SON DAKİKA | Hamas'tan rehine açıklaması, gözler Cumartesi'de

Üç kadın rehine Pazar günü bırakılmıştı.

Üst düzey bir Hamas yetkilisi, AFP'ye yaptığı açıklamada, grubunun İsrail ile ateşkes kapsamında ikinci serbest bırakma anlaşmasının bir parçası olarak bugün dört İsrailli kadın rehinenin isimlerini açıklayacağını ve bu kişilerin yarın serbest bırakılacağını söyledi.

Doha'da bulunan Hamas Siyasi Büro üyesi Basim Naim "Hamas bugün, ikinci esir takasının bir parçası olarak dört rehinenin isimlerini açıklayacak" dedi ve ekledi:

"Yarın, Cumartesi günü, dört kadın rehine, ateşkes anlaşması uyarınca bir grup Filistinli mahkum karşılığında serbest bırakılacak."

GAZZE'NİN KUZEYİNE DÖNÜŞ

Naim ayrıca, bu takas gerçekleştiğinde, Güney Gazze'de yerinden edilmiş Filistinlilerin Gazze'nin kuzeyine dönmeye başlayabileceklerini belirtti ve "Bu anlaşmanın uygulanmasını sahada Mısır-Katar ortak komitesi denetleyecek" dedi.

"Yerinden edilmiş olanlar, İsrail güçlerinin anlaşma uyarınca buradan çekilmesi beklendiği için Al-Rashid Yolu üzerinden güneyden kuzeye dönecek."

Ateşkes anlaşması, Katar, Mısır ve Amerika Birleşik Devletleri'nin aylardır yürüttüğü yoğun müzakereler sonucunda sağlandı. İsrail saldırılarının 15 aydan uzun süredir devam ettiği dönemde gerçekleşen ikinci ateşkes, Pazar günü başladı ve ilk üç rehine yaklaşık 90 Filistinli mahkum karşılığında serbest bırakıldı.

O tarihten bu yana, İsrail'in misilleme saldırıları Gazze'de çoğunluğu sivil olan en az 47 bin 283 kişinin ölümüne neden oldu. Bu rakamlar, Hamas tarafından yönetilen bölgenin sağlık bakanlığı tarafından sağlanmış olup, BM tarafından güvenilir olarak kabul edilmekte.

Filistin Ulusal Girişim Hareketi Genel Sekreteri Mustafa el-Bergusi, İsrail'in işgal altındaki Batı Şeria'nın kuzeyindeki Cenin Mülteci Kampı'nda "etnik temizlik" yaptığını belirtti.

Filistinli yetkili, "İşgalciler, Cenin'de tehlikeli bir etnik temizlik operasyonu yürütüyor, baskı ve aşağılayıcı denetimlere tabi tutarak sivilleri ve aileleri zorla yaya olarak evlerini terk etmeye zorluyor" ifadesini kullandı. "Etnik temizlik ve İsrail soykırımı karşısında Filistin ulusal birliğinin önemini" vurgulayan Bergusi, şunları kaydetti:

"Yaşananlar, işgal ordusunun Genelkurmay Başkanı'nın (Herzi Halevi), Gazze ve Batı Şeria'daki hedeflerin ve baskıcı uygulamaların aynı olduğu yönündeki açıklamalarını doğruluyor. İki bölge de kontrol noktaları, gözaltı ve işkenceleri kapsayan toplu cezalandırmalara maruz kalıyor."

İsrail'in hafta başından bu yana Batı Şeria'daki Cenin'e düzenlediği saldırılarda ölü sayısı 13'e yükseldi. Batı Şeria'daki konrol noktaları İsrail askerleri tarafından tutuluyor.

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Sözcüsü Thameen Al-Kheetan, İsrail'in, işgal altındaki Batı Şeria'daki saldırıları nedeniyle yaşananların Gazze'de 19 Ocak'ta yürürlüğe giren ateşkesi etkileyebilecek olmasının çok endişe verici olduğunu bildirdi.

İşgal altındaki Batı Şeria'daki Cenin'de yasa dışı ölümcül güç kullanımından derin endişe duyduklarını vurgulayan Al-Kheetan, İsrail'in son günlerdeki ölümcül saldırılarının, uluslararası insan hakları hukukunu ihlal ettiğini ve saldırılardaki orantısız güç kullanımının ciddi endişelere neden olduğunu kaydetti.

Al-Kheetan, Cenin'de kaçmaya veya güvenliğe ulaşmaya çalışan silahsız insanlara yönelik çok sayıda hava saldırısı düzenlendiğini ve rastgele ateş açıldığını belirterek, "İnsan Hakları Ofisi, 21 Ocak'tan bu yana en az 12 Filistinlinin İsrail güvenlik güçleri tarafından öldürüldüğünü ve 40'ının yaralandığını doğruladı. Bunların çoğunun silahsız olduğu bildirildi. Filistin Kızılayına göre yaralılar arasında bir doktor ve iki hemşire vardı" diye de ekledi.

'YASA DIŞI CİNAYETLERİN HESABI VERİLMELİ'

İsrail askerlerinin işlediği tüm cinayetlerin kapsamlı ve bağımsız bir şekilde araştırılması gerektiğini aktaran Al-Kheetan, "Yasa dışı cinayetlerden sorumlu olanlar hesap vermeli. İsrail, yıllar boyunca güvenlik güçlerinin üyelerini yasa dışı cinayetlerden sorumlu tutmada ısrarla başarısız oldu. İsrail yalnızca uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülüklerini ihlal etmekle kalmıyor, aynı zamanda bu tür cinayetlerin tekrarlanmasını teşvik etme riskiyle karşı karşıya kalıyor" diye konuştu.

Ronen Bar (solda), Halevi (sağda)

İsrail Savunma Kuvvetleri'nin istifa eden ancak yerine yeni biri atanana kadar görevde olan Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi ve İsrail İç İstihbarat Teşkilatı Şin Bet Başkanı Ronen Bar Çarşamba günü Batı Şeria'yı konuşmak için bir aradaydı.

İsrail işgal ordusunun Nablus'a (Filistinliler Batı Şeria'nın kuzeyindeki bu bölgeye Nablus, İsrailliler Samarya diyor) ilerleme planını İsrailli N12 kanalı bildirmişti. İsrail ordusundan da hemen ardından bir açıklama geldi.

The Jerusalem Post'un haberine göre Şin Bet Başkanı Ronen Bar "Çok cepheli bir operasyondayız, ama şu anda Samarya'nın zamanı geldi" ifadelerini kullandı. Bar ayrıca "Görevi tamamlamanın değerinin çok önemli faydaları olduğunu düşünüyorum" iddiasında bulundu.

Halevi ise Batı Şeria'da Cenin ve Nablus dahil Filistinli mülteci kampında bir dizi askeri operasyona ihtiyaç olduğunu öne sürdü ve "Cenin kampında devam etmeye hazır olmalıyız, bu durumu farklı bir yere getirecek" şeklinde konuştu.

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta çıkan çatışmalarda hayatını kaybeden eski Hamas siyasi büro başkanı Yahya es-Sinvar'ın giydiği askeri yeleği ve hayatını kaybetmeden önce yaralı olarak oturduğu koltuğun Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta bulunduğu bildirildi.

SİNVAR'IN SON ANLARI

İsrail ordusu, Hamas lideri Yahya Sinvar'ın Refah'ta düzenlenen bir operasyon sırasında öldürüldüğünü duyurmuştu. Ölümünün doğrulanmasının ardından Sinvar'ın son anlarına ait görüntüler yayınlanmıştı. Sinvar, önceki İsrail suikastlarında olduğu gibi özel bir operasyonla öldürülmedi. İddiaya göre, 16 Ekim tarihinde Gazze'nin güneyinde devriye gezen İsrail askerleri 'tesadüfen' Sinvar ile karşılaştı.

Çatışma sırasında ölen Hamas liderinin kimliğini İsrail askerleri ancak çatışma sonrası fark edebildi.

DRONE'A SOPA FIRLATTI

Hamas lideri son anlarında İsrail drone'una elindeki sopayı fırlatırken görüntülenmişti.

SİNVAR'IN SON EMİRLERİ

Filistinli Al-Quds gazetesi 17 Ekim'de öldürülen Hamas lideri Yahya Sinvar'ın 'son emirleri' olduğu öne sürülen yazılı belgeleri yayınlamıştı. Mavi mürekkeple aceleyle karalanmış ilk sayfada, rehineleri kaçıranlara "esirlerin hayatlarına dikkat edin ve onları güvence altına alın, çünkü onlar bizim elimizdeki pazarlık kozu" talimatı yer alıyor.

WSJ: HAMAS'IN YENİ BİR SİNVAR'I VAR

The Wall Street Journal gazetesi "Hamas'ın başka bir Sinvar'ı daha var. Ve Hamas'ı yeniden inşa ediyor" başlıklı haberinde Ekim ayında İsrail tarafından öldürülen Yahya Sinvar'ın küçük kardeşinin Gazze'de çalışmalarını sürdürdüğünü söyledi. Gazete'nin haberine göre Yahya Sinvar'ın ölümü ve İsrail'in saldırıları Gazze'de "yeni bir gönüllü asker nesli yarattı" ve "Muhammed Sinvar, Hamas'ın canlanma çabalarının merkezinde yer alıyor" ifadelerini kullandı.

Kardeş Sinvar "İsrail askerleri Ekim ayında abisini öldürdüğünde, Katar'ın başkenti Doha'da bulunan Hamas yetkilileri yeni bir lider atamak yerine kolektif bir liderlik konseyi oluşturmaya karar verdi." Ancak haberde "Gazze'deki Hamas üyeleri bu karara uymadı ve Doha'daki Arap bulucularına göre, genç Sinvar'ın yönetimi altında özer bir şekilde faaliyet gösteriyor." Habere göre 50 yaşına yakın olan Muhammed Sinvar'ın kendisinden 10 yaş büyük abisi Yahya Sinvar ile oldukça yakın olduğu, onun da abisi gibi erken yaşta Hamas'a katıldığı ve hareketin silahlı kanadına yakın olduğu düşünülüyor.

'GÖLGE' LAKABI

Haberde "İsrail hapishanesinde yirmi yıldan fazla zaman geçiren abisinin aksine, Muhammed Sinvar, İsrail hapishanesinde önemli bir zaman geçirmedi ve İsrail'in güvenlik teşkilatı tarafından daha az anlaşılıyor. Arap yetkililere göre, büyük ölçüde perde arkasında faaliyet gösterdi ve bu da ona 'Gölge' lakabını kazandırdı.

Gazze'deki savaşı yöneten Güney Komutanlığı'ndan üst düzey bir İsrailli yetkili, "Onu bulmak için çok çalışıyoruz" dedi.

ABD Başkanı Donald Trump'ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'ın Tel Aviv ve Hamas arasında Gazze Şeridi'nde varılan ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasını görüşmek üzere İsrail'i ziyaret edeceği bildirildi.

İsrail ordusunun, Cenin kenti ve mülteci kampına 3 gündür sürdürdüğü saldırılarında 12 Filistinli yaşamını yitirdi, 40 kişi yaralandı.

İsrail işgal ordusu Gazze'de kuzeyde ve güneyde ateşkesin sağlanmasıyla derinlemesine bir "operasyon" için fırsat gördüğünü belirtiyor. Gazze'deki ateşkesin ardından Batı Şeria'daki Cenin mülteci kampında başlayan saldırıların Batı Şeria'nın kuzey bölgesindeki Nablus'a (Kente Filistinliler Nablus, İsrailliler Samaria diyor) uzanması bekleniyor.

İsrailli N12'nin haberine göre Gazze'de Pazar günü 12.15'te resmi olarak başlayan ateşkesin ardından hafta başında İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) tarafından Cenin mülteci kampında başlatılan operasyonun burada sona ermesi beklenmiyor. İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) habere göre önümüzdeki günlerde Nablus'ın diğer bölgelerine yayılacak kapsamlı bir operasyon planlıyor.

ŞİN BET BAŞKANI İŞARET ETTİ

Habere göre İsrail İç İstihbarat Teşkilatı Şin Bet Başkanı Ronen Bar, görevinden istifa eden ancak fiilen halen görevde olan Genelkurmay Başkanı Halevi'nin de katıldığı bir toplantıda "Çok cepheli savaşta Nablus'un öncelikli hale geldiğini söyleyerek "Burada gelişen olumsuz durumlar vardı. Ancak istihbarat, Şin Bet, sınır polisi ve ordu sahada" dedi.

BATI ŞERİA VE NABLUS

İsrail'in Gazze'deki ateşkes sonrası çeşitli saldırılarda bulunduğu Batı Şeria, Ürdün Nehri'nin batısında, Kudüs'ün doğusunda yer alıyor. Çoğunluğu Filistinli olmak üzere bölgede son verilere göre yaklaşık 3,2 milyon insan yaşıyor. Ayrıca sayıda Yahudi de uluslararası hukuka göre yasadışı bir biçimde burada yaşıyor.

Bölge 1950'de Ürdün tarafından ele geçirildi. İsrail güçleri 1967'deki Altı Gün Savaşı sırasında bölgeyi Ürdün'den aldı ve askeri işgal altına soktu.

İsrail’in 1970'ler ve 1980'ler boyunca bölgede yerleşimler kurarak işgali sürdürürken Filistinliler Batı Şeria’da 1987'den 1993'e ve 2000'den 2005'e kadar Batı Şeria'da ayaklanmalar düzenledi.

Ürdün 1988’de Batı Şeria üzerindeki hak iddiasından vazgeçti. 1993'teki Oslo Anlaşması ile beraber Batı Şeria'nın bir kısmı Filistin Yönetimi tarafından yönetilirken, geri kalan kısmı da doğrudan İsrail yönetimi altında kaldı. Ancak İsrail Batı Şeria'da hak iddia etmeye devam ediyor ve çeşitli bahanelerle saldırılarını sürdürüyor.

ABD Başkanı Donald Trump'ın İran konusunda yürütülecek çabaların başına getirmek için kafasında bir isim olduğu bildirildi. Financial Times'ın konuyla ilgili bilgiye sahip kaynaklara dayandırdığı haberine göre, Trump bu görev için Orta Doğu özel temsilcisi Steve Witkoff'u düşünüyor.

Gazze ateşkesinin sağlanmasındaki merkezi rolüyle tanınan Witkoff, "bölgedeki çatışmaları azaltma çabalarının bir parçası olarak İran'ın nükleer emellerini engellemeye yönelik çalışmaları yönetecek."

Haberde, Trump ekibinin İran'a yönelik "maksimum baskı" kampanyasını yeniden başlatmak için yaptırımları devreye sokmaya hazırlandığı belirtilirken, Tahran ile her şeyden önce diplomasi girişimlerinde bulunulmasının büyük olasılık olduğu da kaydedildi.