28.12.2024 - 07:02 | Son Güncellenme:
ASLIHAN ALTAY KARATAŞ Ankara - MİA görüşünde, Esed’in düşüşüyle birlikte Türkiye ve AB arasındaki ilişkilerin geleceğinin birkaç önemli dinamik etrafında şekillendiği belirtildi. Yeni konjonktürde, iş birliği ve gerilim alanlarının doğru yönetiminin önemine dikkat çekildi. Suriye’nin yeniden inşasının, Esed rejiminin yıkılmasıyla birlikte bölgesel ve küresel bir öncelik hâline geldiği ifade edilerek, “Türkiye, coğrafi yakınlığı, güçlü altyapısı ve kriz bölgelerindeki tecrübesi sayesinde yeniden inşa sürecinde lider bir rol üstlenmeye hazırdır. Hâlihazırda Türkiye, Suriye’nin kuzeyindeki bölgelerde hastane, okul ve konut projeleriyle önemli yatırımlar gerçekleştirmiştir” denildi.
‘YPG tehdidi sürüyor’
Avrupa’nın ise finansal kaynaklara sahip olmasına rağmen sahada etkili bir varlık gösteremediği kaydedilirken, “Türkiye ile iş birliği yaparak yeniden inşa sürecine katkı sağlamak, AB’nin bölgedeki etkinliğini artırmak için kaçırılmayacak bir fırsattır. Ancak bu iş birliği, Avrupa’nın Türkiye’nin çıkarlarını ve bölgedeki meşru rolünü kabul etmesiyle mümkün olacaktır” analizi yapıldı. Esed’in düşüşünün, Suriye’deki güvenlik dinamiklerini tamamen değiştirdiği ancak bu değişimin terör tehdidinin tamamen ortadan kalktığı anlamına gelmediği vurgulanan görüşte, DEAŞ gibi terör örgütlerinin kalıntıları ve PKK’nın Suriye uzantısı olan YPG’nin varlığının, bölgesel istikrar için tehdit oluşturmaya devam ettiğinin altı çizildi.
‘AB ile ilişkileri yumuşatabilir’
Avrupa’nın bu süreçte çoğunlukla diplomatik açıklamalarla yetindiği ve yer yer YPG’ye destek verdiği dile getirilirken, şu değerlendirmelerde bulunuldu:
“Türkiye, terörle mücadeledeki tecrübesi ve başarısı sayesinde Avrupa’nın güvenlik endişelerini de giderebilecek bir ortak konumundadır. AB, Türkiye’nin, Suriye’nin kuzeyine yönelik askerî operasyonları gibi bazı eylemlerini eleştirmek ile Suriye’nin istikrarında oynadığı kritik rolü tanıma arasında bir denge kurmak zorunda kalacaktır. YPG konusunda vizyon farklılığından kaynaklanan gerilimler devam etse bile yeniden yapılandırmaya yönelik koordineli bir strateji, ilişkileri yumuşatabilir. Bu nedenle Türkiye’nin terörle mücadeledeki rolü, Avrupa tarafından daha fazla takdir edilmeli ve desteklenmelidir.”