04.01.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:
28 Şubat soruşturması kapsamında gözaltına alınıp nöbetçi Mahkeme tarafından serbest bırakılan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu’nun sorularını yanıtlamıştı. “Merhum Erbakan’ın ‘kanlı mı olacak kansız mı’ dediğinde yavaş yavaş asker olarak korktuk. Tankların yürümesinden haberim yok” diyen Karadayı’nın, o dönem kapalı kapılar ardından yaşananlara ilişkin açıklamaları resmi tutanaklara şöyle yansımıştı:
ERBAKAN DEĞİŞTİ:
Refahyol kurulduğunda TSK olarak bundan mutluluk duyduk. Çünkü terörle mücadele için biz Kuzey Irak’a girmiştik. Erbakan’ı makamında ziyaret ettim. Bana 2 defa teşekkür etti. Yavaş yavaş Erbakan’daki tavır da değişmeye başladı. Bazı farklı ifadeler ortaya atmaya başladı ama bunları espri olarak mı anlattı, yoksa gerçek bir düşünce olarak mı ortaya attı onu bilemem.
TARİKATLARA YEMEK:
Tarikat liderlerinin, sarıklı, cüppeli, sakallı, şalvarlı, rejim karşıtı bazı görüşleri Başbakanlık şeyine intikal etti. Anadolu’nun muhtelif yerlerinde rejim karşıtı vaazlar verilmeye başlandı. Bunlar tabi bizi üzdü, Türkiye’yi üzdü. Yollarda trafik kesilmek suretiyle namaz kılmalar başladı. Sincan’daki Kudüs Gecesi, Filistin halkına destek yönünden çıkıp rejim karşıtı olaylar haline döndü. Orada televizyon habercisi bir kadın da dövüldü. TSK’ya dinsizlik iftiraları atılmaya başlandı.
TANKLAR TESADÜF:
Ters zamanda ters iş, ters rastlandı. Şimdi orada Sincan olayları oluyor bir de tanklar oradan geçiyor. Darbe söylentileri ortaya çıktı. Bu tankların yürüyüşünden benim haberim yoktu. Sayın Cumhurbaşkanı’na bunu söylemiştim. Sonra öğrendim ki tanklar oradan geçer ve Askeri Havaalanı var ya, oranın NATO’yla irtibatı olurmuş, o zaman zaman oraya gider eğitim yaparlarmış. Tanklar o gün geç gitmiş. Çünkü tanklardan birisi arıza yapmış. Tanklar yürüdü ama bunun sebeplerini kimse bilmiyor.
ASKER OLARAK KORKTUK:
İslam Birliği lafları çıktı. İnsanlar, ‘Türkiye nerede gidiyor’ diye düşünmeye başladı. Merhum Başbakan, ‘bunlar fasa fiso” dedi. ‘Sürekli aydınlık için bir dakika karanlık’ eylemleri çıktı, ‘mum söndü oynuyorlar’ denildi. ‘Gulu gulu dansı’ lafı ortaya çıktı. Sonra gene bir ifade ‘kanlı mı olacak, kansız mı olacak? Bu rejim kanlı mı değişecek, kansız mı değişecek?’ Bu çok vahim bir ifade. Ne demek, ‘Kanlı mı olacak, kansız mı olacak?’ Tabii, ‘kadayıfın altı kızardı, kızarmadı’ lafları var. Bu arada tabii, dış etkileri de görmeye başladık ama biz yavaş yavaş asker olarak korkmaya başladık. Allah korusun, PKK durmuş, bitmiş, yeni başta bir iç huzursuzluk çıkarsa, biz bundan korkuyoruz. Partiyle, şununla, bununla alakamız yok, bir şikayetimiz de yok, devam ediyor biz ama bu şekilde söylemler, bu şekilde eylemler bizi rahatsız ediyor.
DEMİREL’E ANLATTIM:
Cumhurbaşkanı’na anlattım olayları. Cumhurbaşkanı da zaten mektup yazmış ona, Yani 28 Şubat’tan evvel de 2-3 tane mektup yazmış Erbakan’a.
MGK’da 28 Şubat’ta, MİT Başkanlığı, İçişleri Bakanlığı brifing verdi. 18 maddelik bir tablo çıktı ortaya. Burada basında baskıyla... Hayır kesinlikle Sayın Cumhurbaşkanı tecrübeli bir adamdı, her maddeyi tek tek, ‘Sayın Başbakanım bu maddeye iştirak ediyor musunuz? Sayın Genelkurmay Başkanı iştirak ediyor musunuz?...’ diye herkese tek tek sordu. Bunu bilesiniz.
Artık 18 madde bittikten sonra bildiri hazırlandı ama herkes çok yorulmuştu. 10,5 saat düşünebiliyor musunuz toplantı. Cumhurbaşkanı dedi ki, ‘Yarın kaleme alınsın, yarın imzalayalım’ ve MGK Genel Sekreteri ertesi gün getirdi, imza ettik. Başbakan’a gitmiş iki sefer, hani ‘gecikti imzalamadım’ lafları var. Meclis’teymiş, bir defa daha gitmiş bilmem neredeymiş, onun için sordum ‘niye gecikti?’ diye. Kendisi (Erbakan) bana onu söyledi: ‘Meclis’teydim’ falan dedi o zaman. Sonra hükümet tarafından onaylandı ve bir genelge yayımlandı.
POSTMODERN APTALCA:
(Çevik Bir, sizin adınıza konuşanlar diyor ki ‘bu bir postmodern darbedir’ öyle mi? sorusu üzerine) Postmodern darbe ifadesini kullanan fevkalade aptalca bir ifade kullanmıştır. Hani bazı insanlar vardır, ileri çıkmak, önde görünmek şeyi... Bunu kim çıkarttı, nereden çıkarttılar hala hayıflanırım ve üzülürüm.
TBMM’YE GÜVENİYORUZ:
O dönem bir milletvekili geldi, ‘Paşam biz sadece size güveniyoruz’ dedi. Söylediğim şey şuydu: ‘Biz Türkiye Cumhuriyeti Meclisi’ne güveniyoruz. Biz sizlere güveniyoruz.’
BÇG YOK:
Batı Çalışma Grubu diye bir grup yoktu. Yani ismi böyle yani Batı Çalışma Grubu diye bir grup. Şu anda dava meselesi, fazla konuşmak istemiyorum. Fişleme meselesini de ilk defa duyuyorum. Dava açıldıktan sonra duydum, şaşırdım kaldım. Güven Erkaya’nın Meral Akşener’i tehdidinden haberim yok.
HERKES 28 ŞUBAT DEDİ:
Bu darbe konusu var ya herkes para gibi istediği yerde bunu kullandı. Adamın cüzdanı kayboluyor, ‘28 Şubat’ta oldu’ diyor.
28 ŞUBAT DARBE DEĞİL:
28 Şubat’ın kesinlikle bir ihtilal olmadığına inanıyorum, bir darbe değil. 28 Şubat’ta yapmış olduğu icraat tamamıyla doğrudur. Yapmış olduğum hiçbir şeyden pişman değilim.
Sincan’da düzenlenen ‘Kudüs Gecesi’nin ardından tanklar yürümüştü.
ENCÜMEN-İ DANİŞ ÜYESİYİM
(Ses kayıtları internete düşen ve şu an Necmettin Karaduman’ın başkanlığını yaptığı Encümen-i Daniş’le ilgili sorular üzerine): Encümen-i Daniş’e üyeyim. Çok faydalı. Gelmiş geçmiş bütün başbakanlar, cumhurbaşkanları dahi, bakanlar orada. Ülkenin önemli konuları ele alınır. Emekli oluncaya kadar Encümen-i Daniş diye bir şeyin olduğunu bilmiyordum. Encümen-i Daniş aracılığıyla hükümete yönelik girişimlerde bulunulması kesinlikle yok. Orada Türkiye’yi ilgilendiren önemli konular, bilgili ağızlardan, tecrübeli ağızlardan dile getirilir. Kayıt yoktur. Ancak çok önemli bir konu olduğu zaman, Türkiye için hayati önemde bir konu olduğu zaman -bunu şimdiye kadar ben bir tane, iki tane hatırlıyorum- Cumhurbaşkanı’na veya Başbakan’a yazarlar.
SİYASET DÜNYASI NE DEDİ?
BBP genel başkanı MUSTAFA destici:
Hukuk dışına çıkan yargılanır
BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, dün düzenlendiği sohbet toplantısında, Karadayı’nın ifadeye çağrılmasına ilişkin soruları yanıtladı. Destici, “Kim hukukun dışına çıkmışsa, genelkurmay başkanı da olabilir, cumhurbaşkanı da olabilir, başbakan da olabilir bunların hukukun önüne çıkarılması lazım. Milletvekilleriyle ilgili de kürsü hariç dokunulmazlıkların kaldırılması talebimiz zaten bunun bir gereğidir” dedi.
Toplumsal uzlaşma, barışı sağlama gerekçeleriyle genel af çıkarılmasını doğru bulmadığını ifade eden Destici, şöyle devam etti:
“Herkes işlediği suçun cezasını bir kere çekmeli ama suç yoksa, bir komplo varsa buna da şiddetle karşı çıkarım. Nasıl uzun tutukluluk sürecine karşı çıkıyorsak bunları adil bulmuyorsak, nasıl kurunun yanında birtakım yaşların da yandığı noktasında yüksek bir sesle bunlara itirazlarımızı dile getiriyorsak, buna da itiraz ederiz.”
ANKARA Milliyet
Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Şahin:
Tamamen yargısal işlem
Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, Karadayı’nın ifadeye çağrılmasının tamamen yargısal bir işlem olduğunu, Ankara Cumhuriyeti Başsavcılığı’nın talimatı üzerine böyle bir işlem yapıldığını düşündüğünü söyledi. Konuya ilişkin bilgilerinin haberlerden ibaret olduğunu söyleyen Şahin, “Türkiye normalleşirken, daha güçlü demokrasiye doğru yol alınırken geçmişte yaşanmış olan demokrasi ve hukuk dışı uygulamaların hesabının sorulmaması mümkün değildir. Konuyu tamamen bu çerçevede değerlendirmek gerekir” diye konuştu.
Ergün: Beklenen bir gelişmeydi
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün de “Kamuoyunda yazılanlara, çizilenlere ve Çevik Bir’in mahkemedeki beyanlarına bakacak olursak, bu beklenen bir gelişmeydi” diye konuştu. Ergün, “Türkiye’nin normalleşmesine işaret eden gelişmeler bunlar” dedi.
ANKARA Milliyet
REFAHYOL’UN ADALET BAKANI ŞEVKET?KAZAN:
Demirel bize engel oldu
Refahyol hükümetinde Adalet Bakanı olan Şevket Kazan, İsmail Hakkı Karadayı’nın 28 Şubat soruşturması kapsamında ifadeye çağrılmasıyla ilgili, “O dönem, Karadayı, Çevik Bir, Erol Özkasnak ve Güven Erkaya’yı görevden alacaktık. Ancak Süleyman Demirel bunu fark etti ve görevi Tansu Çiller’e vermedi” dedi. Kazan, “28 Şubat” sürecinde dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan’a çok ağır hakaret içeren beyanlarda bulunan emekli Tümgeneral Osman Özbek hakkında verilen takipsizlik kararından Karadayı ve Genelkurmay askeri başsavcılığının sorumluğu olduğunu belirterek, bu konunun da soruşturma kapsamına alınması gerektiğini ifade etti. Kazan, Karadayı’nın Çevik Bir’in ifadesine göre ifadeye çağrılmasının doğal olduğunu belirterek, “ O haklı olarak diyor ki ’Bu yargılama yapılırken, bu yazıların amiri durumundaki kişi hakkında mutlaka tahkikat başlaması lazım’. Bu nedenle ifadeye çağrılmasını normal karşılıyorum” dedi.
ANKARA Milliyet