09.06.2021 - 14:45 | Son Güncellenme:
DHA - AA
Öğretim görevlisi Neşe Nur Akkaya ve kız arkadaşı Nişantaşı'ndaki Mıstık Park'ta sohbet ediyordu.
İddiaya göre, Eray Çakın, Akkaya'yı bakışlarıyla rahatsız etti. Ardından Akkaya'nın başörtüsünü kastederek "Burada ne işiniz var, siz ve sizin gibileri istemiyoruz" dedi. Akkaya'nın "rahatsız oluyorsan sen gidip başka bir yerde oturabilirsin" cevabı üzerine sinirlenen Eray Çakın, elindeki şişeyle Akkaya'nın kafasına defalarca vurdu.
SUÇUNU İTİRAF ETTİ
Gözaltına alınan Eray Çakın, Neşe Nur Akkaya'ya saldırdığını ve nefret söylemlerinde bulunduğunu itiraf etti. Arkadaşları ve diğer görgü tanıkları da saldırıya şahit olduklarını söyledi. Eray Çakın, ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı.
TEPKİLER ÇIĞ GİBİ
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Nişantaşı'nda sözlü ve fiili saldırıya maruz kalan kadın akademisyenle görüşerek, geçmiş olsun dileklerini iletti.
Bakan Gül, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "Nişantaşı'nda sözlü ve fiili saldırıya maruz kalan Neşe Nur Hanımefendi ile görüştüm. Geçmiş olsun dileklerimi ileterek, daima yanında olduğumuzu bilmesini istedim. Türkiye, birlik, beraberlik, huzur ve eşitlik içinde yaşama arzusunu kolay gerçekleştirmedi, asla da kaybetmeyecek. Buna hukuk geçit vermez, biz göz yummayız, millet izin vermez." ifadelerini kullandı.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, İstanbul'da Nişantaşı'nda saldırıya maruz kalan kadına her türlü desteği vereceklerini açıkladı.
Bakan Yanık, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, şiddetin her türlüsünün insanlık suçu olduğunu bildirdi. Yanık, "Şiddetin her türlüsü ve sebebi ne olursa olsun ayrımcılık utanç verici bir insanlık suçu. Bu faşist zihniyeti şiddetle kınıyorum. Açılacak davaya müdahil olarak, Nişantaşı'nda saldırıya maruz kalan kardeşimize bu süreçte her türlü desteği vereceğiz, yanındayız" ifadelerini kullandı.
AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, İstanbul Nişantaşı'nda bir kadın akademisyene uygulanan şiddeti kınadı.
Kurtulmuş, İstanbul Nişantaşı'nda bir kadın akademisyene şiddet uygulandığı haberlerine ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, şunları kaydetti:
"Nişantaşı'nda bir parkta başörtülü olduğu için genç bir akademisyene karşı yapılan çirkin saldırıyı şiddetle kınıyorum. Herkes toplumu ayrıştıran her türlü saldırının, kadına karşı şiddetin karşısında, sevginin, kardeşliğin, birlik ve beraberliğin yanında olmalıdır. Bu tür zorbalara karşı hukukun gerekeni en sert ve seri şekilde yapacağına inanıyorum."
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, İstanbul Nişantaşı'nda yaşanan şiddet olayını telin ederek, "Bu ülkeyi kalpleri nefretten kararmış olanlara bırakmayacağız." ifadesini kullandı.
Altun, sosyal medyadan yaptığı paylaşımda, Kanada'da İslam karşıtlığı yüzünden 4 Müslüman'ın öldürülmesine üzülürken, Nişantaşı'nda aynı saiklerle başörtülü bir kadın akademisyene saldırıldığını belirtti.
Irkçılığın en büyük hastalık olduğunu vurgulayan Altun, şunları kaydetti:
"Bu barbarlığı kabul etmemiz mümkün değildir. Bu barbarlığı telin ediyorum. Ülkemizde ne yazık ki yıllar yılı birileri topluma yersiz korkular zerk ettiler. Kirli ve hastalıklı ruh hallerini ideoloji diye pazarladılar. Dini değerleri benimseyen geniş toplum kesimlerini ötekileştirerek toplumsal huzuru bozdular. İşte onlar bugün Nişantaşı'nda yaşanan şiddetin ortağıdır.
Bir de buradan şunu sormak istiyorum. Bu şiddete maruz kalan kişi başörtülü olduğu için mi bazı 'insan hakları' savunucuları, 'kadın hakları' aktivistleri seslerini çıkarmıyorlar? Nedir bu onaylayıcı sessizliğin sırrı? İnsan, eşrefi mahlukattır. Kişi kendisi için istediğini diğeri için istemedikçe gerçek huzur ve güven ortamının oluşması mümkün değildir. Bu ülkeyi kalpleri nefretten kararmış olanlara bırakmayacağız. Huzur için, güven için, istikrar için, istikbalimiz için daha çok çalışacağız."
Önce İnsan Derneği Başkanı Nuray Canan Songür, Nişantaşı'nda saldırıya uğrayan akademisyen Neşe Nur Akkaya'ya destek verirken, Kanada'da Müslüman aileye yönelik saldırıyı kınadı.
Songör, yaptığı yazılı açıklamada, Akkaya'nın başörtülü olduğu için saldırıya uğradığını ifade ederek, şüphelinin en ağır cezayı alması için konunun takipçisi olacağını kaydetti.
28 Şubat sürecinde türlü eziyetler gördüğünü, okulundan atıldığı ve gördüğü şiddet nedeniyle yurt dışında okumak zorunda kaldığını aktaran Songür, "İnsanları ötekileştirmeden, din, dil, ırk ayırt etmeksizin kardeşçe ve barış içinde yaşamanın en temel yolu 28 Şubat'tan kalma bu hastalıklı zihinlerin tecrit edilmesidir." ifadesini kullandı.
Songür, Kanada'da Müslüman aileye yönelik gerçekleştirilen ve 1'i çocuk 4 kişinin hayatını kaybettiği saldırıyı da kınadı.
Saldırının İslam karşıtlığının geldiği durumu gözler önüne serdiğini kaydeden Songür, "Türkiye'de ve dünyada bilinçli bir şekilde körüklenen, korkunun nefrete, nefretin düşmanlığa ve şiddete dönüştüğü bu korkunç gidişat ve vahşet artık durdurulmalıdır." dedi.