12.07.2019 - 10:41 | Son Güncellenme:
İHA
Ankara Gölbaşı’nda bulunan polis lojmanlarında oturan Bahadır Yüce, 15 Temmuz darbe girişiminin olduğu gün darbecilere karşı gelmek için hamile eşini evde bırakarak Özel Harekat Daire Başkanlığı'na gitti. Burada darbecilere karşı gelen Bahadır Yüce, hain saldırı sonucu şehit oldu. Yüce, geride hamile olan eşini ve vefatından yaklaşık 1 ay sonra doğacak çocuğunu bıraktı.
"AKŞAM SAATLERİNDE TELEVİZYONU AÇTIĞIMDA BOĞAZ KÖPRÜSÜ'NDE ASKERLERİ GÖRDÜM"
Şehit Yüce’nin babası Hasan Yüce, 15 Temmuz günü televizyon izlerken yaşanan olaylarla Türkiye’yi bağdaştıramadığını belirterek, "Akşam saatlerinde televizyonu açtığımda Boğaz Köprüsü’nde askerleri gördüm. Türkiye ile bağdaştıramadım önce, arkadaşı aradım ’Boğaz Köprüsünde askerler var. Bu olay Türkiye’de mi yoksa başka bir yerde mi’ diye. Çünkü, hiçbir anlam veremedim. Türkiye’de olduğunu söylediğinde, ’Ne oluyor ? Kamera şakası mı yoksa film çekimi mi, bu saçma olay nereden çıkıyor’ dedim" ifadelerini kullandı.
"GELİNİM BENİ ARADI, 'BABA BURAYI BOMBALIYORLAR' DEDİ"
Evde olaylarla alakalı kendi aralarında yorum yaparken şehit Bahadır Yüce’nin eşi Ayşe Yüce’nin kendisini aradığını ve bulundukları yerin bombalandığını söylediğini aktaran baba Hasan Yüce, "Kendi aramızda yorum yaparken oğlumun eşi Ayşe, oturdukları lojmandan telefonla bana ulaştı. ’Baba burayı bombalıyorlar’ dedi. Bende ’Kızım öyle bir şey mümkün değil. Nasıl bombalayacaklar orayı, hangi bir güç bombalayacak, Rusya olsa NATO var, Suriye olsa Ankara’ya kadar gelecek ne gücü var da gelip bombalayacak’ dedim. Ne yazık ki Türk Silahlı Kuvvetleri’nin içerisine sızan hainler hiç aklıma gelmedi, hiç kimsenin aklına gelmezde, meğer onu vuranlar Türk Silahlı Kuvvetleri’nin içine sızan hainlermiş" şeklinde konuştu.
Gelini Ayşe Yüce’yi güvenli bir şekilde oradan çıkarmak ve olaylarını aslını öğrenmek için evinden çıkarak yola koyulan baba Yüce: "Olayın aslını öğrenmek için Gölbaşı Polis Lojmanlarına doğru yola çıktım. Gölbaşı’na giderken de sürekli telefonla konuşuyorduk. İkinci bombanın sesini duydum, duydum da kendimi biraz kaybettim. Ben yoldayken, sokağa çıkma yasakları vs. haberleri geliyordu. Ama hiçbirisini dinlemedik. Çünkü ilk işim oradan hamile olan gelinimi, oğlumun eşini alıp gelmekti. Gölbaşı’na ulaştım, oradan gelinim Ayşe Yüce’yi alıp, kendi evime getirdim" diye konuştu.
"GELİNİMİN GÜVENLİĞİNİ SAĞLAYIP İLK AMACIMA ULAŞTIM"
Gelininin güvenliğini sağladıktan sonra oğlunu düşünmeye başladığını ve bundan dolayı rahatsızlık geçirip hastaneye kaldırıldığını anlatan baba Yüce, şunları kaydetti: "Oğlumu düşünmüyor değildim, düşünüyordum ama polis olduğu için onun görevi hem bizleri korumak hem de kendisini korumaktı. İlk amacıma ulaşmıştım. Gelinimi sağ salim yanıma getirmiştim, ikinci olarak da oğlumu düşünüyordum. Ne bir haber alabiliyor ne de irtibat kurabiliyorduk. İrtibat kuracağım kimseyi bilmiyordum. Zaman geçtikçe iç organlarım içime sığmamaya başladı. Vücudum dar geldi artık, yaklaşık gece 2-3 arasında istifra etmeye başlayıp kendimden geçmeye başladım. Sigarayı bırakalı yaklaşık 6 yıl olmuştu ancak o gün hissettiğim o duygularla sigaraya tekrar başladım. Oğlumun şehit haberini almadan, rahatsızlığım durulmayınca Sincan Devlet Hastanesi’ne gittim. Hastanede yardımcı oldular, ne yaptılar bilmiyorum ama orada kısa süreli uyudum."
"GELİNİMİ ALMAK İÇİN EVDEN ÇIKTIĞIMDA İÇİME 'ŞEHİT OLDU OĞLUM' DUYGUSUYLA YOLA KOYULDUM"
Oğlunun şehit olduğunun içine doğduğunu kaydeden baba Yüce, "Hastanede uyandıktan sonra rahatladım ama öyle bir duygu yüklendi ki, sanki oğlum şehit oldu. Gelinimi almak için evden ilk çıktığımda içime ’Şehit oldu oğlum’ duygusuyla yola koyuldum. Ama amacım, orada bulunan gelinimi alıp güvenliği için eve gelmekti. Gelinimi getirdikten sonra oğlumu düşünmeye başladım. Gece rahatsızlık geçirip hastaneye gittiğimde, Akıncılar’da orada bulunan hainlerin insanlara kurşun yağdırdıktan sonra oradaki yaralılar gelmeye başlamıştı. Ben oradayken yaralılar hastanede değildi, ben çıkış yaparken gelmeye başladılar" dedi.
"BİZİ KORUYAN BİR BİRİM BİZİ VURUYORDU. BUNU GELECEK NESİLLERE NASIL İZAH EDECEĞİZ"
Yaşanan olayların darbe girişimi olduğunu anlamadıklarını vurgulayan baba Yüce, "Saatin tam kaç olduğunu hatırlamıyorum. Eve geldik, duramıyoruz. Sabaha kadar uyumadık, televizyon izliyoruz ancak bu tür olaylarda haber verilmezmiş. Biz bu olayın hain darbe girişimi olduğunu aklımıza bile getirmedik. Hayal içine bile girmedik. O bombaları kim atıyor bilgimiz dışında, bizi vuranların Türk Silahlı Kuvvetleri olduğu söylenildiğinde beynimden vurulmuşa döndüm. Bizi korumakla yükümlü bir birim, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Özel Harekat Daire Başkanlığı'nı vuruyordu. Bunu gelecek nesillere nasıl açıklayacağız. 15 Temmuz’daki şehitlerin evlatlarına biz bunları izah edeceğiz ? Oğlum seni hain TSK içerisinde bulunan hainler şehit etti diye nasıl izah edeceğiz. Ama bir türlüde izah edeceğiz" ifadelerini kaydetti.
"TSK'NIN İÇİNDE SIZAN 3-5 HAİN YÜZÜNDEN TSK KÖTÜ OLMAYACAK"
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 3-5 hain yüzünden kötü olmayacağını anımsatan baba Yüce, "Türk Silahlı Kuvvetleri bizim Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, içerisine sızan 3- 5 tane hain, o hainler olduğu zaman TSK kötü olmayacak. Yine bizleri koruyacak. Yine evlatlarımız gidecek askerlik yapacak. Birileri o görevi yapacak. Dürüstçe, mertçe vatanını korumak için yapacak, haince değil. İki birim, birisi TSK diğeri emniyet, ikisi de bu ülke için canını verecek. Ama o hainler insanların canını aldı. O insanları şehit etti. Şehit oğlumla gurur duyuyorum. Acısı çok büyük, hiç bir zaman bu acı örtülmez, kapanmaz acı ama şehitlikte gurur verici bir olay, oğlum şehit oldu derken gururla anlatıyorum. Ama bir taraftan da o hainleri lanetliyorum" dedi.
"AMBULANS KAPIMIZIN ÖNÜNE GELİNCE ANLADIK Kİ OĞLUMUZ ŞEHİT OLDU "
16 Temmuz sabahında evinin önüne ambulans geldiğinde oğlunun şehit olduğunu anladığını ifade eden baba Yüce, "Ambulans kapımızın önüne gelince anladık ki oğlumuz şehit oldu. Ama bize hasta diye söylendi. Bizleri ambulansla götürdüler. Hamile olan gelinimle beraber gittik. Onu doğumevine götürdüler hamile olduğu için, bizlere şehit oldu denilmiyordu. Biz adli tıpa gittiğimizde şehit olduğunu öğrendik. O gün zaten oğlumu alamadık. Ertesi güne kaldı. şehit fazla olunca işlemler bitirilemedi. Oradaki insanlar her ne kadar yardımcı olmaya çalışsa da şehit fazlaydı. Ertesi gün Sincan da iki şehit yan yana defnini yaptık" diye konuştu.
"İNŞALLAH ADINI YAŞATTIĞI GİBİ BABASININ DÜŞÜNCESİNİ FELSEFESİNİ YAŞAM TARZINI BENİMSER"
Şehit Bahadır Yüce’nin ilginç fikirlere sahip olduğunu vurgulayan baba Yüce, şunları aktardı:
"Oğlum sağ iken ilginç fikirleri vardı. Bir tanesi de çocuğuna kendi ismini koymaktı. Hatta bazı misafirliklere gidip geldiğinde bir gün 7 yaşındaki bir çocuk, ’amca sende şehitlik siması var’ demiş. O da kalkmış, elini öpmüş. ’İnşallah şehit olurum’ demiş. ’Oğlumun adının da benim adım olmasını istiyorum’ demiş. Takriben şehit olduktan 1 ay sonra doğan çocuğunun adı da oğlumun adı oldu. Adı yaşıyor. İnşallah adını yaşattığı gibi babasının düşüncesini felsefesini yaşam tarzını benimser. Çünkü benim oğlum sakin yaşayan, sessiz yaşayan, herkese yardım etmeye çalışan bunu ayırt etmezdi. Birisi yardım istediğinde mutlaka ona yardım etmek isterdi. Bir yere götür beni deyince kimseyi reddettiğini görmedim. Bu vatanı seviyordu, milletini seviyordu kendinden çok yanındaki insanları düşünüyordu. İnşallah torunumda babası gibi olur."