Can Şişman / milliyet.com.tr - Türkiye 2021 yazında orman yangınlarıyla sarsıldı. 28 Temmuz 2021'de Antalya'nın Manavgat ilçesinde başlayan ve Türkiye'nin pek çok şehrine yayılan orman yangınları hepimizin yüreğini yaktı. Başta Akdeniz ve Ege olmak üzere Marmara, Batı Karadeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde 49 ilde çıkan 299 orman yangınında 8 kişi hayatını kaybetti, yüzbinlerce hektar orman küle döndü, birçok hayvan yaşamını yitirdi.
Orman yangınları yalnızca Türkiye'yi değil Akdeniz'e komşu olan Yunanistan ve İtalya gibi ülkelerde de yaşandı. BBC'de yayınlanan son haber ise enteresan. Büyük orman yangınlarının Akdeniz kıyılarının 'yeni normal'i olabileceğine dair vurgu yapılan haberde Akdeniz'e kıyısı olan Türkiye, Yunanistan ve İtalya gibi ülkelerin küresel hava sıcaklığı artışından doğrudan etkilenebileceğine dikkat çekildi.
Peki, yakın gelecekte Türkiye'yi neler bekliyor? Bu yıl canımızı yakın orman yangınları felaketi her yaz yaşanabilir mi? 2022 yazı nasıl geçecek? Türkiye'de yangın riski altındaki bölgeler hangileri? Yangın tehlikesini İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Şaylan ve Uluslararası Hava Kirliliği Önleme ve Çevre Koruma Birliği Başkanı Prof. Dr. Selahattin İncecik ile konuştuk.
'GEÇMİŞE GÖRE İKİ KAT DAHA FAZLA'
Bu yaz Marmaris, Antalya ve Bodrum başta olmak üzere pek çok bölgede yaşanan orman yangınları hepimizi derinden üzdü. Bu yangınlar, Akdeniz'e komşu olan Yunanistan ve İtalya gibi ülkelerde de yaşandı. Akdeniz bölgesindeki ülkelerde her yaz orman yangını felaketi yaşanabilir mi? Orman yangınları Akdeniz için 'yeni normal' mi olacak?
Prof. Dr. Levent Şaylan, 1 Ocak 2021'den bugüne kadar Avrupa Topluluğu ülkelerinde yanan toplam orman alanının yaklaşık 500 bin hektar olduğuna dikkat çekti. Bu rakamın korkutucu olduğunu Şaylan, şu sözlerle ifade etti: "Avrupa Topluluğu ülkelerinde 2021 yılında çıkan yangın sayısı geçmişteki rakamlara göre iki kattan daha fazladır." Orman yangınları için gerekli meteorolojik şartların daha riskli hale geldiğine dikkat çeken Şaylan, "İklim değişimi ile ilgili raporlar incelendiğinde orman yangınları için iklim bakımından şartların riski arttıran derecede olduğu belirtilmekte" dedi.
'GÜNÜMÜZDE 'MEGA YANGINLAR' GÖRÜLÜYOR'
İklim değişikliğinin etkilerinin birçok alanda her yıl daha belirgin olarak hissedildiğini söyleyen Şaylan, "Günümüzde daha yüksek düzeyde yangın tehlikesi, daha uzun yangın mevsimleri ve hızlı yayılan 'mega yangınlar' görülüyor" diye konuştu. Yangınların artık sadece Akdeniz'de deği,l aynı zamanda orta ve kuzey Avrupa için de büyüyen bir tehdit olduğunu söyleyen Prof. Dr. Levent Şaylan, Akdeniz bölgesinde sıcak hava dalgalarının ve kuraklığın arttığının açıkça ortaya konulduğunu hatırlattı.
Şaylan, Türkiye'de de iklim değişimi paralelinde ileriye dönük olarak yapılan tahminlerde sadece Akdeniz değil, geri kalan tüm bölgelerde de hava sıcaklığı artışı yaşanacağına dikkat çekti ve şunları ekledi: "Türkiye'nin birçok bölgesinde gelecekte yağışların miktarında azalma ve zamansal değişim bekleniyor."
TÜRKİYE'Yİ GELECEKTE NELER BEKLİYOR?
Türkiye'yi gelecek dönemde büyük sıcak hava dalgaları bekliyor olabilir mi? Tüm bu gelişmeler büyük bir tehlikenin habercisi mi? Örneğin önümüzdeki yaz 2021 yazı gibi korkutucu geçebilir mi? Prof. Dr. Levent Şaylan, küresel ısınma ve iklim değişiminin orman yangını riskini artırabileceğine dikkat çekip ancak alınacak müdahale ve yapılacak mücadelelerle yanan orman alanlarının sayısının azaltılabileceğini söyledi.
Şaylan, önceki yıllarda bu konuda olumlu bir gelişme kaydedildiğini şu sözlerle açıkladı: "2021 yılı hariç, son yıllarda orman yangın sayıları artmasına rağmen yanan orman alanlarımızda bir azalma eğilimi söz konusuydu. Ancak 2021 yılı dünyada birçok ülkede orman yangınları bakımından ne yazık ki rekorların kırıldığı bir yıl oldu."
GÜNEYDOĞU VE AKDENİZ'E DİKKAT!
Dünyada her yıl yaklaşık 50 milyon hektar orman alanının yandığına dikkat çeken Şaylan, Akdeniz ve Ege bölgelerini uyardı. Şaylan'a göre Akdeniz ve Ege bölgelerimiz en fazla orman yangınının çıktığı bölgeler. "Yağışların azalması, sıcaklığın artması, sıcak hava dalgalarının daha sık yaşanması, orman yangınları riskini gün geçtikçe artırıyor" diyen Şaylan, 2021 yazındaki gibi bir orman yangını felaketinin yaşanmayabileceğini şu sözlerle açıkladı: "Bundan sonraki yıllarda orman yangınları 2021 yazındaki gibi olmayabilir. Alınacak önlemler burada etkili olabilir. Ancak bölgenin sıcaklığında meydana gelen artışlar ve kurak dönemler yangın riskinin gelecekte artacağının göstergeleridir."
Prof. Dr. Selahattin İncecik ise Güneydoğu ve Akdeniz bölgelerine dikkat çekti. "Türkiye'de önümüzdeki projeksiyon dönemi içinde iki senaryoya dayalı olarak 2.0-3.5 derece ve 4.0-6.0 derece sıcaklık artışı bekleniyor" diyen İncecik, en yüksek sıcaklık artışının Güneydoğu ve Akdeniz bölgelerinde beklendiğini, bu bölgelerde sıcak hava dalgaları ve yangın risklerinin artacağını belirtti.
'TÜRKİYE'NİN EN RİSKLİ BÖLGELERİ...'
Peki, Akdeniz kıyıları haricinde Türkiye'de başka yangın riski altında olan bölgeler var mı? Prof. Dr. Levent Şaylan, Akdeniz, Ege ve Marmara bölgelerinin kıyı kesimlerinin orman yangınında 1. derecede risk altında olduklarını belirterek "Bu risk, sıcaklık artışları ve kuraklıklar ile diğer bölgelerimizde de kendini hissettirebilir" dedi.
Türkiye'de ormanların büyük bir kısmının coğrafya ve iklim özellikleri sebebi ile yoğun bir yangın tehdidi altında bulunduğunu belirten Şaylan, Türkiye'nin sahil kısımlarının risk altında olduğunu şu sözlerle ifade etti: "Ülkemizde Kahramanmaraş'tan başlayan, Akdeniz ve Ege'yi takiben İstanbul'a kadar uzanan 1700 kilometrelik sahil bandı birinci derecede orman yangınları riski ile karşı karşıya." Prof. Dr. Selahattin İncecik de özellikle Güney Ege Bölgesi'ni işaret etti. İncecik, "Orman yangınları bakımından Türkiye'nin en riskli bölgeleri Akdeniz ve Güney Ege bölgeleridir" dedi.
'ESKİ HALİNE DÖNMESİ UZUN ZAMAN ALACAK'
Orman yangınları iddia edildiği gibi her yıl yaşandığı takdirde Akdeniz bölgesindeki ülkeler ve Türkiye'nin ekolojik denge durumu nasıl şekillenir? Prof. Dr. Selahattin İncecik, orman alanlarının azalmasının ekolojik denge bakımından en büyük tehlike olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Levent Şaylan da tıpkı İncecik gibi ekolojik dengenin orman yangınlarından etkilenmemesinin mümkün olmadığı görüşünde. Yanan ormanların bulundukları yerde canlı ve cansız çevrenin zarar gördüğünü söyleyen Şaylan, orman ekosisteminin tekrar eski haline dönmesinin uzun zamanlar alacağını belirtti. Ormanların yanmasının atmosferdeki sera gazını artırdığını söyleyen Şaylan, bu durumun da küresel ısınmaya ve iklimlerin değişmesine neden olduğunu hatırlattı.
'TAMAMEN YASAKLANMALI VE BU YASAK DENETLENMELİ'
Yangınlarla mücadelede bireysel ve toplumsal olarak ne gibi önlemler alabiliriz? Prof. Dr. Levent Şaylan, Türkiye'deki orman yangınlarının çok az bir miktarının örneğin yıldırım gibi doğal sebeplerle çıktığını söyledi. "Orman yangınlarının çıkış sebeplerinin büyük bir kısmının insan kaynaklı olduğu belirlenmiştir" diyen Şaylan, şöyle devam etti: "Bu nedenle yangın riskleri konusunda toplumun bilinçlendirilmesi ve eğitim kampanyaları çok önemli."
Prof. Dr. Selahattin İncecik ise orman yangınlarının büyük bir kısmının doğal nedenlerden dolayı ortaya çıktığı görüşünde. İncecik, orman alanlarında ateş yakılmaması gerektiğini şu sözlerle açıkladı: "Daha düşük bir faktör olan insan kaynaklı yangınların da mutlaka tamamen önlenmesi gerekiyor. Orman alanlarında ateş yakmanın artık tamamen yasaklanması ve bu yasağın da denetlenmesi gerekiyor."
'ÇOCUKLAR ÖFKELİ TUTUMLAR SERGİLİYORDU'
Bu yaz orman yangınlarından en çok etkilenen bölgelerden biri Marmaris'ti. Yangının yaralarını sarmaya başlayan Marmaris'te dikkat çeken bir etkinlik düzenlenmeye başlandı. Marmaris İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Marmaris Kent Konseyi'nin katkılarıyla yangından etkilenen Turgut, Osmaniye, Bayır ve Orhaniye gibi mahallelerde yaşayan çocuklar için şenlikler düzenleniyor. 'Mahallemizde Çocuk Şenliği' adlı etkinliğe katılan çocuklar gün boyunca arkadaşlarıyla birlikte şarkılar söylüyor, bol bol dans ediyor, bir yandan da çevre farkındalığı eğitimi alarak çeşitli etkinliklere katılıyor.
Etkinliklerin düzenlenmesinde pay sahibi olan Marmaris Kent Konseyi Yürütme Kurulu Üyesi Aysun Diyaroğlu, bu etkinliklerin çıkış noktasını şöyle anlattı: "Yangından sonraki günlerde Marmaris Kent Konseyi olarak mahallelerde kurduğumuz meclis üyelerinden aldığımız bilgilerle çocukların travmatik, öfkeli ve saldırgan tutumlar içinde olduğu bilgisine ulaştık. Bunun üzerine rehabilite amaçlı bu şenlik fikri ortaya çıktı."
'ÇOCUKLAR İÇİN ÇOK FAYDALI'
Diyaroğlu, devam edeceğini duyurduğu bu etkinlikler ile çocuklarda özgüven duygusunu geliştirmeyi hedeflediklerini belirterek "Amacımız çocuklarda çevre bilgisini oluşturmak ve onlara birlikteliğin gücünü aşılamak" dedi. Bir sonraki hedeflerinin bölgedeki başka mahallelerde de bu anlayışı yaygınlaştırmak olduğunu söyleyen Diyaroğlu, her bahar başında şenlikleri geliştirerek devam ettirmek istediklerini söyledi. Gün sonunda etkinliğe katılan çocuklardan "En mutlu olduğum gün bugündü" gibi tepkiler aldıklarını söyleyen Diyaroğlu, çocukların da bu şenliğin devam etmesini istediğini belirtti.
Peki, Marmaris'teki bu etkinlikler çocuk psikolojisi için ne anlam ifade ediyor? Klinik psikolog ve yazar Murat Atila, çocuklarda görülen travmatik tepkilerin azalmasına katkı sunan bu şenliklerin yapılmasının çocuklar için oldukça faydalı olduğu görüşünde. "Aynı acıları yaşamış, benzer kayıplar vermiş çocukların gruplar halinde etkinliklere katılmaları, yaşadıkları acıları bir nebze olsun unutmaları adına önemli" diyen Atila, travmatik olaylar sonrasında çocuklarla mutlaka iletişim kurulması gerektiğini hatırlattı. Bu tarz şenlikler ile içe kapanmış, duygularını bastırmış çocukların dışa dönük davranışlar sergilemelerinin sağlanabileceğini belirten Atila, "Arkadaş desteği bulan çocuklar kendilerini daha kolay ifade edebilir" dedi.
'EĞER 6 AYDAN DAHA UZUN SÜRÜYORSA...'
Yaşanan travma sonrasında çocuklara yaklaşım nasıl olmalı? Şenlikler haricinde çocuk psikolojisi için başka nelere dikkat etmek gerekir? Klinik psikolog ve yazar Murat Atila, çocukların duygularını ifade etmelerine yardımcı olunması gerektiğini vurgulayarak, "Çocukların ait olma, sevilme, kabul görme ve öz güven gibi duyguları güçlendirilmeli" dedi. Psikososyal etkinlikler, oyun oynama, resim yapma, dans etme ve grup çalışmaları gibi etkinliklerin çocukların psikolojisi için önemli olduğunu hatırlatan Atila, "Bu süreçlere ailelerin katılımlarının sağlanması travmaların çözümlenmesine katkı sağlayabilir" tavsiyesinde bulundu.
Travmatik olaylar sonrasında travma sonrası stres tepkilerin düzelmesinin doğru yaklaşımla beraber genellikle 6 ay içinde kaybolduğunu belirten Atila'nın önemli bir uyarısı var. Eğer bir çocuk 6 aydan daha uzun bir süre travmatik tepkiler gösteriyorsa mutlaka bir uzmandan destek alması gerekli. Atila, "Çocuklarda görülen travma sonrası stres tepkilerinin ortadan kalkmasında oyun terapisinin etkisi unutulmamalı" dedi.