YouTuber, influencer ve serbest gazeteci olarak Güney Kore’de yaşayan Ali Ertuğrul Öztarsu, Fırat Üniversitesi'nde gazetecilik bölümünü bitirdikten sonra Güney Kore’de Kyung Hee Üniversitesi'nden mezun oldu. Türkiye ve Güney Kore’de pek çok sosyal projede yer alan Öztarsu, YouTube kanalı aracılığıyla Güney Kore ve Türkiye ilişkilerine katkıda bulunmak adına video çalışmaları yaparken aynı zamanda da Güney Koreli bir film yapım, dağıtım şirketinin partneri olarak Türkçe ve Korece içerik üretimlerine devam ediyor.
'İLK KARŞILAŞTIĞIM TURİSTLER KORELİYDİ'
Ali Ertuğrul Öztarsu'nun Güney Kore'ye olan ilgisi aslında 2000 yılına kadar dayanıyor. Hayatında karşılaştığı ilk yabancı turistler Koreliler olunca bu ülkeye ilgi duymaya başlayan Ali Ertuğrul, aile olarak yabancı kültürden insanları evlerinde misafir ettiklerini de dile getirdi. Bu sebeple küçüklüğünde Koreliler ile çok temasının olduğuna dikkat çeken Öztarsu, “O günlerden bugüne Kore’ye ve kültürüne yönelik ilgim sürüyor. Küçüklüğümden itibaren yurt dışı konusunda Kore önceliğimdi ve ilk fırsatta Kore’ye yerleşmeye karar verdim” açıklamasında bulundu.
Güney Kore’deki halkın Türk vatandaşlarına karşı yaklaşımını anlatan Öztarsu, “Diğer milletlere kıyasla Korelilerin Türklere yönelik tutumları gayet iyi durumda, tabii bunun en önemli nedeni 1950 Kore Savaşı’nda Türkiye’nin gösterdiği fedakarlıklar. Ancak unutmamak lazım ki ilişkilerimizin daha derin arka planı bulunuyor. Buna en iyi örnek olarak Göktürk-Goguryeo ilişkileri gösterilebiliriz. Ancak Türkiye imajı açısından daha fazla çalışmalar yürütülmesi gerektiğini düşünüyorum” dedi.
'ÖNÜMDE EĞİLİP TEŞEKKÜR ETTİLER'
Güney Kore’ye ilk geldiği zamanlarda karşılaştığı bazı yaşlı insanların Türk olduğunu duyar duymaz önünde eğilerek teşekkür etmelerinin kendisini çok şaşırttığını söyleyen Öztarsu, “Ülkemizden bu kadar uzakta olan bir coğrafyada Türk insanına bu denli saygı duyulması benim için inanılmaz bir duyguydu” ifadelerine yer verdi.
"Bir Türk olarak Güney Kore’ye uyum sağlamak, ne kadar ortak yönlerimiz olsa da maalesef çok kolay değil" diyen Öztarsu, özellikle yemek kültürünün başlı başına bir problem olabileceğinin altını çizdi. Bu konulara ayak uydurabilen Türklerin de olacağına fakat bu sefer de farklı konularda uyum sorunu yaşayabileceklerine dikkat çeken Ali Ertuğrul Öztarsu, sözlerine şöyle devam etti:
“Zaten halihazırda Kore’de okumak, iş yapmak, çalışmak, tatil yapmak gibi birçok konuda detaylı bilgiler verdiğim Youtube kanalımdan milyonlarca insan bugüne kadar bilgiler edindi ve edinmeye de devam ediyor. İlerleyen süreçte de buraya her konuda gelecek vatandaşlarımız için video çalışmalarımı sürdüreceğim."
EVE AYAKKABIYLA GİRMİYOR, DÜĞÜNLERDE ALTIN TAKILIYORLAR
“Güney Kore’nin, kültür bakımından Türk kültürüyle benzer özellikleri diğer Asya ülkelerine göre daha fazla diyebiliriz” diyen Öztarsu, “Bunlara örnek olarak eve ayakkabı ile girilmemesi, yemeğin yerde yeniliyor olması, bakkal kültürü, büyüklere olan saygı, düğünlerde altın ve para takılması, hamam kültürü, internet kafe kültürü gibi örnekler verebiliriz” bilgisini paylaştı.
Güney Kore’de geçtiğimiz günlerde Cadılar Bayramı kutlamalarında yaşanan üzücü olaylar hakkında ise Ali Ertuğrul Öztarsu, “Güney Kore’de insanlar, pandemi kısıtlamalardan dolayı ülke genelindeki bütün eğlence faaliyetlerinden 3 yıldır uzak kalmıştı. Fakat bu sene Halloween etkinlikleri, ilk kez tamamen sıfır kısıtlamayla gerçeklecekti. Bu yüzden insanlar haftalardır bu etkinliklere katılmak için planlar yapıyordu. Böylesine bir etkinlikte ben de, Youtube kanalıma çekim yapmak için o bölgedeydim. Bölgede 100 bin üzerinde insan bulunuyordu” dedi ve ekledi:
“Olayların alevlendiği andan 20-30 dakika öncesinde tam facianın gerçekleştiği sokakta bulunuyordum ve kendimi zar zor dışarıya atabildim. Bu görüntüleri de sosyal medya hesaplarımdan paylaştım. Sadece biraz daha orada kalsaydım belki de bende zarar görebilirdim. Hemen karşı bölgeden çekimlerime devam ettim. Sonrasında hayatını kaybeden insanların cansız bedenlerini yere dizdiklerini görünce şok yaşadım. Yardım çığlıkları atan insanlar, kalp masajı yapmaya çalışan insanlar, herkes tamamen gözümün önündeydi. Çok büyük bir şok yaşadım. Orada hayatını kaybeden bütün insanların ve ailelerinin acısını ben de yaşıyorum. Umarım bir daha dünyanın hiçbir yerinde bu şekilde facialar yaşanmaz.”