08.04.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
Aydın Hasan
1976
8 Nisan 1976’da Milliyet’te bir araştırma dizisi yayımlanmaya başlandı. Araştırma, “Öğretim Kurumlarındaki Olayların İçyüzü” başlığını taşıyordu. “Sağ sol çatışması konusunda Milliyet’in araştırması” olarak sunulan araştırma birinci sayfadan “Eğitimde tek sorun var: Can güvenliği” başlığı altında duyuruldu. Orta sayfadan verilen araştırmayla ilgili birinci sayfadaki duyuruda, şu ifadeler yer aldı:
“Öğrenci olaylarının son günlerde artması ve yüksek öğrenimden orta öğrenime de kayması kamuoyunda ciddi endişeler yaratmaktadır. Can güvenliği kalmamıştır. Gelecek yıl üniversitelere öğrenci alınamaması tehlikesi her an söz konusudur. Milliyet gazetesi, bugün yurdumuzun belli başlı bölgelerinde özellikle sol sağ çatışması ve boykotların neden olduğu olaylar üzerinde bir araştırmaya girişti. Bu araştırmamızın sonuçlarını sizlere bugünden itibaren sunuyoruz.”
SBF’de silahlı kavga
Milliyet’te bu ifadelerin yer aldığı gün Ankara Cebeci’deki Siyasal Bilgiler Fakültesi’ndeki öğrenciler arasında çıkan kavga, bir cinayetle sonuçlanacaktı. Sağ görüşlü öğrencilerin açtığı ateş sonucu, üç öğrenci yaralandı. 23 yaşındaki Hakan Yurdakuler hastaneye götürülürken yolda yaşamını yitirdi. Hakan Yurdakuler, SBF-DER’in başkanıydı. Aynı zamanda Senatör Muzaffer Yurdakuler’in oğluydu.
Polis - öğrenci çatıştı
Olayın duyulması üzerine Hacettepe Üniversitesi hareketlendi. Hacettepe’nin öğrencileri, olayı protesto etmek için Kurtuluş yönünde yürüyüşe geçti. Ancak öğrencileri polis engel oldu. Öğrencileri ile polis arasında silahlı çatışma çıktı. Panzerler siper alınarak ateş açılıyordu. Çatışma, üç saat sürdü. Polis, kapıları kırarak öğrencilerin bulunduğu yurda girdi. Çatışma sırasında öğrencilerden Eşari Oran ile Burhan Barın yaşamını yitirdi. 9’u ağır olmak üzere 40 öğrenci yaralandı.
İktidarda; Adalet Partisi, Milli Selamet Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin oluşturduğu ve Milliyetçi Cephe olarak isimlendirilen koalisyon hükümeti vardı. İçişleri Bakanı Oğuzhan Asiltürk, kısa açıklamasında, “Olaylar açıktır, benim yorumuma ihtiyaç yoktur. Olayların engellenmesi için çalışılmıştır, bunun dışında bir şey söylemek istemiyorum” diyecekti.
‘Büyük bir yaradır’
Aynı gün toplanan Bakanlar Kurulu’nun toplantısı 5 saat sürdü. Başbakan Süleyman Demirel, toplantıdan sonra şu açıklamayı yaptı:
“Silahlı çatışmalar fevkalade esef verici bir haldedir. Ölmeyi ve öldürmeyi kafasına koymuş bulunan kişilerin kafasından bunu nasıl çıkarmanız gerektiği bizi derin derin düşündürmektedir. Gayet tabiidir ki devlet bütün gücüyle kanunları hakim kılmaya çalışmaktadır. Ama üzüntüyle ifade edeyim ki, bu hadiselerin önü arkası alınamamıştır. Herkesin bize yardımcı olması lazımdır. Çünkü vatan çocuklarının birbirini öldürmesi herkesin içinde büyük bir yaradır.”
Türkeş’in başsağlığı
SBF’de çıkan olaylar nedeniyle suçlamaların odağında Ülkü Ocakları vardı. Silahlı gruptakiler, ülkücü gençlerdi. Ancak dönemin Başbakan Yardımcısı ve MHP Genel Başkanı Alpaslan Türkeş’in evlat acısı içinde yaşayan Tabii Senatör Yurdakuler’e telgraf çekerek başsağlığı dilediği kayıtlara geçecekti.
Cumhurbaşkanı Fahri Koruturk, aynı gün İçişleri Bakanı Asiltürk’ü Çankaya Köşkü’nde kabul etti. Asiltürk’ün öğrenci olaylarıyla ilgili brifing verdiği kabul, 1.5 saat sürdü. Koruturük, akşam saatlerinde ise Köşk’e Genelkurmay Başkan Vekili Namık Kemal Ersun’u çağırarak görüştü.
Kâbus yıllarının ağır bilançosu
1970’li yılların ikinci yarısında Türkiye, sokakta huzurun kalmadığı bir kaos içine sürükleniyordu. Ekonomi bozuktu ve temel ihtiyaç maddeleri için uzun kuyruklar oluşuyordu. Silah ve sigara başta olmak üzere her türlü kaçakçılık artmıştı. 1970’li yılların ikinci yarısı, Cumhuriyet tarihinin ülke genelinde huzursuzluğun ve terörün doruk noktaya çıktığı kabus yıllarıydı. Sağ ve sol gruplar, silahlı eylemlere yönelmişti. Sokak çatışmaları 1974’ten itibaren katlanarak tırmanışa geçti. Şiddet, 1977 ile 1980 arasında doruk noktasına çıktı. Günde ortalama 20 kişinin öldürüldüğü bu dönemde, 5 binden fazla kişi terör sonucu hayatını kaybetti. 1977 yılının 1 Mayıs kutlamalarında Taksim’de yaşanan katliamda 34 kişi öldü. 1978 yılında Kahramanmaraş’ta Alevi vatandaşlara yönelik saldırılarda 105 kişi yaşamını yitirdi. Bir hafta süren Maraş olayları, Sünni - Alevi gerilimini tırmandırdı ve çatışmalar Çorum’a sıçradı. Çorum’da meydana gelen olaylarda ise 26 kişi öldü. 1979 yılında Milliyet gazetesi başyazarı Abdi İpekçi, alçakça bir suikastın kurbanı oldu. Aynı yıl Adana Emniyet Müdürü Cevat Yurdakul da teröre kurban gitti. Üniversiteler, sol ve sağ grupların çatışma alanına dönmüştü. İzmir’de Tariş fabrikası başta olmak üzere çok sayıda fabrikada olaylar çıkıyordu. 1980 yılında aralarında Gümrük ve Tekel Bakanı Gün Sazak, efsanevi sendika lideri Kemal Türkler ve eski Başbakan Nihat Erim’in de bulunduğu farklı çevrelerden çok sayıda tanınmış kişi suikaste uğradı. Sıkıyönetim, terörü durduramıyordu. Polisin eğitimi eksik, teknik olanakları çok zayıftı. Üstelik polis, POL-DER ve POL-BİR dernekleri aracılığıyla ikiye bölünmüştü. Bu tablo, 12 Eylül 1980’deki askeri darbenin temel gerekçelerinden birini oluşturacaktı.
2002
Kavruk Hasan’ın vedası
TRT’de 1970’li yıllarda yayınlanan 5 Dakika programındaki Kavruk Hasan tiplemesiyle tanınan tiyatro sanatçısı Savaş Yurttaş, 8 Nisan 2002’de yaşama veda etti.