Şahin Ali Paşa’nın ulaşılamaz mezarı

Hem deryaların kükreyen dalgalarına meydan okuyan şah bir levent hem kanlı metrislerde kılıçlar kıran bir cengâverdi… Göz kamaştıran heybeti ve kıvrak zekâsıyla az zamanda çok yol kat etti. Değme hünerlerin hiç sayıldığı, ‘benim’ diyenin tutunamadığı Osmanlı donanmasında kendine yer etti. En zorlu vazifelerin üstesinden geliyor, gözünü budaktan sakınmıyordu. Her başarısı onu bir adım daha ileriye götürdü. Günden güne gelişen Osmanlı donanmasının bir amiraliydi artık… Hem Osmanlı amirallerinin gözü kapalı güvendiği bir asker; hem de leventlerin gözünü kırpmadan uğrunda ölümü göze aldığı bir amiraldi. Osmanlı fetihten fetihe koşarken o da şanına şan katmaya devam ediyordu. Savaş meydanlarında öyle yıldırım gibi esmesindendir ki bir zaman sonra ‘Şahin’ namını almıştı Ali Paşa...

Konstantiniyye kartal burunlu Sultan Mehmet’in uykularını kaçırmaya devam ederken Kaptan-ı Derya Baltaoğlu Süleyman Bey komutasındaki donanma da hazırlıklarını tamamlamıştı. 1453’ün serin bir nisan sabahı sultanın şâhi topları ateş kusmaya başladığında Şahin Ali Paşa da kadırgalardan birinde leventlerine emirler yağdırıyordu.

Kadırga yelkenlerini dolduran rüzgârın uğultusu, Bizans’ın üzerine yağan topların gürültüsüne karışıyordu. Bu hengâme Konstantiniyye’yi İstanbul’a dönüştürecek senfoninin de ilk melodileriydi aynı zamanda… Ancak bu kez Şahin Ali Paşa’nın adının önünde ‘Yavaşça’ sıfatı da vardı. Paşanın çevikliği ve süratine zıt olan bu sıfat nasıl yakıştırılmıştı ona? Rivayet odur ki Paşa, Sultan Mehmet’e bir harp raporu verirken ‘Düşman sezmesin diye Yavaşça geldim hünkârım!’ deyivermişti. İşte o vakitten itibaren ‘Yavaşça’ sıfatı meydanların şahin hızındaki bu kumandanının lakabı olmuştu.

Topların uğultusu devam ederken Konstantiniyye’nin surları da inatla direniyordu. Haliç’in ağzında da kalın zincirler vardı. Gemilerin mutlaka Haliç’e girmesi, surların buradan da dövülmesi gerekiyordu. Sultan Mehmet gemilerin karadan yürütülmesi talimatını verdiğinde bu vazife Ali Paşa’ya tevdi edilmişti. Namına yakışır bir şahinlikle vazifeye koyulan Şahin Ali Paşa kadırgaları bir gecede Tophane’den Kasımpaşa’ya indirilmesi operasyonunu sevk ve idare ederek fethin en stratejik operasyonuna imza atmıştı… Fetihten sonra da Osmanlı donanmasında yıllarca hizmet etti. Her Osmanlı paşası gibi adına bir cami inşa ettirdi. Ölünce bu caminin haziresine defnedildi. Tahtakale’den Mercan’a doğru çıkan yokuşun üzerindeki bu cami o zamanlardan bugünlere birkaç kez tamir ve tadilat geçirdi. Her tadilatta bahçe duvarı biraz daha daraldı. Sonunda bahçe duvarı ile caminin köşe duvarı birbirine o kadar yakınlaştı ki Şahin Ali Paşa’nın hemen köşedeki mezarına gitmek isteyenler cami duvarı ile bahçe duvarı arasındaki dar aralığa mahkûm kaldı. Eğreti bir demir kapı yapılan bu aralık Paşa’nın güçlü kuvvetli bir levendinin geçemeyeceği kadar dar... En az gemileri karadan yürütmek kadar stratejik bir hamle gerekiyor Paşa’nın mezarına ulaşmak için...