06.10.2019 - 11:07 | Son Güncellenme:
DHA
‘16 YAŞIMDA AKCİĞERLERİMİN YARISINI KAYBETTİM’
Nuran Sağlam (49), lise 1’inci sınıfta öğrenim görürken solunum problemleri nedeniyle doktora başvurdu. Akciğer enfeksiyonu olduğu düşünüldü, ama hiçbir tedaviden sonuç alınamadı. Daha sonra bağışıklık sisteminin anormal çalışmasıyla ortaya çıkan sarkoidoz hastası olduğu anlaşıldı. Hastalığı nedeniyle akciğerlerinde fibroz (doku sertleşmesi) oluyordu. Teşhisinin Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde konduğunu anlatan Sağlam, hastalığını öğrenme sürecini şöyle anlattı:
"Akciğerde gerçekleşen fibroz (doku sertleşmesi) nedeniyle akciğer kapasitemin yüzde 57'sini kaybetmiştim. Hastalığımı öğrendiğimde 16 yaşımda ve akciğerlerimin yarısını kaybetmiş durumdaydım. Sağlık meslek lisesinde öğrenciydim. 1990’da okulu bitirip tedavi gördüğüm klinikte hemşire olarak çalışmaya başladım. İdame tedavilerle 10 yıl devam ettirdik, ama artık son raddeye gelmişti, 24 saat oksijen kullanır haldeydim. Tek seçenek organ nakliydi ve Türkiye'de de yapılmıyordu."
ZAFER BAYRAMI’NDA İKİNCİ HAYAT
O yıllarda internete ulaşmak zor olsa da Boğaziçi Üniversitesi’nin kütüphanesinden internete girip araştırma yapan ve Amerika'da 85 merkezin akciğer nakli yaptığını öğrenen Sağlam, "17 tanesiyle yazıştık ve Wisconsin Üniversitesi beni hasta olarak kabul etti. 1997’de, 27 yaşımdayken Sağlık Bakanlığı aracılığıyla Wisconsin’e gittim. Akciğerlerim son raddeye gelmişti. Yaklaşık 9 ay bekleme listesinde kaldım. Solunumum zorlaştığı için 35 kiloya kadar düşmüştüm. Boy ve kiloma, ancak bir çocuk ciğeri uygundu. Nihai haber 30 Ağustos’ta geldi. Zafer Bayramı'nda yaklaşık 16 saat süren bir ameliyatla trafik kazasında yaşamını yitiren 12-13 yaşlarındaki bir çocuktan çift taraflı akciğer nakli olarak hayata yeniden döndüm. Kontrollerim hala aynı merkezde devam ediyor" diye konuştu.
AKCİĞER NAKLİ ÜNİTESİNDE ÇALIŞTI
Nakilden yaklaşık 2 yıl sonra hemşirelik mesleğine geri döndüğünü de anlatan Sağlam, "İlk olarak Cerrahpaşa'da diyaliz eğitim hemşiresi olarak görev yaptım. Türkiye’de de 2012 yılında akciğer nakli yapılmaya başlanmıştı. Prof. Dr. Adnan Sayar, Yedikule Göğüs Hastalıkları Hastanesi’nde bir akciğer nakli ekibi kurdu ve onlarla çalışıp çalışamayacağı sordu. Büyük bir heyecanla kabul ettim. Çünkü artık Türkiye'de de yapılıyordu ve benim de buna bir katkım olacaktı" dedi.
ORGAN BAĞIŞI İÇİN GÖREV YAPTI
Aynı hastanede organ nakli koordinatörü olarak görev yapan Nuran Sağlam, kendisi gibi organ bekleyen hastalar için de çalıştı. 2017’de emekli olduktan sonra Trabzon’a yerleşen Sağlam, "Bir donör söz konusu olduğunda, beyin ölümü gerçekleştiğinde, ilk yaptığımız şey hastanın yakınıyla konuşup organlarını bağışlamayı düşünür müsünüz diye sormaktı. Kendim gibi olan hastalara hep örnek olmaya çalıştım, diyalizde çalışma sebebim de oydu. Diyalize giren, böbrek nakline ihtiyacı olan hastaları cesaretlendirmek, yönlendirmek, ya da akciğer nakli ünitesinde nakil olmuş hastayı eğitebilmek benim için çok önemliydi. Çünkü ben nakil oldum ve hayata tutunabildiysem onlar da bunu yapabilirdi" diye konuştu.
'NEFES ALMAK HER ŞEYE DEĞER'
Nakil olduktan sonra hayatı diğer insanlara göre çok daha dikkatli ve kontrollü yaşaması gerektiğini anlatan Sağlam, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ama bu demek değildi ki nakilli olmak bizi hayattan yaşamaktan, diğer insanların yaptıklarından alıkoyabilsin. Tam ölmek üzereyken tekrar bir organ nakli ile hayata tutunmak insanı bana göre çok pozitif anlamda etkiliyor. Nefes almak her şeye değer."
CERRAHIMIZ VAR AMA BAĞIŞ YOK
Sağlam, "Bizde en büyük sıkıntı organ bağışı, donörün olmaması. Yoksa cerrahi anlamda bizim dünyada çok başarılı hekimlerimiz var. Dünyada her alanda cerrahi olarak, hastane olarak kesinlikle yetersiz değiliz. Bizde yaklaşık yılda 50 tane donör çıkabiliyor akciğer naklinde. Ama bekleyen hasta sayısı 500'ün üzerinde. Asıl mesele beyin ölümü gerçekleştiğinde ailenin organları bağışlaması. Dolayısıyla herkese, yakınlarınıza vasiyet edin; siz öldükten sonra organlarınızı bağışlasın diyorum. Herkesi organ bağışına teşvik etmek lazım ki benim gibi insanlar da yaşayabilirsin. Ben bir hemşire olarak hayata tutundum ama benim gibi birçok hastaya örnek olabildim eğitmeye çalıştım, teşvik etmeye çalıştım."