27.09.2024 - 12:07 | Son Güncellenme:
CNN TÜRK Ankara Temsilcisi Dicle Canova detayları anlattı.
POLİS KATİLİ O SİCİLLE NASIL SERBESTTİ?
Yunus Emre Geçti'nin ilk başta 26 suç kaydı bulunduğu haberlere yansımıştı. Dün akşam Ali Yerlikaya da açıkladı. Bende Adalet Bakanlığı'ndan edindiğim bilgilere göre 19 suç kaydı var. Bunların bazıları birleştiriliyor, 15 suç kaydına düşüyor. Ama karakolda 15 suç kaydı var.
Bu ne demek? Gasp, yaralama, uyuşturucu kullanımı, taciz vb. şikayetlere bağlı karakol kayıtları bulunuyor. Bunların 5'i yargılama aşamasında. Bu 5 dava dosyasının 2'si iddianame aşamasında. 3'ü ise soruşturma aşamasındaymış edindiğim bilgilere göre. Ve hakkında 2 de adli kontrol kararı vardı.
Önce şuna açıklık getirelim. Suç kaydı ile sabıka kaydı iki farklı başlık. Suç kaydı nedir? Toplumda GBT olarak da bilinen İçişleri Bakanlığı'na bağlı Kaçakçılık, İstihbarat, Harekat ve Bilgi Toplama Dairesi Başkanlığı'nda tutulan belgeler bunlar. Daha çok bir suça karıştığı iddiası bulunan, aranan veya kamu haklarından yararlanmaları engellenenlerin, çalıntı arabaların kayıtlarının tutulduğu bir sistem bu.
Sabıka kaydı ise, suçun işlendiğinin kesinleştiği anlamına gelir. Ve Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü'nde tutuluyor.
İMZA VERMEDİ, BAKANLIĞA BİLDİRİLMEDİ
Bahsettiğimiz Yunus Emre Geçti ile alakalı suç kayıtları var. GBT'sinde yani hakkındaki şikayetler ve iddialar karakol kayıtlarında yer alıyordu. Haftada 2 kez karakola gidip imza atması gerekiyordu. Ancak edindiğim bilgilere göre, hiçbirine uymadı. Gidip imza vermedi. Emniyet bu durumu Adalet Bakanlığı'na bildirseydi kanun gereği hemen tutuklanması gerekecekti deniyor.
'İVEDİ İŞ' NOTU
Bir başka önemli unsur daha var. Annesini darbettiği için 28 Haziran'da annesi emniyete giderek şikayetçi olmuş. Madde bağımlısı olduğu için tedavi olmasını istemiş. Bunun üzerine İstanbul Anadolu 4. Sulh Hukuk Mahkemesi de ivedilikle hastaneye sevk edilmek üzere hazır edilmesi için kolluk birimine müzakere yazılması kararını alıyor. 5 Temmuz'da da bu karar Ümraniye İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne 'ivedi iş' notuyla gönderiliyor.
Polis de tabii ki bu karar gereği Yunus Emre Geçti'yi aramaya başlıyor. 31 Temmuz'da bir rapor Adalet Bakanlığı'na ulaşıyor. O raporda ne deniyor? Yunus Emre Geçti'nin İstanbul'da olmadığı, Çanakkale'ye yerleştiği ve tedavi olmak istemediğini belirttiğini ifade eden bir rapor. Bu nedenle sevk işleminin yapılamadığı da o raporda belirtiliyor. 31 Temmuz'da Polis Merkezi Amirliği tarafından kaleme alınıyor bu rapor.
Sonrası malum, geçtiğimiz hafta da ne yazık hırsızlık nedeniyle hakkındaki şikayet nedeniyle polis karakola alıyor. Oradan kaçıyor. Ardına düşen polislerle mücadeleye girerek ne yazık ki Şeyda Yılmaz'ın silahını alıp onu şehit ediyor.
Aslında uyuşturucu bağımlılığı, darp, hırsızlık... Birçok hakkındaki şikayet nedeniyle karakolda GBT'si bir hayli kabarık isim. Üstelik mahkeme kararıyla yakalanıp tedavi edilmek suretiyle hastaneye kaldırılması da isteniyor. Ama İstanbul'da bulunamadığı, Çanakkale'ye yerleştiği, tedavi olmak istemediği yönünde polis raporu Adalet Bakanlığı'na iletiliyor. İşte o arada bu suçu işliyor. Genç bir kadın, polis memurunu şehit ediyor.
"SOMUT ADIMLAR YOLDA"
Artık bundan sonrasına ilişkin yeni somut adımlar yolda diyebilirim. Dünkü toplantı şuydu; 4 yılda bir güncellenen Yargı Reformu Strateji Belgesi üzerine yapılan toplantıydı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç başkanlığında, ilgili birim amirleri, bakan yardımcıları tamamı katıldı. Çok kapsamlı bir strateji raporu geliyor. Bunun altını çizelim ve sona yaklaşıldı.
Üst üste yaşanan bazı olaylar ve sıkça sorgulanan bazı yargı kararları nedeniyle tüm bunlar dikkate alınarak bu rapor gözden geçiriliyor. Bilhassa deniyor ki; Kamu vicdanında rahatsızlık oluşturan olumsuz durumların önüne geçecek, yeni ve somut adımlar atılacak.
Öncelikle Adalet Bakanlığı kaynakları diyor ki; Yılda 12 milyon dosyanın 25 bin hakim-savcının önüne gittiği vurgulanıyor. Yani bir hakime 700-800 dosya düşüyor. Dolayısıyla böylesine bir iş yükü karşısında zaman zaman hatalı kararlar çıkması doğal ama ilk dereceli mahkemelerinde verilen bir hatalı karar istinaf ve Yargıtay'da düzeltilebilir ifadesi kullanılıyor.
Öte yandan Dilan ve Engin Polat örneğinde olduğu gibi tutuksuz yargılanmaları üzerine tepkiler olmuştu. Zaman zaman tutuksuz verilen yargılama kararları da Adalet Bakanlığı kaynakları şu ifadeleri kullanıyor; Bir kere her şeyden önce mahkemeler elindeki delillere göre karar verir deniyor. Delil olmayınca başka tedbirler alınabiliyor diye de ifade ediliyor. Her şeyden önce tutuklamanın tüm dünyada son tedbir olarak ele alındığı, denetimli serbestliğin gelişmiş ülkelerde var olan bir uygulama olduğunu ve oralardan örnek alınarak bizim sistemimize de entegre edildiği altı çiziliyor. Ama mahkemeler delile göre karar verir ifadesi de vurgulanıyor.
'İŞLENEN HER SUÇUN CEZASI HAPİS OLACAK'
Ancak gecikmeyen bir adalet ve cezasızlık algısını ortadan kaldıracak somut adımlar gelecek demiştim. Bunları 4 ana başlıkta özetleyebilirim;
- Birisi cezasızlık algısının kaldırılacak olması... Özellikle basit, adil suçlarda... İşte gasp, yaralama, hırsızlık gibi suç kaydı bulunan kişiler, bunların yargılaması, yargılaması sonrası aldıkları ceza 2 yılı çok aşmıyor. Türk Hukuk Sistemi'nde de 2 yıllık ceza, cezaevinde yatmayı gerektirmiyor. İşte bu ortadan kaldırılacak. Deniyor ki; Basit suçlar dahil cezasızlık kaldırılacak. İşlenen her suçun cezası hapis olacak ve işlenen suça göre belirli bir süre herkes cezaevinde kalacak.
Bu daha önce de gündeme gelmişti. Ancak Meclis'te kabul görmemişti. Bir kez daha bu çalışma yapılıyor. Yani dediğim gibi İnfaz Yasası'nda bazı yeni düzenlemeler ve somut adımlar yolda.
DENETİMLİ SERBESTLİK
- İkinci başlık denetimli serbestlik... Burada da edindiğim bilgilere göre; baştan aşağı yeniden değerlendirme söz konusu olduğu yönünde. Yektesan bir denetimli serbestlik var. Yani en son 2020'de bir düzenlemeye gidilmişti. 1 yıldan 3 yıla çıkarılmıştı denetimli serbestlik. Şimdi düşünülen yeni duruma göre suçlunun cezasına göre yeni bir uygulamaya gidilmesi söz konusu olacak. Denetimli serbestlik suçun infazı aşamasında uygulanıyor, bunun altını çizelim. Adli kontrol ise yargılama aşamasında. Tutuklama tedbirine alternatif olarak uygulanıyor.
DURUŞMA SÜRELERİ DÜŞÜYOR
- Bir diğer önemli nokta da duruşma süreleri... Hakkında davalar var, iddianameler var. Kimi soruşturma aşamasında, kimi dava aşamasında, adli kontrolle serbest dışarıda, imza atması gerekirken imza atmaya gitmiyor. Ama o arada gidip bir kadın polisi şehit edebiliyor. Bu dava sürelerinin artık kısalması gerekiyor. Yani 6 ay sonraya erteleme ortadan kaldırılacak. Ben öyle anlıyorum. Dava süreleri en fazla 1 ay sonraya ertelenebilecek şekilde yeni bir düzenlemenin yolda olduğunu ifade edebilirim.
KONTENJAN HEDEFİ: 100 BİNİN ALTINA İNDİRİLMESİ
- Bir diğer ele alınan konu da tabi hukukçuların niteliği, bu niteliğin artırılması... Bugüne kadar birtakım düzenlemeler yapıldı. Mesela hukuk fakültelerinin kontenjanları 190 bindi. YÖK ile iş birliğine gidildi, 125 bine düşürüldü. Şimdi hedef 100 binin altına indirilmesi. Hukuk fakültelerinin kontenjanlarının 100 binin altına indirilmesi üzerinde bir çalışma yapılacak.
Diğer yandan malum hakim savcı yardımcılığı getirildi. Geçen hafta hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın katılımıyla bir tören düzenlendi. İlk hakim ve savcılar geçen hafta eğitime başladı. 3 yıl eğitim alacaklar artık. Bu eğitimi almadan görev yapamayacaklar.
Ayrıca hukuk mesleğine giriş de sınava tabii tutuluyor. İlk sınav 29 Eylül'de gerçekleşecek. Artık avukat olabilmek için o sınavı kazanmak gerekecek.
İNSAN HAKLARI EYLEM PLANI... ERDOĞAN, ARALIK AYINDA AÇIKLAYACAK
Yani Yargı Strateji Belgesi'nin genel olarak kapsamı yargının, hukukçunun niteliğinin artırılması, süreçlerin hızlandırılması, denetimli serbestliğin yeni baştan ele alınması ve İnfaz Kanunu'nda düzenlemeye gidilmesi gibi cezasızlık algısını ortadan kaldıracak birtakım önemli adımların atılmasını içeriyor.
Bunu destekleyecek bir başka belge daha var. O da İnsan Hakları Eylem Planı. Onun da hazırlıklarının sürdüğü yönünde bilgi aldım. O planın da aralık ayında Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanacağı yönünde birtakım planlamalar var.