07.12.2020 - 09:07 | Son Güncellenme:
Cihat Aslan
Milliyet’in önceki gün manşetine taşıdığı “Üç köyü üfürdü” haberi, koronavirüs salgınıyla cephede mücadele eden bilim insanlarının da gündemindeydi. Başta enfeksiyon hastalıkları uzmanları olmak üzere sağlık otoriteleri tüm çabaya rağmen hastalığın toplumda yayılmasında Milliyet’in sayfasına taşıdığı örneklerin büyük payı olduğunda birleşti. Uzmanlar, bir üfürükçünün 3 köyde 136 kişiye koronavirüs bulaştırması, virüse karşı turşu yapmak için buluşan 3 aileden 21 kişinin koronavirüse yakalanması gibi örneklere benzer çok sayıda vakayla karşılaştıklarını belirterek şunları söyledi:
Güney Kore örneği
Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan: “Koronavirüs bütün salgınlardan farklı bir yayılım gösteriyor. Pozitif olan bir hasta, 1-2 kişiye de bulaştırabilir, yüzlerce kişiye de.. Güney Kore’deki meşhur pozitif olan hastanın 5000 kişiye bulaştırması gibi. Dolayısıyla burada alınması gereken tedbirlerden birincisi insanların toplanmalarına engel olmaktır. Vatandaşlara bu durum yeterince anlatılmıyor. İnsanlara komşu toplanmaları, turşu kurmaları, bu tip şeylerin çok tehlikeli olduğunu ve birebir bulaşmadan daha çok bulaşmanın olacağını anlatmalıyız. Halk bu konuda bilgisiz. Bu üfürükçü kadın belli ki süper bulaştırıcı. Gittiği yerde virüsü yaymış. Cehaletin geldiği boyutu gösteriyor bu durum. Bu şekilde vakalar çok.”
Risk kümeleri
Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Recep Öztürk: “Türkiye’de ve dünyada koronavirüs bulaşmaları için riskli gruplar, kümeler belirlenmiştir. Evde yakın akrabalar veya komşuların yaptığı ziyaretler, taziyeler, cenaze törenleri, düğünler, lokantalar veya kahvehanedeki birliktelikler, kalabalık ulaşım araçları, bulaşmaların ana kaynağıdır. Doğu Karadeniz’de de salgından korunmak için yatalak bir hastaya dua okumaya gelen üfürükçü kadının, üç köyde 136 kişiye virüs bulaştırması, turşu kurmak için bir araya gelen 3 aileden 21 kişinin salgına yakalanması önlemlere uymadan bir arada bulunmanın bulaşmalarda çok önemli bir kaynak olduğunu gösteriyor. Bu tip bulaşmalarda bulaştırıcıların hastalanmayan veya o anda belirtisi olmayan belirtisiz (asemptomatik) enfeksiyonlu kişiler olduğu unutulmamalıdır. Üfürükçü kadına ise süper bulaştırıcı demek, tartışmalı bir konu.”
‘Ev içi bulaşma fazla’
Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Haluk Eraksoy: “Ev içi bulaşmalarda son günlerde ciddi bir artış var. Hastane çalışanlarımız arasında da bunu gözlüyoruz. Hastaneden değil ama ev halkından virüs bulaşan birçok sağlık çalışanımızı biliyorum. Burada asemptomatik olanlar için belki yapacak şeyler sınırlı ama kendinde bir belirti hissedenlerin ev içinde de mutlaka maske, sosyal mesafe ve el hijyeni kurallarına uyması gerekiyor. Haberde söz edilen ‘üfürükçü’ kadın süper bulaştırıcı olabilir. Toplum içi bulaşmaların yanı sıra salgında artışın bir başka önemli nedeni de ev içi bulaşmalar. Turşu kurarken, maske ve sosyal mesafe kurallarının çiğnenmesi gerekmez. Aksi takdirde ‘turşu buluşması’ örneğinde olduğu gibi ev içi bulaşmalar kaçınılmazdır.”
‘Akıl ve mantık dışı’
İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Bölümü Öğretim üyesi Prof. Dr. Osman Erk: “Bu salgında en önemli bulaş yolu, hastalıklı kişinin ağzından çıkan virüs partiküllerinin, sağlam olan kişinin burun ve ağzından girmesi. Tam da hastalığın ana vektörü bu iken, bir üfürükçü çağırıp ondan medet ummak kadar; akla, bilime aykırı olabilecek bir durum tasavvur edemiyorum. Bu kadının süper bulaştırıcı olma ihtimali de olabilir. İnsanlar, şu süreçte akrabası, komşusu veya kim olursa olsun sosyal yaşamda temasta bulunduğu kişileri pozitif olarak kabul etmeli. Kendisini de pozitif olarak kabul ederek hareket etmeli.Bu salgınla ancak böyle başa çıkılabilir.”