GündemMühendis olarak uyudu, okuma-yazmayı dahi unutmuş şekilde uyandı

Mühendis olarak uyudu, okuma-yazmayı dahi unutmuş şekilde uyandı

21.10.2017 - 14:57 | Son Güncellenme:

İlk 50 öpücük filmi gerçek hayatta yaşandı. Gülseçen'in eşi Elektrik Elektronik Yüksek Mühendisi Ferhat Elçi: "Milyonda 5 kişide görülen bir rahatsızlık, çok sağlıklı olan eşimin başına geldi" "Bu bir-iki hafta gibi bir süreç değil, aylar sonra Gülseçen’in daha anlamlı bakışlar attığını gördük" "Gülseçen 5 yıl sonunda ayağa kalktı. Artık bazı kelimeler söyleyebiliyor, bu da bizi umutlandırıyor"

Mühendis olarak uyudu, okuma-yazmayı dahi unutmuş şekilde uyandı

Hayatı bir gece, milyonda 5 kişide görülen bir rahatsızlık sonucu alt üst olan ve hafızasını kaybeden Gülseçen'in eşi Ferhat Elçi, "Gülseçen 5 yıl sonunda ayağa kalktı. Artık bazı kelimeler söyleyebiliyor, hayata bağlılığı, canlığını ve heyecanını gözlemliyoruz ve bu da bize büyük bir güç veriyor" dedi.
Gülseçen Kök Elçi ve Ferhat Elçi çifti, üniversitede tanışıp evlendi. 14 yıllık evli çiftin iki çocukları oldu. Hayatta her şey yolunda giderken Gülseçen’in hayatı bir gecede alt üst oldu. Liseyi birincilikle bitirerek ODTÜ'yü kazanan ve büyük başarıları olan Gülseçen, eşinin deyimiyle aynı zamanda çok zeki bir insan. Elektrik Elektronik Mühendisi olan, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ve Anayasa Mahkemesi gibi büyük projelere imza atan Gülseçen, geçirdiği rahatsızlık sonucu hafızasını kaybetti ve hayata sıfırdan başladı. Akıllara "İlk 50 Öpücük" filmini getiren olayda, evlerinin kapısını İhlas Haber Ajansı ekibine açan Elçi ailesi hayata tutunma serüvenlerini ve yaşadıkları 5 yıllık süreci paylaştı.

Haberin Devamı

"Yaşantımızın en zorlu dönemine başladık"
Hayatın gerçekten çok ilginç, tatlı acı nice zorluklarla dolu olduğunu dile getiren Elektrik Elektronik Yüksek Mühendisi Ferhat Elçi, “Gülseçen 5 yıl önce yaşadığı büyük bir sıkıntıdan sonra hayata yeniden bağlandı. Hayat çok başarılı ve çok güzel bir şekilde ilerlerken, 2012 yılında bir gece yaşadığımız bir acı olayla yaşantımızın en zorlu dönemine başlamış olduk. Aort diseksiyonu (aort damarının yırtılması) sonucu eşimin beyninde çok büyük bir travma oluştu. Bu da okuma yazma ve her türlü hayati fonksiyonu devre dışı bıraktı. Bu hastalığın milyonda 5 kişide görülen ve genellikle yaşlılarda veya trafik kazaları gibi şiddetli çarpma geçirmiş hastalarda olabileceğini belirttiler. Gülseçen o sıralar 35 yaşındaydı ve oldukça genç, son derece düzenli beslenen, spor yapan, sigarası alkolü olmayan oldukça sağlıklı bir insandı. O gece aortta anevrizma oluştu ve yırtılması sonucunda da kan gitmediği için beyin oksijensiz kaldı. Yaklaşık 4 dakika beyin oksijensiz kalmış. Gece hemen hastaneye götürdüm, gerekli tetkikleri yapıp ameliyata aldılar. Ameliyat sonrası dönemlerde hiçbir tepki yok, ilgi yok, konsantrasyon yok, anlamsız bakışlar.. Bu süre bir iki hafta gibi bir süreç değil, aylar sonra Gülseçen’in daha anlamlı bakışlar attığını gördük" şeklinde konuştu.

Haberin Devamı

"Bilinç tedavisi fizik tedaviden çok daha zordu"
Bir taraftan çocuklarla ilgilenmek, devam etmesi gereken işi ve diğer taraftan eşinin hastane durumlarıyla ilgilenen Elçi, oldukça zorlu bir süreç geçirdiklerini söyledi. "Çocukların minimum etkilenmesi için okuldaki Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlarla görüştüm" diyen Elçi, kızının yüzde 100 başarı bursu elde ettiğini de ekledi. Ameliyat sonrası eşinin yatağa bağımlı sürecinin devam ettiğini ve bir yandan da sağ tarafında felç durumunun mevcut olduğunu ifade eden Elçi, "Doktorlar Gülseçen’in genç olması ve hayatı yeniden kazanma isteğimizin olduğunu gördüler ve çok ilgilendiler. Yapılan müdahaleler, fizik tedaviler ve rehabilitasyonlar bizim ayağa kalkmamızı sağladı. Bilinç tedavisi ise çok daha zorluydu. 5 yıllık süre içerisinde birçok dönemden geçtik. Global afazi seviyesinden, broca afazisine geçtik. Anlama, algılama, bazı kelimeleri ifade etme gibi aşama aşama ilerledi ve beyin kendini toparladı. Konuşma tedavileri aldık. Bu tedavilerle tabi anlık sonuç elde edilmiyor, Gülseçen 5 yıl sonunda ayağa kalktı. Artık bazı kelimeler söyleyebiliyor, bu da bizi umutlandırıyor. İnşallah ileride cümleler de duyarız. Yazması olmayan birinin aldığı kurslarla yazmaya başladığını düşünün. Hayata bağlılığı, canlığını ve heyecanını gözlemliyoruz ve bu da bize büyük bir güç veriyor" diye konuştu.

"Hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın"
Çift 5 yıllık süreçte çeşitli olaylar yaşadı. Bunların birinde doktor algılarının açık olup olmadığı konusunda Gülseçen'den 2'yi göstermesini istemiş, Elçi de, "Hocam eşim elektronik mühendisi, türev integral hesabı verin çözelim, 2 nedir" demiş. Doktor 2'yi bile göstermesinin kendisi için yeterli olduğunu ifade etmiş ama Gülseçen ikiyi bile gösterememiş. Hiç yılmayan Elçi, doktorların en kötü tabloyu sunması ve ayağa kalkamayacağını söylemesine de "Biz koşacağız" cevabını vermiş. "Şuanda konuşma, yazma ve sağ tarafta güçsüzlük devam ediyor. Bunlara yönelik fizik tedavileri, botoks tedaviler devam ediyor. Okuma yazma kurslarına devam ediyoruz" diyen Elçi, "Hayatta her şeyi yaşayabiliriz önemli olan ‘bu neden benim başıma geldi’ diye isyan etmek değil de bunu sabırla inanç ve çabayla aşabilmek. Hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın. Yılmasınlar, pes etmesinler, bunlar isyan edilecek şeyler değil fırsata çevrilecek şeyler. Bu süreçte yanımızda sevdiklerimiz vardı, uzak memleketten gelen ailelerimiz bizi yalnız bırakmadılar. Kendi çalıştığım firmadaki genel müdürüm, genel müdür yardımcılarım, arkadaşlarım hepsinin çok büyük desteklerini gördüm. Bana güç veren şey inançtı. Bu konularda inancınız çok iyi olmalı, sabretmeniz gerekiyor, çabalamanız gerekiyor" mesajını verdi.

Haberin Devamı

"İleride annem gibi hastaları iyileştirmek için kalp cerrahı olabilirim"
ODTÜ’de okuyan 7. sınıf öğrencisi, 13 yaşındaki Ezgi, derslerinin güzel gittiğini ve okulda annesi gibi çok başarılı olduğunu ifade etti. Her zaman annesinin yanında olduğunu ve çalışmalarında annesine yardımcı olduğunu belirten Ezgi, “Annem çok güçlü birisi. Bende annem gibi okul birincisi olmak istiyorum. Büyüdüğümde de elektrik elektronik mühendisi olabilirim veya annem gibi hastaları iyileştirmek için kalp cerrahı olabilirim” dedi.

Haberin Devamı

"Annem çok güçlü biri, onu çok seviyorum"
ODTÜ’de 4. sınıfta başarılı bir öğrenci olan 9 yaşındaki Berke’nin ise hedefi ileride annesi gibi okul birincisi olmak. Berke, “Annem çok güçlü biri, onu çok seviyorum. Onunla çok güzel vakit geçiriyoruz, bazen film seyrediyoruz” ifadelerinde bulundu.
Henüz bir kaç kelime kullanabilen Gülseçen'in kullandığı kelimelerden birisi de eşine "seni seviyorum" demek. Çocuklarına da "bitanem" şeklinde hitap eden Gülseçen Kök Elçi, bir sonraki haberde kendisiyle röportaj yapma sözü verdi.