27.04.2016 - 18:01 | Son Güncellenme:
Ankara - milliyet.com.tr
Metin Akpınar'dan yıllar sonra tarihi bir itiraf geldi. Gazeteci-Yazar Fehmi Çalmuk’un yapımcılığını ve metin yazarlığını üstlendiği, Milli Türk Talebe Birliği’nin kuruluşunun 100.yılı nedeniyle TRT Belgesel’de yarın akşam ikinci bölümü yayınlanacak olan "Büyük Doğu’nun Atlıları" Belgeseline konuşan ünlü tiyatro sanatçısı Metin Akpınar’dan Türkiye’nin yakın dönemine ilişkin ilginç açıklamalar geldi.
Kıbrıs’a Mücahid Yetiştirdik
1960 darbesi sonrası 1962-1965 yılları arasında Milli Türk Talebe Birliği’nde Tiyatro Müdürlüğü yapan Metin Akpınar, Milli Türk Talebe Birliği için "Mübalağa etmiyorum. Bir iki saatte sokağa 50 bin kişi çıkarırdı. Bu çok önemli bir etkinlik. Bugün 50 bin kişiyi toplayamazsınız" diye konuştu. Metin Akpınar, 1964 yılında Kıbrıs’ta artan saldırılar üzerine dernek merkezinde yetiştirdikler, silah eğitimi yaptırdıkları 115 genci mücahid olarak Kıbrıs’a gönderdiklerini söyledi ve ekledi:
"Evet, bunu söyleyip söylememe noktasında tereddüt ediyorum. Biz Milli Türk Talebe Birliği’nde, Kıbrıs’a 115 tane mücahit yetiştirdik ve bizim aşağıdaki spor salonumuzda kara kuşak karateci yardımıyla, Ercan Çitlioğlu kulakları çınlasın; hocamın da katkılarıyla orada bu arkadaşlar ciddi çalışma yapıldı. Bu arkadaşlar yakın dövüş ve beden eğitimlerini bizde yaptılar. Silah eğitimlerini başka yerde yaptılar. MTTB’nin böylede ciddi bir katkısı vardır. Bunu da övünerek söylüyorum"
Sokak haktır ancak vandallık yok
1968 öğrenci olaylarından hareketle sokak eylemlerinde değinen Metin Akpınar, şunları söyledi:
"Şimdi efendim, demokrasi sabit bir hedef değildir. Vardıkça uzaklaşan, vardıkça iyiye güzele doğru evrilen bir yönetim şeklidir. Demokrasiye ulaşılamıyorsa, bir ülkede siyasi otorite halkın taleplerini karşılayamıyorsa, halkın gerisinde kalıyorsa sokak haktır. O zaman öğrenci sokağa çıkar. Yalnız şunu özellikle belirtmek istiyorum. Sonradan bunu Vandal tanımlamasıyla; cam çerçeve kırmak, lale çiçeklerini kopartmak falan gibi bir şey yoktur. Orada örgütlü bir topluluk, örgütlü bir popülasyon bağırır sokakta. Ve sesini siyasi otoriteye duyurur. İnsan zayıf mahlûk. Şuradan bağırsan iki yüz metreye sesimizi ulaştıramayız. Ama örgüt ve toplu olursa ve sokağa çıkarsa; siyasi otorite bunu duymazdan gelemez. Mutlaka duyar ve talebi de karşılamaya çalışır. Bu yüzden delikanlıların, talebe cemiyetlerinin talebe popülâsyonunun siyasi görüşüne göre, ideolojisine göre, inanç sistemine göre, etnik kimliğe göre, siyasi otoriteyi etkilemek anlamında sokak hareketlerini yapması demokratik bir haktır. Biz bunu çok kullandık. Ama sonra bu dış güçler dış güçler lafı vardır ya… İşte bu dış güçler Türkiye’de sağ sol kavgası çıkardılar. Ve 70’li yıllarda 73’lerde falan kurulan militanlarla sol tandanslı çocuklarla dövüştürdüler. 5 bin kişi öldü. O canlara yazık oldu. Bunun hesabını da kimse vermedi bunu da söyleyeyim. O yüzden Türkiye’yi bölmek isteyen güçler vardı hala var. Bu zaman zaman sağ sol, zaman zaman Türk-Kürt zaman zaman Alevi Sünni bağlamında bölerek yönetmek uygulamasını maalesef yapıyor. Burada da önemli olan hala bitmeyen bir enerji kavgası. Ya da enerjiye ulaşım yollarını elinde bulunduran bir ülke bu bağlamda coğrafik olarak, siyasal ve ekonomik olarak çok önde bir ülke. Bizim üzerimizde çok fena oynuyorlar. Çok hazır olmak ve çok zinde olmak lazım."
68 kuşağı terörün içine düştük
"Ben 68 kuşağıyım. Övünerek söylüyorum” diyen Metin Akpınar, 1968 öğrenci olaylarını yorumladı. Akpınar, "Evrilme ve devrim arasında ciddi bir fark vardır. Eğer çıtayı yukarı koyarsanız aşamazsınız. Üstünden, altından geçmek zorunda kalırsınız ve o zaman terör olur. Biz 68 kuşağı bunun içine düştük" dedi.