GündemMumcu suikastini örtmenin peşindeler

Mumcu suikastini örtmenin peşindeler

25.11.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:

1993’te bombalı suikastle öldürülen gazeteci-yazar Uğur Mumcu’nun eşi Güldal Mumcu, 2006 yılına dek yaşadıklarını anlattığı kitabını Milliyet’e değerlendirdi

Mumcu suikastini örtmenin peşindeler

Failleri bugüne kadar bulunamayan bombalı bir suikast sonucu 24 Ocak 1993’te hayatını kaybeden gazeteci Uğur Mumcu’nun eşi TBMM Başkanvekili Güldal Mumcu, suikast gününden 2006 yılına dek yaşadıklarını anlattığı “İçimden Geçen Zaman” adlı kitabıyla ilgili tartışmaları Milliyet’e değerlendirdi. Kitabında yer alan Yeşil’in kendisini ziyaretiyle ilgili bölüme dair yorumlara tepki gösteren Mumcu, “Bu olayı savcıya anlatmıştım, bu tartışmaların amacı olayın özünü saptırmak” diye konuştu.

İşte Mumcu’nun anlattıkları
“Cinayet 24 Ocak’ta işlendi. Savcı 18 Şubat’ta benimle konuştu. ‘Üzerime gelmeyin bu işi devlet yapmıştır, istese siyasi iktidar çözer’ dedi. Suikastı kimin yaptığı açıkça tespit edilmiş savcı tarafından ‘Devlet yapmıştır’ denmiş. Suikastı inceleyen komisyon raporunu vermiş. Benden gidip görüştüğüm kişileri neden söylemediğim soruluyor. Malesef takınılan bu tutum işin özünü kaçırmak için. Esasında hiç kimse ‘Devlet yapmıştır’ ifadesi üzerinde durmuyor. Olayın üzerinden yıllar geçtikten sonra bunun duyulması esas üzerinde durulan nokta. Savcı Kemal Ayhan bilgime bile başvurmadı ve aslında cinayeti kimin işlediği belli. Ancak bunu nasıl örterim onun peşindeler. Çeşitli insanlar göndererek olayı nasıl çarpıtırım, bunu düşünüyorlar.“
“Konunun gerçeğini bilmeden yorum yapmayı çok seven bir toplumuz. Olay olduktan sonra gelen giden ‘Uğur Bey de ihmal etmiş, arabasına alarm taktırsaymış keşke’ denildi. Ortada bir ölüm var ve failleri ortadayken neredeyse ölen kişiye dava açacaklar, ihmalleri vardı, diye. Kendi sorumluluklarını yapmayıp öldürülen kişi için ‘Arabasına alarm taksaydı’ denmesi anlaşılır bir zihniyet yapısı değil. Gerçeği perdelemek için bahane bulma gayreti. Yeşil ile görüşmemi birilerine bildirsem sanki olay çözülecekmiş gibi bana sorular yöneltiliyor. Bu açıkça kendi ihmallerini örtme çabasıdır. Ben bu durumun öldürülen kişinin yakınlarına karşı örtülü bir saldırı olduğunu düşünüyorum. ‘Eşi de tam bilgi vermemiş, zaten arabasında da alarm yokmuş’ gibi söylemler olayı çarpıtma temeline dayanıyor. Kaldı ki ben bu olayları savcıya anlattım. Her şey kayıtlarda var. Avukatımız Emin Değer de bu konudan o dönem televizyonlarda bahsetti. Yani şimdi yeni söylenen birşey değil.”
“Ben Uğur Mumcu’yu hiçbir zaman ‘İslamcılar öldürdü’ demedim. Devlet öldürdü dememin sebebi de dosyayla ilgilenen savcının bana söyledikleridir. Olayın çeşitli yönlere çekilmeye çalışılması bizzat devletin cinayetlerin tartışılmasını önleme çabalarıdır. Abdi İpekçi cinayetinden bu yana cinayete kurban gidenlerin yakınlarına karşı sistematik olarak terörize bir baskı söz konusu.
Yakınlarının üzerine gidilerek biz mağdurların ihmallerinin oldukları ve biz mağdurları mağdur etmek için her türlü baskı uygulanıyor. Ölenlerin yakınlarının bu olayları sorgulamaması için her türlü şey yapılıyor. Bu taktik uygulanıyor İpekçi cinayetinden bu yana... Yakınlarının üzerine geliniyor, sanki mağdurları suçlu ilan etmek için her türlü yola başvuruyorlar. Nükhet (İpekçi) Hanım uçakta yanındaki kişiyle konuştu diye ona ne kadar yüklenilmişti. Yani bir şekilde insanları yıldırmak, korkutmak ve üstüne gitmesinler diye uğraşma söz konusu. Bunları sorgulamak ayrı bir şey ama katili bulmak ayrı bir şey...”

“Umutsuzum”
“Ben umutsuzum, Meclis’te bu konuların çözülmesiyle ilgili bir gayret görmüyorum. Faili meçhuller ve siyasetin karanlık yüzünün değiştine inanmıyorum. Bu karanlık nokta hala devam ediyor. Çünkü bunlarla yüzleşip ortaya çıkarmadıkça bunlar devam edecektir.”