
Meltem Günay // İSTANBUL
Avrupa Alerji ve Klinik İmmünolojisi Akademisi’nin, immünoloji alanında Nobel Tıp Ödülü sahibi Paul Ehrlich adına verdiği ödülünün sahibi Türk bilim kadını Prof. Dr. Mübeccel Akdiş oldu. Çalışmalarını Davos’ta bulunan dünyanın en önemli araştırma enstitülerinden biri olan, “İsviçre Alerji ve Astım Araştırma Enstitüsü”nde sürdüren Prof. Dr. Akdiş, bu alanda dünyanın sayılı isimlerinden biri.
‘Çok mutlu oldum’
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesini bitiren Prof. Dr. Akdiş, Zürih Üniversitesi’ne bağlı İsviçre Alerji ve Astım Enstitüsü’nde 1995 yılından beri araştırmacı, 2003 yılından beri “İmmun Dermatoloji ve İmmün Regulasyon Bölümü Başkanı” olarak çalışıyor. Tarihte en çok atıfta bulunulan Türk kadın araştırmacılardan biri olan Prof. Dr. Akdiş’in 236 makalesi ve elliden fazla kitap bölümü bulunuyor. Dr. Akdiş evli ve bir kız çocuk annesi.
Bu ödülü almaktan dolayı çok mutlu olduğunu söyleyen ve 25 yıldır alerjik hastalıkların mekanizmalarını anlamak için yaptığı çalışmaları ile dünya literatürüne giren Prof. Dr. Akdiş, çalışmalarını şöyle anlattı:
‘236 makalemiz var’
“İnsan bağışıklık biliminde çok ön planda yer alan bir laboratuvarım var. Kendi grubumla ve dünya çapında diğer araştırmacılarla birlikte bu çalışmaları yayınladığımız 236 makalemiz var. Değişik hücre bulmak ve ilk kez göstermek çok önemli. Şu ana kadar kendi grubumda dört değişik hücre grubunu insanda ilk kez gösterdik. Birbirini takip eden yayınlarla onların fonksiyonları, hastalıklardaki rolünü ortaya koyduk. En son yayınımız da yeni bulduğumuz damar oluşumunu destekleyen hücre grubunun kronik iltihap veya melanoma adlı kanser türü olan hastalarda yüksek sayıda olduğunu gösterdik.
Alerjenlere karşı, aşı olan hastaların bağışıklık yanıtlarını ve aşılamanın ne kadar başarılı olduğunu, kimlerde başarılı olduğunu, neler yaparsak daha da başarılı olacağını hatta alerji ve astıma tamamen son verecek kuratif tedavi yollarını araştırıyoruz. Çocuklarda gıda alerjisi ve bağışıklık üzerine çalışmalarımızla birlikte astım krizlerine yol açan viral enfeksiyonların hücreleri nasıl enfekte ettiği ve ne gibi değişiklikler yaptıkları konularında da araştırmalarımız devam ediyor.”
‘Bağımız hiç kopmadı’
Türkiye’ye sık sık gelerek çalışmalarıyla ilgili konferanslar veren ve araştırma merkezinin kapılarını Türk bilim insanları için açan Prof. Dr. Akdiş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye ile bağımız hiç kopmadı zaten normal olan da bu. Enstitümüzde şimdiye kadar Türkiye’den gelen 56 araştırmacı aktif olarak çalıştı, ortak yayınlar yaptık, kariyerlerini geliştirmelerine yardımcı olduk. Bu araştırmacıların şu an hepsi Türkiye’de profesör, hatta bölüm başkanı, hatta enstitü direktörü pozisyonuna yükseldi. Desteklerimiz devam ediyor. Yeni öğrenciler alıp onların yetişmelerine katkılarımız sürüyor.
Genç araştırmacılara önerim, araştırmaları sevdikleri bir alanda yapsınlar. Bilimi ilerlemek için bir araç değil de bir yasam felsefesi olarak benimsesinler. Mümkün olduğu kadar ulusal ve uluslararası toplantılara katılarak ilerlemeleri takip etsinler. Yurt dışında bir süre çalışmak için olanaklar bulmaya çalışsınlar ve mutlaka yabancı dillerini geliştirsinler.”
‘Başarının sırrı vazgeçmemek’
Prof. Dr. Akdiş, başarının sırrının da çok çalışmak olduğunu belirtirken, şunları söyledi: “Ekibimle birlikte çalışmak, genç araştırmacılara güvenmek ve destek olmak. Yine uluslararası alanda tüm gelişmeleri takip etmek, bilimi sadece yapmak değil, bilimi yaşamak ve en zor şartlara rağmen ideallerinden hiç vazgeçmemek.”