30.06.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:
Bünyamin Aygün
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Menbiç’te ABD ile ortak devriye faaliyetlerine devam ederken ilçeden çıkan bazı Menbiçliler, “Biz dört gözle TSK’yı bekliyoruz” diyor. Yerel kaynakların bildirdiğine göre, TSK’ya ait zırhlı araçlardan oluşan birlik, Suriye’nin kuzeyinde Fırat Kalkanı Harekâtı bölgesindeki Cerablus ile Menbiç cephe hattını birbirinden ayıran Sacu Çayı civarında devriye faaliyeti gerçekleştirerek incelemeler yapıyor. Ayrıca Fırat Kalkanı sınırları içindeki TSK’ya ait zırhlı araçlardan oluşan askeri konvoyların bölgedeki hareketliliği de göze çarpıyor.
Suriye’ye yönelik, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtı’ndan sonra üçüncü sınır ötesi müdahale Türkiye’nin gündemine oturdu. Bu operasyona “ABD izin vermez” diyenlerde oldu, “Menbiç’e müdahale imkansız” diyenler de. Türkiye tüm bu söylentilere kulak asmadan kendi yol haritasını belirledi.
Zırhlı konvoyları
Menbiç konusundaki kararlığını da ABD ile ortak devriye ve saha araştırması yapacak noktaya getirerek gösterdi. TSK ve ABD askerlerinin bölgedeki ortak devriye faaliyetleri devam ederken Fırat Kalkanı sınırları içinde kalan Çobanbey ve Cerablus kırsalında TSK’ya ait zırhlı araçlardan oluşan askeri konvoylar da dikat çekiyor.
Öte yandan Menbiçli yerel kaynaklardan gelen bilgilere göre, yaklaşık bir haftadır TSK’ya ait zırhlı araçlar Cerablus ile Menbiç cephe hattını birbirinden ayıran Sacu Çayı etrafındaki bir noktaya konuşlandı. Güvenlik açısından konvoyun zaman zaman yer değiştirdiği de belirtiliyor.
Menbiç’te terör örgütünün şehri terk etmesi artık an meselesi. Suriye’nin diğer bölgeleri ile Menbiç arasında nakliyecilik yapan Muhammed Mahmut da, ilçe halkının büyük çoğunluğunun Arap olduğunu vurguluyor. Sohbet ederken Mahmut’un çalan telefonun zil sesinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim şarkısı olan, Türkçeleştirilmiş “Dombra”ya ayarlandığını fark ediyoruz. Türklere ve Erdoğan’a büyük hayranlık duyduğunu dile getiren Mahmut, Menbiç’te iki yıldır nakliyecilik yaptığını ve ilçede sivil bir Kürt’e bile rastlamadığını da vurgulayarak şunları söylüyor: “Büyük çoğunluğu Arap olan halkın Türklerden umudu kalmamıştı. Ama şu son günlerde hepsinde gizli bir sevinç var. Türk askerinin gelecek olması bütün umutlar yeniden yeşertti.”
6. devriye de tamam
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Amerikalı mevkidaşı Mike Pompeo 4 Haziran’da görüşerek Menbiç ile ilgili yol haritası konusunda mutabakata vardıklarını açıklamış ve bu çerçevede TSK ile ABD Silahlı Kuvvetleri Fırat Kalkanı hattında koordineli bir şekilde devriye faaliyetlerine başlamıştı. Devriye faaliyetinin altıncısı da gerçekleşti.
TSK’nın bölgede olması ve faaliyetlerine başlaması Menbiç’i terk etmek zorunda olan halkı oldukça sevindirmiş. Burada kimle konuşsak Türklerin geldiğine çok sevindiklerini söylüyor. Muhammed Mahmut gibi Menbiç’e kamyonla nakliye işi yapan Ahmet Ali de Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun “Şimdi Fırat Kalkanı bölgesiyle Menbiç arasına askerlerimiz girmeye, devriye gezmeye başladılar ve Menbiç içine de girecekler aşama aşama.
Menbiçliler: ‘Türkiye tek umudumuz’
Bu süreçte ayrıca YPG’liler Menbiç ’ten çıkartılacak” sözlerini hatırlatarak şöyle devam ediyor: “Televizyondan bunu izlediğimizde gözlerimiz doldu. Menbiçliler de bizimle aynı duyguları paylaşıyor. Hatta Arap kökenli YPG’li askerler bizi tenhada görünce soruyorlar, ‘siz bilirsiniz Türk askeri ne zaman gelir?’ diye. Çünkü onlar Türk kanallarını izleyemiyor, yasak. İnternet ise çok sıkıntılı. Bu yüzden bizden bir şeyler öğrenmeye çalışıyorlar.”
‘Türkler huzur getirdi’
Türk askerinin Suriye’ye güneş gibi doğduğunu söyleyen Ali, “Talebyad, Rakka ve Deyrizor gibi şehirlerde de halkın tek umudu Türk askeri. Neden mi? Çünkü, Türkiye son iki yılda yaptığı operasyonlarla girdiği her yere huzur ve barış getirdi. Suriye’de nefes aldığımız her güne dua ederken Erdoğan sayesinde artık bizler de gelecek hayalleri kuruyoruz. Esad’dan kurtulduk diyorduk, ortaya çıkan diğer gruplar malımızı çalıyor, namusumuza göz dikiyordu. Ama artık Türk askeri sayesinde Fırat Kalkanı bölgesinde huzur var” diyor.
Türkiye’nin en uzun sınırı olan Suriye’nin içinde kalan topraklardan Fırat’ın doğusu Kobani, batısı ise Cerablus. Daha bir kaç yıl öncesine kadar her iki ilçede de suçsuz, masum insanlar hapse atılıyor, türlü işkencelere maruz kalıyor hatta vahşice öldürülüyordu.
Cep telefonunda ‘Dombra’ çalıyor
Fırat Kalkanı bölgesinden Menbiç’e giden yolda kurulan kontrol noktasına ulaşan Menbiçliler söz birliği etmişçesine hep aynı şeyi söylüyor; “Biz dört gözle TSK’yı bekliyoruz.” İlçeyi terk ederek kontrol noktasına ulaşanlardan biri olan Arap kökenli, dört çocuk annesi 43 yaşındaki Samira İsmail ile konuşuyoruz. “Türkler tek umudumuz” diyerek sözlerine başlıyor.
Arap oldukları için terör örgütü YPG/PKK tarafından dışlandıklarını söylüyor. Gözleri dolarak, “Kapı kapı dolaşarak kimliğimize bakıyorlar ve Arap olduğumuzu anladıklarında ilçeyi terk etmemizi söylüyorlar. Terk etmezsek bize sıkıntı veriyorlar” diyor. Cerablus sınırları içinde kalan ve Menbiç’e sadece birkaç kilometre mesafede yer alan Özgür Suriye Ordusu’na ait kontrol noktasına, yerli ve yabancı gazetecilerin yaklaşması ise kesinlikle yasak. Yasağa uymayan gazeteci olursa bölgenin dışına çıkarılıyor.
Keyifleri yerinde
Fırat Kalkanı Harekâtı ile özgürleşen Cerablus şimdilerde bu özgürlüğün tadını çıkarıyor. Öyle ki şartlar, savaş öncesindeki o ihtişamlı günlerinden bile daha iyi. İçinde özel olarak tahsis edilmiş doktorları bulunan hastaneleri, onarılmış camileri, rafları Türkiye’deki marketlerden farksız olan bakkal dükkânları ve daha birçok özelliğiyle dikkatleri üzerine topluyor Cerablus.
Tek sorunuysa güvenlik, bu sorunun da kısa sürede çözülmesi bölge halkının tek dileği. Fırat Nehri’nin batısına düşen ilçenin doğusunda ise PKK’nın Suriye’deki kolu PYD ve silahlı kanadı YPG’nin hakim olduğu Kobani bulunuyor. Terör örgütü mensuplarının tahkim ettiği mevzilerin gölgesinde huzurun tadını çıkaran Cerabluslu gençlerin keyfi görülmeye değer. Bölgede mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcaklardan bunalan yaşlı genç Cerabluslu, kimi kıyafetiyle, kimi şortsuz kendini Fırat Nehri’nin serin sularına bırakıyor.