04.04.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:
GENÇ GAZETE
DÜNYANIN her ülkesinde kabul gören sokak sanatına Türkiye’de de gün geçtikçe ilgi artıyor. Onlara meydanlarda, vapurlarda, metroda, caddelerde rastlıyoruz. Her yaştan insanın resim, tiyatro, fotoğraf ve müzik sanatlarını sokağa taşıması, sanata karşı farkındalığı artırıyor. Biz de sokak sanatçılarını gündeme getirmek istedik. İşte onların hikayeleri...
Hayallerinin peşinde
İlk önce Çemberlitaş’ta karakalem insan portresi çizen Bekir Yılmaz’la karşılaşıyoruz. Yıllarca genç, yaşlı pek çok insanın portresini çizen Yılmaz, insanların anlık ifadelerini geleceğe taşımaktan keyif alıyor. Çizim yeteneğini küçük yaşlarda fark ettiğini ancak bunu gösterebileceği bir eğitim alamadığını belirten Yılmaz, yıllarca sanayide çalışmış ancak resim tutkusundan hiç vazgeçmemiş. Emekli olduktan sonra sokaklarda özgürce resim yaptığını, her gün yüzlerce farklı yüzle karşılaşmanın onu mutlu ettiğini dile getiren Yılmaz, hiç kimsenin hayallerinden vazgeçmemesi gerektiğini söylüyor.
‘Ev geçindiriyorum’
Kadıköy rıhtımda elektrogitarını çalan Ferit Poyraz da geçimini sokakta müzik yaparak sağlayan sanatçılardan. Üniversitede hem resim hem de müzik alanında eğitim alan Poyraz, sokakları tercih etme nedenini şöyle anlatıyor: “Ben eğitim dönemimde Portekiz’de 6 ay Erasmus programına katıldım. Daha sonra 3 yıl İsveç’te yaşadım. Hem resim hem müzik alanında eğitim aldım. Büyük gruplarda büyük sahnelerde bulundum sonrasında gruptan ayrılarak sokakları tercih ettim.”
Bir buçuk yıldır sokaklarda müzik yapan Poyraz, “Geçindirmek zorunda olduğum bir evim var. Beni sokakta dinleyen birçok müzisyenden gruplarına katılmam için davet aldım ancak müzik yaparken hem para hem de mekân sıkıntısı yaşıyorsunuz. Çünkü barlarda sahne alırken müşterilerin istekleri doğrultusunda müzik yapmak zorunda kalıyoruz ve özgürlüğümüz elimizden gidiyor. Kendimi en iyi sokakta ifade ediyorum” diyor.
Sanatçılar her ne kadar zorluk yaşasalar da kimi zaman olumlu kimi zaman olumsuz tepkiler alsalar da sanattan vazgeçmiyorlar. Sanatseverler de sokak sanatçılarından, onların yaptığı sanattan memnunlar ve destekliyorlar.
Kendi grubunu kurdu
İran’dan gelen Rıza Hacılar, 5 yıldır İstanbul’da yaşıyor. 2 yıldır da sokak müzisyenliği yapan sanatçı, İran’dan gelen misafirlere otellerde, davetlerde konser de veriyor. Sokak müzisyenliğinin zor olduğunu dile getiren Rıza Hacılar, “Her işin zorluğu var. Sokak müzisyenliği de adı üstünde sokakta yapılıyor bu yüzden zorluğu çok. Sokakta ne olacağı belli olmuyor. Belediyeyle de sorun yaşadığımız zamanlar oluyor. Ama onlar da kendi işlerini yapıyor, kızmıyorum. Geçen yıl başka bir grupla çalışıyordum. Şimdi yeni bir grup kurduk Mermer ismiyle. 3 gitar 1 cajondan oluşuyor. İşimi severek yapıyorum” diyor.
Parası olmayan eşya veriyor
Hazan Filiz Kaya, metroda bir yılı aşkın süredir yan flütüyle bir anlamda hızlı adımlara fon müziği yapıyor. Hem para kazandığını hem de kendisini geliştirdiğini belirten Kaya, günde 50-100 lira arasında para kazanıyor. Metroda flüt çalmanın sokakta çalmaktan farklı olduğunu dile getiren Kaya’nın başından bugüne kadar pek çok ilginç olay geçmiş: “Bir grup insan yanımdan geçerken kulaklarını kapattı. İnançlarına göre harammış. Bazen insanların para yerine başka şeyler bıraktığı da oluyor. Mesela yolcunun biri parası yoktu şarj aletini bıraktı. Yine çok güzel övgü dolu yazılar da bırakıyorlar. Bundan inanılmaz keyif alıyorum.”
Gezgin müzisyen
Milyonlarca insanın yolunun kesiştiği Taksim’de yurtdışından gelen sanatçılara da rastlamak mümkün. Onlardan biri de Ukraynalı gezgin Vasiliy Chepura. 10 gündür Türkiye’de olan Chepura, seyahat parasını çıkarıyor. Müziğini belli bir yerde yapmaktansa farklı ülkeleri gezerek yapmayı tercih eden Chepura İstanbul’da çok fazla müzisyen olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Sokak müzisyenleri birbirine saygı göstermiyor ben keman çalarken hemen yanıma başka bir sokak müzisyeni gelip şarkı söyleyebiliyor. Bu da işimizi zorlaştırıyor.”
Nude makyaj nasıl yapılır?
Kadınların her koşulda bakımlı ve güzel bir cilde sahip olması gerektiğini düşünüyorum. Gitgide yaygınlaşan doğallık akımıyla trend haline gelen nude renkler daha çok tercih edilmeye başlandı.
Her makyajda olduğu gibi nude makyajda da kendi cilt tonunuza göre tercihler yapmalısınız. Açık tenliler bal ve vizon renklerini, buğday tenli kişiler karamel tonlarını, esmerler ise çikolata, altın ve bronz renklerini tercih etmeli.
Küçük dokunuşlarla yüz formunuzu tamamen değiştirmeniz ve kusursuz bir görünüme sahip olmanız mümkün. İşe matlaştırıcı etkiye sahip açık renk bir fondöteni temiz bir sünger yardımıyla cildinize uygulamakla başlayabilirsiniz.
Elmacık kemiklerinize, alnınızın ortasına, gözlerinizin iç köşelerine, dudak kenarlarınıza ve burun kemiğinize aydınlatıcı sürmeniz, sizi kusursuz görünüme bir adım daha taşıyacaktır. Göz kapaklarınıza uygulayacağınız toprak veya soft pembe gibi uçuk renklerdeki farlar da ışıltılı bir makyajın olmazsa olmazı.
Gözlerinizin daha belirgin olmasını isterseniz, tercihe göre ince bir eyeliner çekebilirsiniz. Ve tabii ki bakışları adeta büyülü hale getiren kirpikler... Bir kirpik kıvırıcıyla kıvırdıktan sonra doğal bir görünüm için yapılacak tek kat maskara uygulaması, kirpiklerinizin hem sade hem de dolgun bir görünüme sahip olmasına yardımcı olacaktır. Son olarak dudağınızı nemlendirip, nude rujunuzu uygulayarak kusursuz makyajınızı tamamlayabilirsiniz.
Sosyal medya hobileri tüketti
Bu zamanda hobi sahibi olmak fark yaratan bir şey. Ya da şöyle demek daha doğru olur; internet dışında hobi sahibi olan insan pek kalmadı. İster istemez sosyal medya veya diziler bizi tek başına yaratıcı şeyler üretmekten alıkoyuyor.
Örneğin, evde sakin kafayla düşünme saatlerimizi yok ediyor. Eskiden oturur yaratıcı resimler çizmeye, vazoyu değişik şekilde boyamaya çalışırdım, meyve suyu kutusuna motor ve tekerlek takıp araba yapardım ya da şiir yazmaya çalışırdım. Şu an düşünüyorum da eski halimden eser kalmamış.
Ben yine de eski hobilerimi geri kazanmaya çalışıyorum. Şiir ve deneme yazıyorum, görmediğim yerleri gezmeye çalışıyorum. Gençler boş vaktinin çoğunu bilgisayar başında film, dizi izleyerek, sosyal medyada geçiriyor. Bunların kötü olduğunu savunmuyorum ama 7-8 yıl gibi kısa bir sürede hayatlarımızın ne kadar keskin bir şekilde değiştiğine şaşırıyorum. Bu bir problem mi yoksa düzene ayak uydurmak mı sorusunu uzmanlar incelemeye çoktan başladı. Hep birlikte zamana bırakıp göreceğiz...
Sinir bozucu oyun
Flappy Bird oyunu gibi sinir bozucu ama kendine bağlayan bir oyun olan “aa” son zamanlarda bir çılgınlık başlatmış durumda. Öyle ki oyunu oynayan ve birbirini tanımayan insanların yardımlaşmalarına bile şahit oluyoruz. Oyunun mantığı iğneleri sürekli dönen bir platforma saplamak. Bölümler ilerledikçe oyun da zorlaşıyor. Hatta mikserle, özel yazılımlarla oyunu geçmeye çalışanlar bile var. Ben henüz 70. bölümü görebildim fakat 300. bölüme ulaşanlar oldu. Android ve iOS’tan ücretsiz olarak indirebileceğiniz oyunu vize haftası yaklaşırken çok fazla oynamayın yoksa aa’yı notlarınızda göremezsiniz.
Herkes canlı yayın yapacak
Twitter’ın 100 milyon dolarlık yatırımla hayata geçirdiği Periscope, anlık bilgi paylaşımını ileri götürerek kullanıcılara canlı yayın yapma fırsatı da veriyor. Şimdilik sadece iOS’ta bulunuyor ama kullanıcı sayısı her geçen gün artıyor. Yemek tarifi verenden konserlerden canlı yayın yapanlara kadar farklı kullanıcıların yer aldığı Pericope’un özellikle toplumsal olaylarda da etkin olacağı öngörülüyor.