Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr - Her sene ramazan ayında İslam âlemi için oruçla başlayan ibadet, ramazan sonunda 3 gün süren bir bayramla kutlanıyor. Ramazan Bayramı, ramazan ayının sonunda kutlanması dolayısıyla bu ismi almış olsa da zaman içinde farklı isimlerle de anıldı. Osmanlı döneminde 'fıtır sadakası' anlamına gelen 'Iyd-ı Fıtr' olarak isimlendirilen bayram, zamanla 'Şeker Bayramı' olarak da anıldı.
Şeker Bayramı tabirinin ortaya çıkışı ise yine Osmanlı'ya dayanıyor. Müslümanların bayram sonrasına bırakmamak şartıyla yoksullara vermesi vacip olan sadaka yani fıtr sadakası, şükür sadakası olarak da biliniyordu.
'Şeker' isminin kökeniyle ilgili birçok rivayet olsa da özellikle içlerinden iki tanesi öne çıkıyor. İlk rivayete göre 'şükür' kelimesi zamanla şekere dönüşmüştü. İkinci rivayete göre ise Şeker Bayramı'nın adı, Ramazan Bayramı'na hurma ve şekerleme yiyerek başlama geleneğine dayanıyordu.
OSMANLI'DA BAYRAM SABAHI NASIL BAŞLARDI?
İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü Osmanlı Müesseleri Ve Medeniyeti Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeynep Tarım, bin yıldır kutlanan tek bayramın Ramazan Bayramı olmadığına değinerek Kurban Bayramı ve Nevruz’un da hediyeleşmeler ve tebrikleşmelerle geçtiğini söyledi. Kutlama ve törenlerin adetleri değişse de ana yapısının korunduğunun altını çizen Prof. Dr. Tarım, Osmanlı döneminde bayram sabahlarının nasıl başladığını şöyle anlattı:
"Bayram gecesi gece yarısından sonra Topkapı Sarayı'na davetli devletin üst düzey isimleri gelmeye başlardı. Sabah namazından sonra sarayda üçüncü kapı önüne taht kurulur, padişah buraya otururdu. Katılımcılar da aynı avluya yarım daire şeklinde yerleşirler, tek tek padişahın önüne gelerek tebriklerini iletirlerdi. Tebrikleşme töreninden sonra padişah ve bütün katılımcılar bir alay oluşturarak şehir halkıyla birlikte bayram namazı kılmak için selatin camisi adı verilen büyük camilerden birisine, genellikle Sultan Ahmed Camii'ne giderdi. Halk da bu alayı seyretmeye çıkardı."
PADİŞAH ZİYAFETE KATILMAZDI
Bayram namazından sonra padişahın, devlet adamlarının, ulemanın, törene katılan askeri komutanların bir kortej halinde saraya döndüklerini belirten Prof. Dr. Zeynep Tarım, sarayda üst düzey katılımcılara bir ziyafet verildiğini ancak padişahın ziyafete katılmadığını da sözlerine ekledi. Prof. Dr. Tarım, "Padişah, Saray’daki ziyafet sırasında, saray içindeki diğer görevlilerin bayram tebriklerini kabul ettikten sonra bahçe köşklerinden birisine dinlenmek ve eğlenmek için giderdi" diye konuştu.
HALK ARASINDA DA KUTLAMALAR OLURDU
Osmanlı döneminde saray kutlamalarının yanında halk arasında da çeşitli eğlenceler düzenleniyordu.
"Tebrikleşmelerin devletin en üst kademesinden en küçük eve kadar sürdürüldüğü bayramlarda halk için sokaklara salıncaklar ve dönme dolaplar kurulurdu. Artık bu gibi eğlencelik yerler hazırlanmıyor. Bayram tebrikleşmelerinde birbirine vermek üzere hediyeler hazırlanırdı." - Prof. Dr. Zeynep Tarım
PADİŞAHIN BAYRAM PROGRAMI
Türk sporlarının da büyük bir keyifle takip edildiği bayramlar padişahlar için de kutlamalarla devam ediyordu. Prof. Dr. Zeynep Tarım, Osmanlı padişahlarının bayramı nasıl geçirdiğine değindi. Peki bayramın ilk günü sabah namazından başlayarak 3 gün süren kutlamalarda padişahlar ne yapıyordu?
"Bayram sabahları padişah sabah namazından başlayarak büyük bir törenin başında ve içinde olurdu. Bu resmi törenler bittikten sonra bahçe köşklerinde cirit gibi spor karşılaşmaları seyrederdi. Bayramın ikinci üçüncü günü ise Sadabad veya Göksu gibi halkın da çok sevdiği mesire yerlerine gezmeye giderdi." - Prof. Dr. Zeynep Tarım
BAYRAMDA MUTFAKTA NE VAR?
21'inci yüzyılda bayram sofraları hâlâ tatlılarla, çok çeşitli yemeklerle doldurulurken Osmanlı mutfağından da önemli izler taşıyor. Prof. Dr. Zeynep Tarım, o döneminin vazgeçilmez tatlılarını ve Osmanlı mutfağını, "Bugünkü gibi bayram için çok çeşitli yiyecek ve tatlılar hazırlanırdı. Özellikle cevizli baklava, kaymaklı kadayıf, revani gibi tatlılar hem sarayda hem şehirdeki evlerin mutfaklarında hazırlanıp ikram edilirdi" diye anlattı.