09.12.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:
Derleyen: Oğuzcan Atış / Milliyet.com.tr - İnsanlığın su altı dünyasına yönelik merakı tarihin her döneminde gündemde oldu. Bu merak tarihe adını yazdıran birçok ünlü kişinin de hayallerini süsledi. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte bu hayal yavaş yavaş gerçeğe dönüştü ve denizaltılar ortaya çıktı. İnsanlar kısa süre sonra denizaltıların askeri amaçlarla kullanılabileceğini fark etti ve bu araçlar denizlerde dolaşan ölüm makineleri haline geldi. Zaman zaman edebi eserlere de konu olan denizaltılar, Türk tarihinde de dikkat çekici bir geçmişe sahip. Günümüzde sahip olduğu denizaltı filosu ve bu denizaltı filosunu işletme becerisiyle dikkat çeken Türk donanmasının denizaltı geçmişi ise Osmanlı’ya kadar uzanıyor.
YÜZLERCE YILLIK GEÇMİŞİ VAR
Denizaltılara ilişkin ilk çalışmalar 14'üncü ve 15'inci yüzyılda başladı. Bu dönemde Leonardo Da Vinci başta olmak üzere çok sayıda önemli isim, su altında var olan dünyaya duydukları merakı sona erdirmek için deniz altında gidebilecek bir araç tasarlamak için çabaladı. 1623 yılında Hollandalı Cornelius Drebbel tarafından geliştirilen 'Drebbel' denizaltısı, İngiltere Kralı I. James’in de bulunduğu izleyiciler arasında tarihteki ilk başarılı dalışı gerçekleştirdi.
Bu dönemde yapılan çalışmalar deneysel olarak kaldığı için denizaltılar uzun süre göz önüne çıkmadı. Takvimler 1861 yılını gösterdiğinde ABD iç savaşının başlamasıyla birlikte denizaltılar tekrar gündeme geldi. 1861-1865 yıllarında yaşanan ABD iç savaşı, savaş tarihindeki birçok ilke sahiplik etti ve bu ilkler arasında denizaltıların askeri amaçlı kullanılması da bulunuyordu. Yaşanan gelişmelerin ardından bu konuda dünyanın farklı bölgelerinde de çalışmalar başladı.
DENİZALTILAR OSMANLI DONANMASI'NA KATILDI
Osmanlı İmparatorluğu’nda ise denizaltılarla ilgili gelişmeler 1719 yılında başladı. Bu dönemde kayıtlara 'Tahtelbahir' adlı bir denizaltı girdi. Tahtelbahir, dönemin padişahı III. Ahmed’in şehzadelerinin sünnet töreni sırasında gösteriler düzenledi. Yapılan gösteriler eğlence dışına çıkmadı. Tersane baş mimarı İbrahim Efendi tarafından yapıldığı tahmin edilen denizaltının uzunluğunun yaklaşık 15 metre olduğu, görünüşünün ise timsaha benzediği iddia edildi.
Tarihler 1880’li yılları gösterdiğinde Osmanlı İmparatorluğu bir yandan çöküş dönemiyle birlikte gelen sıkıntılarla boğuşuyor bir yandan da ordu başta olmak üzere çeşitli alanlarda reformlar gerçekleştirmeye çalışıyordu. 1877-1878 yıllarında Rusya ile yapılan savaştan yeni çıkan Osmanlı, yaralarını sarmaya çalışırken Avrupa’da ortaya çıkan modern silahlarla ordusunu donatmayı hedefliyordu. Silah teknolojilerinde yaşanan gelişmelerin takip yakından takip edildiği sırada 1885 yılında gelen bir haber Osmanlı Bahriyesi'nin dikkatini İngiltere’ye çevirmiş, Donanma Bakanı Bozcaadalı Hasan Paşa, Londra Büyükelçiliği’nde görevli olan Binbaşı Halil Bey’i gelişmeleri takip etmekle görevlendirilmişti. Binbaşı Halil Bey’in takip etmekle görevlendirildiği gelişme İngiliz mühendis George William Garrett’in İsveçli silah üreticisi Nordenfelt’in fabrikalarında üretilen denizaltının denemelerinden başka bir şey değildi.
Nordenfelt denizaltısının denemelerinden kısa süre sonra Yunanistan’ın 1 adet 'Nordenfelt I' denizaltısı satın aldığı bilgisini alan Sultan II. Abdülhamit, Donanma Bakanlığı'na emir verdi ve daha gelişmiş denizaltılar alınmasını istedi. Emrin ardından Donanma Bakanlığı ve Nordenfelt arasında 2 adet denizaltı alınmasına yönelik 11 bin sterlinlik bir anlaşma imzalandı.
TARİHE GEÇTİLER
Anlaşmanın imzalanmasından kısa süre sonra İngiltere’de 2 buçuk ayda üretilen ilk denizaltı sökülerek İstanbul’a getirildi ve burada tekrar birleştirildi. Yunanistan’ın satın aldığı denizaltıdan daha gelişmiş özelliklere sahip olan gemilerden ilkine 'Abdülhamid' adı verildi. 'Abdülhamid Denizaltıs'ı, 6 Eylül’de Donanma Bakanlığı’nın önüne çekildi ve halka sergilendi. Abdühamid denizaltısından kısa süre sonra satın alınan ikinci denizaltının da montajı tamamlandı ve 'Abdülmecid' adı verildi.
Birleştirilme işlemleri tamamlanan denizaltılar, donanmaya katılmadan önce 1888 yılının ocak ayında İzmit’te test edildi. Yapılan testler sırasında her iki denizaltıdan yapılan torpido atışları sonucunda hedef olarak belirlenen tahta gemiler batırıldı. Yapılan torpido atışları tarihe geçti ve dünyada ilk kez bir denizaltıdan hedeflere torpido atışı yapılmış oldu. Her iki denizaltıda 1888 yılının mart ayında resmen donanmaya katıldı.
Osmanlı donanmasına katılan 'Abdülhamid' ve 'Abdülmecid' adlı denizaltıların görevi çok uzun sürmedi. Aynı dönemde hızla gelişen teknoloji Nordenfelt üretimi denizaltılardan çok daha iyi gemilerin çıkmasını sağlamıştı. Abdülhamit ve Abdülmecid denizaltıları ise yeni sistemlere nazaran geri kalıyordu. Su altında kalma sürelerinin kısa olması, torpido atışı yapıldığında ortaya çıkan denge problemleri gibi nedenler sebebiyle her iki denizaltı da birkaç denemenin ardından Haliç’e çekildi ve bir daha kullanılmadı. 1910 yılına gelindiğinde Abdülhamid ve Abdülmecid Haliç tersanesinde söküldü.