08.01.2020 - 10:49 | Son Güncellenme:
Yurt genelinde yaşadığımız küçük şiddetli depremler vatandaşlarımızın tedbirli olması yönünde uyarıcı oluyor. Küçük - büyük demeden her depreme hazırlıklı olmamızda büyük fayda var. Her evde bulunması gereken deprem çantası, deprem anlarında akla ilk gelenlerden biri olması gerek. Ülkemizin aktif fay hatları geçiş bölgesinde bulunması ve deprem kuşağında yer alan bir konumda bulunuyor olması nedeniyle sık sık irili ufaklı depremler meydana gelebiliyor. Peki en son nerede deprem oldu? Deprem mi oldu? Deprem son dakika...
SON DEPREMLER ( deprem.afad.gov.tr )
Â
SON DEPREMLER İÇİN TIKLAYINIZ
Ankara'da 3.8 büyüklüğünde deprem
ANKARA'nın Akyurt ilçesinde sabah saatlerinde Richter ölçeğine göre 3.8 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Depremde can ve mal kaybı yaşanmadı.
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı Deprem Dairesi Başkanlığının merkez üssünü Akyurt ilçesinin kırsal Kozayağı Mahallesi yakınları olarak saptadığı deprem, saat 08.01de meydana geldi. Yerin 7.03 kilometre derinliğinde olan deprem, ilçe merkezinde de hissedildi. Depremde can ve mal kaybı yaşanmadı.
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü ise depremin merkez üssünü ilçenin Ahmetadıl Mahallesi olarak açıkladı.
TÜRKİYE’DEKİ DİRİ FAY SİSTEMLERİ VE DEPREMSELLİK
ORTA ANADOLU KITA İÇİ FAY SİSTEMİ DİRİ FAYLARI
Orta Anadolu Ova Bölgesi, kuzeyde KAFZ, doğuda DAFZ, güneyde Ege Kıbrıs Yayı ve batıda Ege Açılma Sistemi arasında kalmış geniş bir bölgeyi kapsar. Bu bölgede KD-GB ve KB-GD doğrultulu bağımsız doğrultu atımlı faylar ile KAFZ ve DAFZ’den ayrılan faylar bulunur.
Merzifon (Amasya) Fayı: Merzifon ovasını güneyden sınırlayan yaklaşık 30 km uzunluktaki D-B gidişli fay Merzifon fayı olarak adlandırılmıştır (Arpat ve Şaroğlu 1975, Şaroğlu vd. 1987). Fayın doğu ucunda, güney blok morfolojik olarak aşağıda bulunmaktadır. Şaroğlu vd. (1987), fayın doğu ucunda, fay vadilerinin gelişmesi ve KAFZ ve Ezinepazarı fayına benzerliğine dayanarak, fayın sağ yönlü doğrultu atım bileşenli, eğim atımlı normal fay olduğunu ileri sürmektedirler. Araştırmacılar, fayın Kuvaterner yaşlı çökelleri kesmesi nedeniyle de diri fay olduğunu belirtmektedirler.
Ezinepazarı (Amasya) Fayı: Niksar’ın 10 km güneyinde, KAFZ’den ayrılarak GB’ya doğru Ezinepazarı, Amasya, Sungurlu ilçelerinden geçen ve Delice civarında son bulan yaklaşık 250 km uzunluktaki fay, Ezinepazarı fayı olarak adlandırılmıştır (Şaroğlu vd. 1987). Seymen (1975), fayın sağ yönlü doğrultu atımlı bir fay ve KAFZ’nun bir devamı olduğunu belirtmiştir. Parejas vd. (1942), 1939 Erzincan deprem kırığının batı ucunun bu fay üzerinde olduğunu ileri sürmüştür. Niksar-Ezinepazarı arasında kalan 56 km’lik bölümü, çok belirgin olup, D-B genel gidişlidir. Fay, KAFZ’na yaklaştığı Yağmurlu-Hacıali köyleri civarında K80B gidişli olup, KAFZ ile iyi bir uyumluluk sergiler. Araştırmacılar, 1939 Erzincan deprem kırığının bu fay üzerinde de yüzey kırığı geliştirmesine bağlı olarak fayın diri olduğunu belirtmişlerdir.
Kırşehir Yöresi Diri Fayları: Kırşehir yöresinde, Keskin-Yerköy-Mucur-Kaman arasında küçük boyutlu, birbirinden bağımsız ve değişik doğrultulara sahip faylar Kırşehir yöresi diri fayları adı altında incelenmiştir (Şaroğlu vd. 1987). Bu yöredeki faylar, Kırşehir-Mucur ve Keskin civarında dağılım göstermektedir. Kırşehir-Mucur yöresindeki en belirgin fay, Mucur'un KD'sunda, Seyfe gölü güneyinde yer alan yaklaşık 7 km uzunlukta, iki kırıktan oluşan KB-GD gidişli faylardır (Şaroğlu vd. 1987). Mucur yöresindeki diğer fay, Mucur-Kırşehir karayolunun 8. km'sinde izlenebilen KB-GD gidişli faydır. Batı tarafı aşağıya düşmüş olan fay, Neojen yaşlı birimleri kesmektedir. Ayrıca Kırşehir batısında Neojen yaşlı çökelleri kesen küçük boyutlarda üç fay daha bulunmaktadır (Şaroğlu vd. 1987). Keskin civarında ise egemen olarak KKB-GGD ve KD-GB gidişli birbirinden bağımsız ya da paralel olan iki kırık takımı uzanmaktadır (Şaroğlu vd. 1987). Bu fayların en büyükleri yaklaşık 6 km civarındadır. Arni (1940), 1938 depreminde, Keskin yakınlarında uzanan faylarda yüzey kırıklarının geliştiğini belirtmektedir. Şaroğlu vd. (1987), 1938 depreminden dolayı bu fayların tümünü olası diri fay olarak nitelendirmişlerdir. Jackson ve McKenzie (1984) söz konusu depreminin fay düzlemini sağ yönlü doğrultu atımlı faylanma olarak tespit etmişlerdir.
Gümüşkent (Nevşehir) Fayı: Nevşehir'in 25 km batısında, Gümüşkent'in 2 km kuzeyinde, yaklaşık 19 km uzunluktaki K60B gidişli fay, Gümüşkent fayı olarak adlandırılmıştır (Şaroğlu vd. 1987). Fay, güney bloğu düşmüş normal fay karakterindedir. Şaroğlu vd. (1987), fayın Kuvaterner yaşlı birimleri etkileyip etkilemediğini saptayamadıklarını fakat Kuvaterner morfolojisini etkilediklerini ileri sürmektedirler. Bu nedenle fay diri olarak kabul edilmiştir.
Tuzgölü (Konya) Fayı: Tuzgölü'nün doğusunda, Kulu KD'su ile Bor arasında uzanan yaklaşık 180 km uzunlukta, KB-GD genel gidişli fay Tuzgölü fayı (Şengör 1980, Şaroğlu vd. 1987), Şereflikoçhisar-Aksaray fayı (Uygun 1981) olarak adlandırılmıştır. Tuzgölü fayının Kulu KD'su ile Boğazkaya köyü (Aksaray) arasında uzanan 100 km'lik bölümü morfolojik olarak doğudan Tuzgölü'nü sınırlamaktadır. 21.4.1983 Kulu-Köşker depremi, bu bölümün batı ucunda olmuş ve Kulu ile Bala ilçelerine bağlı Köşker, Karahamzalı, Aktaş ve Abdülgediği köylerinde hasar yapmıştır. Çok eski tarihsel kayıtlarda Şereflikoçhisar ve Aksaray'ı yıkan büyük depremlerin olduğu görülmektedir. Şaroğlu vd. (1987), morfolojik verilere göre Tuzgölü fayı'nın bu kuzey bölümünün olası diri olduğunu belirtmişlerdir. Tuzgölü fayının güney bölümü, yaklaşık 80 km uzunlukta olup, Boğazkaya (Aksaray) ile Bor arasında uzanır. Fay, bu bölümde K42B gidişlidir ve Boğazkaya ile Altunhisar arasında morfolojik olarak çok belirgindir. Şaroğlu vd. (1987), Tuzgölü fayının sağ yönlü doğrultu atım bileşenli eğim atımlı fay olduğunu, ancak bölgesel tektonik rejime göre eğim atımın ters fay olması gerektiğini söylemektedirler.
Kilbasan-Hotamiş Gölü (Konya) Fay Zonu: Karaman kuzeyinde, yaklaşık 25 km uzunlukta, birkaç faydan oluşan KKB-GGD gidişli fay zonu Kılbasan-Hotamışgölü (Konya) fay zonu olarak adlandırılmıştır (ġaroğlu vd. 1987). Bu zonun iki önemli fayından birisi, Madenşehri-Eğilmez köyleri arasında uzanan yaklaşık 10 km uzunlukta, ortası çöken mercek şekilli bir faydır (Şaroğlu vd. 1987). Bu zonun diğer fayı, Uzunkuyu-Firuz arasında uzanan yaklaşık 5 km uzunlukta, K-G gidişli bir faydır (Şaroğlu vd. 1987). Alüvyonlar içinden geçen fayın doğu tarafı yüksekte bulunmaktadır. Kılbasan-Hotamışgölü fay zonunun ikincisi, Adakale-Süleymanhacı köyleri arasında uzanan yaklaşık 8.5 km uzunlukta, K10B gidişli faydır. Şaroğlu vd. (1987), normal fay karakterinde olan bu iki fay arasında bulunan Acıgöl'ün fay denetiminde gelişmiş tektonik kökenli bir göl olduğunu belirtmektedir. araştırmacılar, morfolojik verilere ve Pliyo-Kuvaterner yaşlı birimleri kesmelerine bağlı olarak,fayın diri olduğunu ileri sürmektedirler.
Öşün (Aslanköy-Mersin) Fayı: Bolkardağı GB'sında, Yeşildere (Karaman) ile Aslanköy (Mersin) arasında yer alan iki farklı doğrultuda gelişmiş faylar, Öşün fayı olarak adlandırılmıştır (Demirtaşlı vd. 1986, Şaroğlu vd. 1987). Batıdaki fay, yaklaşık 20 km uzunlukta ve D-B gidişlidir. Şaroğlu vd. (1987), fayın doğrultu atımlı ve düşey bileşenli olduğunu ileri sürmektedirler. Doğuda, Aslanköy kuzeyinde yer alan fay, yaklaşık 19 km uzunlukta ve K46B gidişlidir. Şaroğlu vd. (1987), morfolojik verilere göre, fayın sağ yönlü doğrultu atımlı ve olası diri olduğunu belirtmektedir.
Mut (Mersin) Fay Zonu: Mut civarında, 17 km uzunlukta ve 3 km genişlikte bir zon içinde dağılım gösteren K50D genel gidişli birçok küçük boyutlu fay, Mut fay zonu adı altında incelenmiştir (Şaroğlu vd. 1987). Araştırmacılar, fayları izleyen akarsu vadileri ve paralel sırtlara bağlı olarak, fayın düşey bileşenli doğrultu atımlı ve olası diri olduğunu belirtmektedirler.
Karaisalı-Karsantı (Adana) Fay Zonu: Adana havazsı kuzeyinde, Ecemiş koridorunun güneyinde, Karaisalı-Karsantı arasında, değişik boyutlarda ve doğrultulara sahip çok sayıda kırık Karaisalı-Karsantı fay zonu adı altında incelenmiştir (Şaroğlu vd. 1987). Fay zonunda, KD-GB ve D-B olmak üzere iki egemen doğrultulu fay yer almaktadır. Fay, Nergizlik (Karaisalı kuzeyi)-Karakütük köyleri arasında, 20 km'lik kesiminde çok belirgindir. Fay, K45D doğrultuludur. Morfolojik verilere göre fayın bu parçası sol yönlü doğrultu atımlı karakterdedir. Bu parçanın 10 km güneybatısında, 2-2.5 km uzunlukta aynı doğrultulu birkaç fay daha yer almaktadır. Bu bölümde, Alt-Orta Miyosen yaşlı kireçtaşlarını kesen fay sol yönlüdür. Bu fay zonunun KD'sunda 19 km uzunlukta ve K85D gidişli diğer önemli bir fay yer almaktadır. Morfolojik veriler, bu fayın sağ yönlü doğrultu atımlı fay olduğunu göstermektedir. Ayrıca, Karaisalı-Karsantı fay zonu ile Adana-İmamoğlu arasında, çok geniş bir alanda dağılım gösteren küçük boyutlarda KD-GB genel gidişli faylar bulunmaktadır.
Ecemiş (Niğde) Fayı: Adana'nın kuzeyinde, KKD-GGB genel gidişli, değişik jeolojik birimleri yan yana getiren uzun bir tektonik kuşak Ecemiş Koridoru olarak adlandırılmıştır (Blumenthal 1952, Arpat ve Şaroğlu 1975, Özgül 1976, Yetiş 1978, Tekeli vd. 1984, Şaroğlu vd. 1987). Yetiş (1978), Ecemiş fayının Lütesiyen öncesi-Paleosen sonrası bir dönemde oluştuğunu; fayın hem düşey hem de doğrultu atım bileşenli olduğunu; düşey bileşenin günümüzde geliştiğini; doğu bloğunun batı bloğa göre 10 metreden daha fazla yükseldiğini ve toplam sol yönlü atımın 80 +/- 10 km olduğunu ileri sürmektedir. Tekeli vd. (1984), Ecemiş fayının Aladağlar'ın yapısal evriminde önemli rol oynadığını ve en son hareketinin sol yönlü doğrultu atımlı olduğunu belirtmektedir.
Erciyes Fayı: Kayseri’nin KD’sunda, Sarımsaklı köyü ile güneyde Develi KD’sundaki Kızık köyü arasında uzanan yaklaşık 63 km uzunlukta, KD-GB gidişli fay Erciyes Fayı olarak adlandırılımıştır (Güner vd. 1984, Şaroğlu vd. 1987). Erciyes fayı, Ecemiş fayı ile aynı doğrultuya sahip olması nedeniyle, Ecemiş fayının devamı niteliğinde görünmektedir. Şaroğlu vd. (1987), Erciyes fayının düşey bileşenli sol yönlü doğrultu atımlı fay olduğunu ileri sürmektedir. 20 Şubat 1940 depremi, Erciyes fayının en belirgin olduğu bir bölümde meydana gelmiştir.
Deliler (Çorum) Fayı: Sarıoğlan ile Tuzla gölü arasında uzanan yaklaşık 70 km uzunlukta K76D gidişli fay, Deliler fayı olarak adlandırılmıştır (Erkan vd. 1978, Şaroğlu vd. 1987). Şaroğlu vd. (1987), 30 km güneybatısında yer alan sol yönlü doğrultu atımlı Erciyes fayına bağlı olarak, Deliler fayının da düşey bileşenli sol yönlü doğrultu atımlı olacağını belirtmektedirler. Aynı araştırmacılar, morfolojik verilere göre, fayın olası diri fay olarak nitelendirmişlerdir.
Sürgü (Malatya) Fayı: Doğu Anadolu Fay Zonu’nun Çelikhan-Gölbaşı arasındaki bölümünden ayrılan genel gidişi D-B olan fay, Sürgü fayı olarak adlandırılmıştır (Perinçek ve Kozlu 1984, Şaroğlu vd. 1987). Arpat ve Şaroğlu (1975), bu fayı DAF’ın bir kolu olarak kabul etmişlerdir. Fay, Çelikhan’ın batısında Seydo mahallesinden başlar, batıda Sürgü’ye kadar 20 km devam eder. Sürgü batısında 18 km daha devam eder ve D-B doğrultusuna sahip olur. Aynı bölgede 8 km batıda K50D doğrultulu 11 km uzunluğunda başka bir fay daha yer alır (Şaroğlu vd. 1987). Bu iki fayın arasında fayın sıçramasına bağlı olrak bindirme türü küçük faylar gelişmiştir. Şaroğlu vd. (1987), morfolojik verilere bağlı olarak fayın sol yönlü doğrultu atımlı olduğunu belirtmektedir. 5 Mayıs 1986 Sürgü depremine bağlı olarak, fayı diri fay olarak sınıflandırmıştır.
Malatya Fayı: Malatya ovasının batısında, ovayı morfolojik olarak sınırlandıran KD-GB gidişli belirgin bir çizgisellik yer almaktadır. Bu çizgiselliği oluşturan faylar, Malatya Fayı olarak adlandırılmıştır (Arpat ve Şaroğlu 1975, Aktimur 1979, Şaroğlu vd. 1987). Fay, Doğanşehir GB’sında, Söğüt köyü yakınlarından başlar, Akçadağ güneyinden geçer ve Yazıhan’a kadar devam eder. Malatya fayının yaklaşık 10 km batısında, Sürgü fayının devamı olabilecek diğer bir fay yer alır. Doğanşehir batısında fay morfolojik olarak çok belirgin olup, doğrultu atımlı faylara özgü morfoloji sunar. 1964 yılından olan deprem, muhtemelen bu fayla ilişkili olmaldır.
Ovacık (Tunceli) Fayı: Munzur Dağı'nın güneyinde, Ovacık ilçesinin (Tunceli) kuzeyinde yer alan, 15 km uzunlukta, K65D gidişli fay, Ovacık fayı olarak adlandırılmıştır (Arpat ve Şaroğlu 1975, Şaroğlu vd. 1987). Fay, Yılanlı-Karataş köyleri arasında dik bir eğime sahip olup, güneye eğimlidir. Fayın kuzey bloğu güneye güneye göre aşağıda ve yine güneye eğimlidir. Şaroğlu vd. (1987), fayın ters atımlı olabileceğini vurgulamaktadır. Araştırmacılar, Kuvaterner yaşlı buzul- akarsu çökellerini denetlemesine bağlı olarak, fayı olası diri fay olarak nitelendirmişlerdir.
Salhançayı Fayı: 14 Ağustos 1996 depremine neden olan Salhançayı fayı olarak adlandırılmıştır (Demirtaş 1996). Fay, yaklaşık 35-40 km uzunluktadır. Bu fay, Merzifon ovasının güneyini sınırlayarak Salhançayı deresini izleyerek Saraycık ve Kamışlı köyleri yakınından geçmekte ve Çaybaşı köyüne kadar uzanmaktadır. Fay Pliyosen yaşlı birimleri kesdiği için Pliyosen’den daha genç olduğu söylenebilir. Fay boyunca gözlenen iki çek-ayır havza, fayın sağ yönlü doğrultu atımlı fay olduğunu göstermektedir.